bir

4.7K 108 20
                                    

  Neşe'nin hiçbir zaman kolay bira hayatı olmamıştı. Alkolik kumarbaz bir baba, depresif bir anne, kendisine destek olmayan bir aile. Üniversiteyi kazandığında ne kadar mutlu, umutluysa şimdi de bir o kadar üzgün ve karamsardı. Gün geçtikçe masrafları artıyor ve artık okuldan sonra çalıştığı yerden aldığı maaş da ona hiçbir şekilde yetmiyordu. İdareli bir kızdı, hiçbir masrafı yoktu. Okula gider, okuldan sonra da koşarak yurda dönerdi. Çok sosyal değildi. Şu sıralar konuştuğu tek kişi de oda arkadaşı Ahsen'di.

  Ahsen, Neşe'nin ahlak anlayışına asla uymayan bir kızdı. Her gece yurda başka birinin arabasıyla gelmesinden tutun da giydiği eteğe kadar her şey Nese'ye çok tersti. Ama bir şeyden emindi, çok iyi bir arkadaştı. Aile konusunda tıpkı kendi gibi yaralı ve hayattan kopuktu. Neşe bir süre sonra onun yaptıklarını yargılamamaya başladı. Anlayabiliyordu onu artık. Yurt ücretini ödemediği ayda ismi anons edilince Ahsen ile empati yapabilmişti. Ahsen'den çok dahs kötü durumdaydı.

  Ahsen ise Neşe'nin kendisine karşı olan yargılayicı bakışlarınım farkında olsa da artık bunu umursamıyordu. Ve Neşe'yi çok sevmişti, sebepsizce. Belki de kendi kardeşine benzettiğinden. Bu yüzden Neşe'nin bu ay ki yurt ücretini o ödemişti.

"Gerek yoktu." Diyebilmişti Neşe mahcubiyet ama daha çok gizli bir öfkeyle. Ne zoruna gitmişti bilmiyordu. Başkasından para mı almak para aldığı kişinin de bu parayı bedenini satarak mı karşılaması?

   Neredeyse 5 ay böyle bir döngüde geçti. Mimarlık okuyan Neşe'nin sınav haftası kafede çalışamadığı için maddi açıdan iyice zorlanmaya başladığı günlerde Neşe artık hem Ahsen'e hak veriyor hem de kendinde aynı cesareti arıyordu. Ahsen'in bir şekilde hep parası vardı. Ve şaşırtacak derecede bonkördü. Neşe ne zaman sıkışsa bir şekilde ona yardım ediyordu.

  Ama Neşe'nin canına tak etmişti artık. Maketler için aldığı malzemeler çok pahalıydı. Üstelik devamlı geçersiz sayılıyor tekrar yapması isteniyordu. Parasızlığı düşünmekten de ders de çalışamıyor hayatı yokuş aşağı sürükleniyordu. Burs kartının kredisi çoktan dolmuş, tahsilat günü gelmişti. Kartında ise sadece 20 lira vardı.

  Hayatını değiştirecek kararı o gün verdi. Aynanın karşısında dışarı çıkmak için hazırlanan Ahsen'in yanına geldi. Neredeyse ağlayacaktı.

"Bir şey mi oldu?" Dedi Ahsen, eyelinerını çekerken. Sesi endişeliydi.

"Nereye gidiyorsun?" Dedi Neşe.

"Bir tanıdığımın arkadaşının doğum günü varmış. Eğlenmek için birkaç kız ayarlamak istemişler. O da bana haber verdi." Ahsen çok açık sözlüydü. İma etmiyordu, olanı direkt söylüyordu.

"Ben senden bir şey isteyeceğim." Dedi Neşe tereddütle. "Bir dahaki sefere beni de götürür müsün?"

  Ahsen rimelini düşürdü şaşkınlıkla. Ne diyordu bu kız? Aklını mı kaçırmıştı.

"Şaka yapıyorsan gülmüyorum." Dedi sinirle.

"Şaka falan yapmıyorum." Neşe kendini savundu. "Ben artık hiçbir şeye yetişemiyorum. Yetişmeye çalışmaktan da çok yoruldum."

"Saçmalıyorsun şu an. Neye ihtiyacın varsa söyle bana."

"Hayır!" Diye çıkıştı Neşe. "Ben artık kimseye borçlanmak istemiyorum. Hoşuma gitmiyor."

"Diğer durum hoşuna gidecek mi sanıyorsun? Öyle kolay mı? Parayı alıp kimseye borçlu kalmayınca tüm problemlerin çözülüyor mu?"

"Çözülmez biliyorum ama azalır en azından."

"Neşe, çık git şuradan benim asabımı bozma. Yat uyu."

*****

  Ahsen her ne kadar onu sindirmiş olsa da Neşe'nin kararı sabahına değişmedi. Akşama doğru yurda giden Ahsen ile tekrar konuşmaya çalıştı. Arkadası bir şekilde onu susturuyor, azarlıyordu.

"Eğer sen bana yardım etmezsen ben de başkalarından yardım isterim." Dedi Neşe. Ahsen'i korkutan da bu olmuştu. Neşe herkesin kolaylıkla kandırabileceği bir kızdı neredeyse. Yine de Ahsen bu tehdite de pabuç bırakmadı. Ve birkez daha reddetti onu.

  Ancak ikinci haftanın sonunda artık Neşe tamamen aklını yitirmiş bir şekilde ısrar ederken dayanamayıp kabul etti. Ancak amacı başkaydı. Neşe'yi o ortamlardan birine götürecek ancak Neşe yapamayacağını anlayıp korkacak böylece bir daha bu konu açılmayacaktı. Bu yüzden "Tamam." Dedi arkadaşına.

  Ve sadece iki gün sonra Ateş aradı Ahsen'i. Bir arkadaşının bekarlığa veda gecesi vardı. Ahsen'e yanına Selin'i de alıp gelmesini söyledi. Ahsen o sırada "Bir kişi daha getireceğim ama sulanmak yok." Dedi Ateş'e. Sonra açık açık anlattı her şeyi. Ateş çok vicdanlı bir adam değildi ama yine de kabul etti. Ahsen'i severdi.

  O akşam dışarı çıkmadan Neşe, Ahsen'in kıyafetlerinden birini giydi. Aralarından en kapalısını seçmiş olsa da yine de rahatsız olmuş, daha yurttan çıkmadan eteği çekiştirip durmuştu. Ahsen memnuniyetle gülümsedi. Bir daha asla böyle bir şey düşünmeyecekti kız.

"Rengin mi attı senin biraz?" Dedi Neşe'ye. Neşe ona cevap vermedi.

   Mekana geldiler. Lüks bir mekandı. Ahsen ilgiyle izliyordu etrafı. Ateş, ileride oturan iki adamı gösterdi. "Sizinkiler orada." Dedi.

  Ahsen, Neşe'nin elinden tuttu. Ateş'in gösterdiği masaya doğru çekiştirdi adamı. Esmer uzun boylu bir adam ve ondan bir baş kadar kısa daha genç bir sarışın adam vardı. Ahsen beklemeden esmerin yanına oturdu. Neşe ise bir süre ayakta durakladı. Ne yapacağını bilemedi. Sarışına baktı. Adam da ona bir bakış atmış, sonra yanını işaret etmişti. Mecburen oturdu yanına. Herhalde hayatının en boktan gecesiydi. Ahsen esmer adamla flörtleşip öpüşürken Neşe sadece öylece duruyordu.

"Adın ne?" Diye sordu sarışın.

"Neşe." Diyebildi kız. "Senin?"

"Semih." Yine sustular. Semih kızdan bir hareket bekliyordu ama belli ki kız çekingendi. Kalabalıktan çekiniyordu.

  Mert ile Ahsen'in kalabalık içinde dans ettikleri bir anda Neşe'nin elinden tutup çıkışa doğru ilerledi.

"Odalardan birine çıksak sana sıkıntı olur mu?" Dedi Semih. Neşe bir şey diyemedi. Bu kadar hızlı beklemiyordu. Gerçi kendi de ne beklediğini bilmiyordu.

"Olmaz." Dedi sadece. Korkuyordu, dizleri titriyordu. Ama nedense sarışın ona güven veriyordu. Belki de daha kötü muamele göreceğini düşünmüştü. Ama ama Semih gayet nazikti ona karşı.

  Otelin odalarından birine çıktılar. Arka arkaya içeri girdiler. Semih önce ceketini sonra gömleğini çıkardı üzerinden. Duşa doğru ilerledi.

"Ben biraz terlemişim, seni rahatsız etmek istemem. Duş alayım 5 dakika. İstersen sen de gel." Dedi. Neşe'nin yüzü kıpkırmızı oldu.

"Yok ben iyiyim böyle."

"Peki." Dedi Semih. Kapı ağzında pantolonunu da çıkardı. Neşe hemen kafasını çevirdi. "Gelirim hemen. Sen de rahatla istersen."

  Duşa girdi. Ancak o çıkana kadar rahatlamak şöyle dursun Neşe titremekten bir hal oldu. 10 dk sonra semih altında sadece bir havluyla cıktığında kızın hala soyunmamış olmasına şaşırdı. Ancak üstelemedi. Herhalde kendisinin soymasını istiyordu. Yatakta oturan kıza yaklaştı. Çenesinden kavrayıp öpmeye başladı kızı. Yumuşak bir öpüştü ama geçtikçe sertleşti. Neşe sırt üstü uzandı. Semih üzerindeydi. Bir yandan kızın açılan bacaklarını okşuyor öte yandan öpmeye devam ediyordu. Sonra bir ıslaklık fark etti. Kızın yanaklarında. Geri çekildi. Açılan havlusunu düzeltti.

"İyi misin?" Diye sordu. Neşe dudaklarını birbirine bastırdı. Toparlanmaya çalıştı. "İstersen devam etmeyelim." Dedi.

  Ama kız çoktan gözünü karartmıştı. Başını iki yana salladı. "Devam edelim." Dedi.

  Semih önce tereddüt etti ama sonra dudaklarına uzanan kıza daha fazla karşı koyamadı. O gece bir günah işlediler. İkisini de derinden sarsacak bir günah.

august // semih kılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin