dokuz

1.7K 88 17
                                    

"İyi misin?" Okulun bahçesinde elinin titremesinin geçmesini beklerken duyduğu sesle kafasıni kaldırdı. Geçen gün kafede gördüğü ve ismini hatırlamadığı çocuktu.

"İyiyim, teşekkur ederim." Dedi Neşe. İçtiği kahve çarpıntı yapmıştı onun geçmesini bekliyordu.

"Ben de çok kahve içince çarpıntı yapıyor. Azaltmaya başladım."

"Günün ilk kahvesi." Dedi Neşe. "Ama dokunuyor sanırım."

"Mert ben bu arada." Elini uzatti çocuk. "Daha önce tanıştık aslında ama hatırlamadın. Tekrar tanışalım bari."

Neşe kızardı. B12 iğnelerini aksatmasa iyi olurdu. Ya da içmese miydi? Belki Semih'i de unuturdu. Gerçi daha bu sabah mesaj atmıştı yüzsüz gibi.

"İlaçlarını iç."

Bu kadar netti. Başka bir şey yazmamıştı. Neşe de cevap vermemişti.

"Neşe ben de memnun oldum."

"Yanlış anlamazsan," dedi Mert. "Şunu gördün mü?"

Telefonundan bir haber buldu. Açtı. Semih'in kendisini taşırken çekilmiş bir fotoğrafıydı. Neyseki yüzü çok seçilmiyordu. Ama Semih kabak gibi ortadaydı.

"O gün kafede biraz kötü olmustum da..." dedi Neşe. "Kim bu tanımıyorum?" Semih'i gösterdi.

"Futbolcu. Tanımıyor musun cidden?"

"Yok, hayır." Dedi Neşe. Yanakları kızardı. Ne zaman yalan söylese böyle olurdu.

"Ben tanışıyorsunuz sanmıştım açıkçası." Mert sonra söylediginin çok saçma olduğunu fark ederek sustu.

"Görüşürüz sonra." Neşe kalktı oturduğu yerden çocuğu arkasında bırakarak ayrıldı.

****

"Yavrum arayıp sormuyorsun?" Ates telefonun öteki ucundan konuştu Ahsen ile. Ahsen göz devirdi. "Futbolcu sevgiliyi kapınca unuttun bizi."

"Ne istiyorsun Ateş? Uzatma hadi!"

"Bu akşam bir parti var. Gelir misin?"

Konuşmalari duyan Ferdi'nin suratı düştü. Ancak sesini çıkarmadı. Daha doğrusu çıkaramadı.

Semih'e söylediğinin aksine Ahsen'in geçmişi onu rahatsız ediyordu. Evet kızı seviyordu, yaptıkları yüzünden suçlamıyordu, geçmişine laf etmeye hakkı olmadığını da biliyordu. Ama rahatsiz olmadan edemiyordu.

"Gelmem Ates. Bunu sana 50 kere falan söyledim."

"Fikrin degişirse ara. Yokluğunu çekiyoruz."

Ahsen yüzüne kapatti Ateş'in. Ferdi'nin yüzü düşmüştü.

"İyi misin?" Diye sordu Ahsen.

"İyiyim."

"Aramamasını söyledim ama böy..."

"Niye engellemedin?" Ahsen bu ani tepki karşısında afalladı. Ferdi'den böylesine sert bir tepki beklemiyordu.

"Gerek görmedim." dedi Ahsen. Aklına gelmemişti. Ateş onun pezevengi değildi sonuçta. Sadece geniş bir çevresi vardı ve Ahsen istediğinde ona ortam ayarlıyordu. Ya da bazen evine çağırıyordu. Tabii bu ikincisinden Ferdi'nin haberi yoktu. Böyle söyleyince epey çirkin görünüyordu ama işin aslı öyle değildi. Ateş ona karşılık beklemeden çok yardım etmişti. Ona minnettardı. Bir anda silip atamazdı. Elinde değildi.

"Gerek görmedin?" Ferdi alayla güldü. Ancak başka bir şey söylemedi.

"Noluyoruz?"

"Yok bir şey."

"Var bir şey, söyle."

"Ateş ile görüşmeni gerektirecek ne gibi bir şey olabilir de sen engellemeyi gerek görmedin?" Ferdi diline hakim olamadı. Ne düşünüyorsa söyledi. Pişman olacağını biliyordu. Ama artık içinde tutamıyordu.

   Ahsen sarsıldı. Ferdi'nin neyi ima ettiğini anlamıştı. Gururuna dokundu.  Ne kadar aksini iddia etse de o da yargılıyordu işte Ahsen'i. O da yaptıklarını ayıplıyordu. Sadece yapmıyormuş gibi görünüyordu.

"Ben gitsem iyi olacak." Dedi Ahsen.

****

  Semih çalan kapıyla gözlerini ovuşturdu. Uyuyakaldığı koltuktan kalktı, kapıyı açtı. Ferdi gelmişti.

"Naber?" Dsdi Ferdi. İçeri girdi.

"Rüyanda mı gördün oğlum gece gece?"

"Kafayı çekelim mi biraz?"

"Ne?" Dedi Semih. "Niye oğlum?"

"Dertliyim, dinleyeceksin beni."

"İyi, geç." Dedi Semih. Dolaba ilerledi. Aylar önce aldığı iki bira orada duruyordu hala.

"İki birayla mı çekeceğiz kafayı amınakoyim?"

"Tekel mi lan bura? Bunlar var sadece."

"Su lan bu bira. Amsterdam falan olsaydı bari."

"Ne uzattın ya! Gelirken alsaydın."

"Aklıma gelmedi."

"Neyse," dedi Semih. Açtığı biranın birini Ferdiye uzattı. "Anlat bakalım ne oldu?"

"Ateş vardı ya,"

"Şu uzun boylu çocuk." Ferdi yerinde rahatsızca kıpırdandı. Evet, boy kompleksi vardı. "Ahsen'i aradı."

"Nalaka lan? Engellememiş mi?" Dedi Semih.

"Hah, ben de ayni tepkiyi verdim. Çünkü mantıklı olan bu değil mi? Yani kim olsa bu tepkiyi verirdi."

"Ee?"

"Gerek görmedim dedi. Benim de kafam attı. Açıkçası çirkin bir imada da bulundum."

"Yavaş oğlum. Herhalde seninleyken de bu işe devam ettiğini düşünmüyorsun." Dedi Semih. Bu kadarını Ahsen'e o bile söyleyemezdi.

"Tam öyle demedim ama işte ona vardı."

"Yani," dedi Semih. "Ben sana hak veriyorum, bozulmana yani. En basından Ahsen ile birlikte olmamalıydın. Nereden buldun onu da anlamadım."

"Etkilemişti beni."

İşi bu, diyecekti Semih. Son anda dilini tuttu. "Olabilir." Diyebildi sadece. "Bence düşündüğün gibi bir sey yok. Yani Ahsen'in seni aldattığını düşünmüyorum." Zaten Ferdi dünyanın parasını harcıyordu kıza. Ama bunu da söylemedi Semih. "Ama iyi olmuş. Yani ne yapacaksın o kızı? Ben gelip geçicidir demiştim. Melin'den sonr..."

"O mevzuuyu hiç hatirlatma." Dedi Ferdi. "Gerçekten konuşmak istemiyorum."

"Peki." Üstelemedi Semih.

"Neşe nasıl?" Diye sordu Ferdi.

"Bilmem," Semih'in canı sıkıldı. Kız haklı olarak mesajlarına cevap vermiyordu. "İyidir herhalde."

"Aramadın mı hiç?"

"Mesaj attım sadece."

"Ee?"

"Cevap vermedi."

"Görmeye gitseydin."

"Ferdi," dedi Semih ciddiyetle. "Bizden olmaz. Ben de istemem zaten."

august // semih kılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin