Sadece üç kelime. "beni rahat bırak." Karşımdaki kadın benim için bu üç kelimeden ibaret. Sarı saçlarını dalgalandırmış, Gözlerinde siyah bir makyaj. Ruju şarap bardağında iz bırakıyor. Oldukça tanıdık ve oldukça yabancı. Tanıdık bir sima, yabancı bakışlar.
Zamanında aşkı için şehir değiştirdiğim, hayatımdan 2 yıl alan o kadın. Her zaman olduğu gibi iddialı. Sevmediğim pahalı bir parfüm kokusu. Asla dinlemediğim bir şeyler anlatıyor. Beni buraya getirebildiği için oldukça mutlu.
Önümdeki içecekten birkaç yudum alıyorum. Sipariş ettiğim yemek 15 dakikadır masada duruyor. Dokunmuyorum, iştahım oldukça kaçık. Mevzuyu kapatmak için buradayım. Vicdanım içimi sızlatıyor. Arya'nın yanında olmak için canımı verirdim.
"Artık şantajla mı konuşuyoruz Mari."
"seninle konuşmayı ne kadar çok özlemişim."
Bakışları gözlerimde. Asla gözlerini kaçırmaz. İnanılmaz sinir bozucu bir gülümsemesi var. Kafamı eğiyorum, ona bakmak midemi bulandırıyor.
"sahte ilişki falan yok. İlk olarak bunu çözelim bence."
Elindeki kadehi sallıyor. Dirsekleri masaya dayalı. Belli ki bu konuyu konuşmak istemiyor. Ben sadece bunu konuşmak istiyorum.
"Şuan ne olduğu beni ilgilendirmiyor. Böyle başladı sonuç olarak?"
Onaylar bir biçimde kafamı sallıyorum. Masadaki telefonumu kontrol ediyorum. Her şey planladığım gibi. Ses kaydı tüm konuşmayı kayıt altına alıyor. Benim ne kadar pisleşeceğimden haberi yok.
"Şuan da Arya için ölürüm ben Mari. Onun tek sözü ile vururum kendimi. Tüm futbol hayatımı tehlikeye attım ben onun için zamanında."
Pis bir şekilde sırıtıyor. Onu kızdırıyorum, farkındayım. O nasıl oynamak istiyorsa öyle oynamaya hazırım.
"Sen birilerinin bir şeyleri öğrenmesini istiyorsun sanırım. Elimde Ss'lerin olduğunu unutma. İstersen öl onun için ben beraber olmanıza izin vermyeceğim."
"beni tehdit ediyorsun."
"Evet, aynen öyle yapıyorum. Elimde sahte görüntülerde var."
"bahsettiğin her şey yalan. Ben arya'ya aşığım!"
"Umrumda mı sanıyorsun herkes her şeyi öğrenecek. Yalanmış doğruymuş kimin umrunda!
Elimle telefondaki ses kaydını kapatıyorum. İstediğimi almakta üzerime insan tanımıyorum. Bu sefer ben sırıtmaya başlıyorum. Yüzünde az önceki bağırmalarından dolayı sinirli bir ifade var benim güldüğümü görünce şaşırıyor. Neler olduğunu anlama çalışıyor.
Sandalyemi geri çekip, ayağa kalkıyorum. Ona arkamı döndüğüm gibi hiç beklemediğim bir manzara ile karşılaşıyorum. Gözlerine baktığımda bile eridiğim kadını... Arya. Kumral saçları hafif rüzgar ile hareketleniyor. Gözleri dolu dolu. Ona çok yakışan siyah bir elbise giymiş. Yanındaki Cengiz onaylamaz bir ifade ile bana bakıyor. Arkada hoş bir müzik çalıyor.
"Pardon bakar mısınız, tanışmış mıydık?"
Hayatımda bana hiç kimse böyle bakmamıştı. Kendimi büyük bir hayal kırıklığı gibi hissediyorum. Siyah çantası elinde asılıyor. Ne biri bir şey yapıyor, ne biri konuşuyor.
"Sevmiş miydim ben sizi hiç, sevişmiş miydik?"
Bir gözyaşı için dünyayı yakacağım kadın incilerini döküyor. Orada durmaktan başka bir şey yapamıyorum. Kelimeler kafamda büyük bir savaş veriyor. Arkamdaki kadının tiz kahkahasını duyuyorum. Gözlerimi kapatıyorum yavaşça. Hayatımda verdiğim hiçbir karardan sağ çıkamıyorum.
"Pardon daha önce konuşmuş muyduk?"
Arkasını dönüyor yavaşça. Konuşmamakta kararlı. Topuklularının çıkardığı tok sesi dinliyorum. Gözlerim doluyor. Cengiz bana son bir bakış atıp Arya'nın arkasından ilerliyor. Bir adım bile atamıyorum, boğazım düğüm düğüm.
"Yürüyüp çıkmazlarda yorulmuş muyduk?"
Kaybediyorum. Elimdeki her şeyi birer birer kaybediyorum. Her adımda daha çok yanıyor canım, daha çok alevleniyor içimdeki ateş. Arya'nın gözünden düşen damlalar daha da harlıyor ateşi. İçten içe yanıyorum.
Yüzünüz ne kadar da aşina Avcumun içine alıp öpmüş olabilirim Gözünüz öyle uzak bakmasa Sizi tanıdığıma yemin ederim
Peki, bu şarkıyı hatırlar mısınız?
Hatırlarsınız..
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Birkaç tavsiyede bulunmanın zamanı geldi diye düşünüyorum Heyecan her yaşta güzel bir şeydir, ama her durumda sonu güzel bitmez. Tutkuyla atılan yanlış adımlar, insanı felakete sürükler. Bazen anlık heyecanlar, ömür boyu yük olur insanın sırtında, pişmanlık olur, utanç olur, vicdan azabı olur -ki çekmesi çok zordur. "Gençlikte olur." deyip geçilemez bazı şeyler. İnsanın koparıp atamayacağı bağları vardır; arkasını dönüp gidemeyeceği durumlar, inkar edemeyeceği borçları vardır. Bütün bunlar anlık heyecanlara feda edilemez... Hayat sadece anlık güzelliklerden ibaret değil, cehennemi de bu dünya da yaşar insan. Ben, yanlışlarımdan edindiğim tecrübelerle ikaz etmek istedim sadece.
