onaltı

2K 117 17
                                    

"Bunu da mı koysam?" Neşe, Semih ile birlikte aldıkları kıyafetleri kurcalarken kısa bir kot şortu da gösterdi ona.

Semih şortun kısalığından memnun olmasa da bir şey demedi. "İstiyorsan al yavrum." Dedi sadece.

"Çok heyecanlıyım!" Dedi Semih'e. Hayatında ilk defa tatile gidecekti. Hem de öyle 1-2 günlüğüne değil tam 2 hafta.

  Semih onun bu heyecanına güldü. Bulabildiği ilk aralığı Neşe ile birlikte değerlendirmek istemişti. Aslında ailesinin yanına gidebilirdi ya da yurtdışına güzel bir tatilköyüne. Ama o zaman Neşe onunla olmayacaktı. O da aklına ve kalbine en yakın gelen şeyi yaptı. Güzel bir yazlık kiraladı.

"Semih bunu aldık ama..." Neşe, toz pembe iki parça bikiniye kuşkuyla baktı. "Çok açık gibi bu."

"Rahat hissetmeyeceksen mayo alalım." Dedi Semih. O bikiniyi anlık bir heyecanla Neşe'nin üzerinde nasil durur merakıyla Semih almıştı. Ama şimdi koca bir sahilde onu giymesini istemeyeceği aşikardı. Çünkü eve gelir gelmez Neşe, Semih'in ısrarıyla bikiniyi denemiş, Semih tabiri caizse aklını yitirmişti.

"Yok ya," Dedi Neşe. Tekrar masraf çıkarmak istemedi. Zaten ona kalırsa çok gereksiz bir alışverişti bu. Aynı şorttan 3 tane almaya ne gerek vardı? Ya da bir tüp güneş kremi nelerine yetmiyordu da Semih 4 tüp almıştı. "Sevdim bunu." Dedi yalandan.

  Nese öyle diyince Semih de onun heyecanını söndürmek için bir şey demedi. Valizleri hazır olunca hızla bir şeyler atıştırdılar. Semih bir yandan da Neşe'nin yeni doktoru, Saadet Hanım'ın direktiflerini okuyordu.

  Neşe çok fazla güneşte kalmayacaktı.

  Çok fazla yüzmeyecekti.

Bol su içecekti.

Şapkasız dolanmayacaktı.

Güneşlenmek yoktu, gölgede oturacaktı.

"Neye bakıyorsun?" Diye sordu Neşe.

  Semih hızla telefonun ekranını kapattı. "Hiç." Dedi. Evden çıkmak üzereyken keyiflerine limon sıkmak istemedi.

Neşe, Semih'in gülen sevimli yüzüne baktı. Çok seviyordu. Çok çok seviyordu. Hem de geri dönülemez bir şekilde, aklında başka hiçbir şey yokmuşcasına. Semih'in hala yemek yiyor olmasıni umursamadan kucağına oturdu. Semih şaşırdı ama hemen kocaman gülümseyerek kızı iyice üstüne çekti.

"Çok yakışıklı olmuşsun." Dedi Semih'in yeni tıraş ettiği yüzünde ellerini gezdirerek. "Tam yaşında görünüyorsun."

"Öyle mi?" Semih muzipçe güldü. "Öp bakayım yumuşacık olmuş mu?"

  Neşe, dudaklarını Semih'in yanağına bastırdı. Tatlı tatlı, uzun uzun öptü. "Yumuşacık olmuş." Semih, Neşe'nin dudaklarını yakaladı. O da uzun uzun öptü. Bal gibiydi Neşe'nin dudakları. Öpmekten, sevmekten hiç yorulmuyordu.

  Neredeyse kaçıracaklardı uçağı.

*****

"Şapkanı tak." Dedi Semih, şezlonga yerleşir yerleşmez gözlerini kapatıp güneşin tadını cıkaran Neşe'ye. "Güneş kremini sürdün mü?"

"Sürdüm Semih." Neşe kafasına geçirilen şapkaya göz devirdi. Semih'in bu düşünceli halleri çok tatlıydı ancak bunaltıyordu da.

"Ben biraz yüzeceğim. Gelmek ister misin?"

"Yüzme bilmedigimi biliyorsun."

"Ben tutacağım zaten seni." Dedi Semih gülerek. Neşe'yi o pembd bikiniyle burada yalnız bırakmak istemiyordu.

"Ben biraz burada uzanmak istiyorum."

"Tamam, peki." Dedi Semih. "Ben yarım saat yüzeyim o zaman."
İstemeye istemeyr yalnız bıraktı onu.

Neşe tatlı bir uykunun ortasındayken üzerine gelen voleybol topuyla sıçradı. Top, küçük sehpadaki telefonuna çarparak yere düðtÿ.

"Çok pardon." Dedi yanına yaklaşan kumral çocuk. Nedensizdir Ateş'i andırdı çocuk ona. "Bir yerine gelmedi ya?"

"Yok, hayır." Neşe gülümseyerek topu çocuğa attı. Telefonunu yerden aldı. Zaten kırık camı iyice parçalanmıştı. Açmaya çalıştı açamadı.

  Çocuğun gitmesini beklerken çocuk arkadaşlarına topu yollayı Neşe'nin karşısındaki şezlonga, Semih'in yerine oturdu.

"Kuzey ben." Elini uzattı Neşe'ye.

"Neşe." Neşe zoraki bir gülümsemeyle elini sıkmadan karşılık verdi. Şapkasını taktı. Semih'in telefonuna uzandı. Saate baktı, yirmi dakika olmuştu.

"Topu ben atmıştım da..." Çocuk Neşe'nin tepkisini ölçmek istercesine baktı. "Kırıldı da kusura bakma. Yenisini alayım senin için sıkıntı olmazsa."

"Hiç gerek yok." Dedi Neşe. Bir an önce çocuğun kalkıp gitmesini bekliyordu ama Kuzey'in hiç niyeti yok gibiydi.

"Yok gerçekten kendimi kötü hissederim. Şey yapalım, buraya 15 dakika uzaklıkta bir avm var. Gidip alalım hemen. Sonra bir kahve içeriz."

"Afiyet olsun," dedi bir ses. Semih'ti. "Ben ısmarlayayım sana kahve." Islak elini Kuzey'in omzuna attı.

  Kuzey şaşkınlıkla Semih'e baktı. Şansın bu kadarıydı. "Yok, biz Neşe ile içelim dedik." Dedi Semih'e. Oldum olası sevmezdi bu lavuğu.

"Dediğim gibi hiç gerek yok." Dedi Neşe Kuzey'e. Sonra havlusunu alıp Semih'in omuzlarına bıraktı. Semih  hem güneşten hem sinirden kıpkırmızı olmuştu.

"Öyle diyorsan." Dedi Kuzey. Kalktı oturduğu yerden. "Bir daha karşılaşırız umarım." Semih'in omzuna çarparak ayrıldı yanlarından.

"Hasta mıdır nedir ya?"

"Takılma boşver." Dedi Neşe.

"Sikeceğim belasını az daha bu tarafa bakarsa." Dedi Semih. Sonra kendi tisörtünü uzattı Neşe'ye. "Yavrum ne olursun giy şunu. Ben katil olacağım yoksa." Yalvarır gibi cıktı sesi. Neşe güldü onun bu haline. Hem tişörtü aldı hem de dudağına bir öpücük bıraktı.

"Boşver aşkım, nolur."

  Semih hemen yumuşadı. Öpüşmelerini derinleştirdiler. "Çok güzel görünüyorsun ama napacağız böyle."

"İdare edeceksin artık. Ben katlanıyorum bak senin hayranlarına." Gülüştüler.

"Telefonun mu kırıldı?" Diye sordu Semih. Neşe'nin iyice eskimiş telefonunu aldı eline.

"Sorun değil." Dedi Neşe. Gerçekten de hiç takılmamıştı.

"Akşama doğru gider alırız yenisini."

"Olmaz," dedi Neşe. Çok ciddiydi. "Benim için bu kadar para harcamanı istemiyorum."

"Neşe bunu konuştuk ama." Dedi Semih. "Sen de aynısını yapardın."

"Ama Semih gerçekten artık kendimi kötü hissediyorum. Bu parayı öncelikle kendine, ailene harcaman gerekiyor. Sen sürekli bir şeyler alıyorsun bana."

  Semih'ten para alıyor olmak Neşe'ye kötü anıları hatırlatıyordu. Ama Semih bunu anlayamıyordu. Bu şekilde düşünmüyordu. Neşe'nin ise söylemeye dili varmıyordu.

"O zaman şöyle yapalım," Dedi Semih. "Ben sana telefon alayım, sen bana yavaş yavaş ödersin."

"Almayacaksın o parayı, biliyorum."

"Ya söz alacağım."

"Söz mü?"

"Söz."

"Beşiktaşlı sözü?"

"Beşiktaşlı sözü."

august // semih kılıçsoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin