Yorgun ve Argın

584 46 10
                                    

Karakolda oturmuş polisin bilgisayarda yaptığı işlemleri izliyordum halam yarım saat sonra gelmişti ve gelenler gerçekten de Vahitin adamlarıymış evi yerle bir etmişler ancak beni bulamayınca halama tehditler yağdırıp çekip gitmişler.

Polis memuru yaptığı işlemler sonrası bize dönerek "Polislerimiz mekana doğru ilerlemeye başladılar hiç korkmayın sizi kurtaracağız." başımı salladım hafifçe halam teşekkür ettiğinde yerimizden kalktık karakoldan çıkmak için hareketleneceklen gelen Evren avukat ile yerimizde durduk "Merhaba." diye selam verdi halam gülümseyerek "Aleykümselam." diye karşılık verdi avukat şefkatle bana yaklaşıp "Zeynep iyisin değil mi?"

Başımı sallamakla yetindim iyi değildim bana neden bu soruyu soruyorlardı ki? Yalan söylemek zorunda kalıyordum.

Avukat fazla tatmin olmamıştı ancak yine de üstelememek için "Endişelenmenize gerek yok hepsini tutuklayacaklar ancak..." kaşlarımı çattım bir sorun mu vardı? Halam öne atlayarak "Ancak ne avukat?" diye sordu Evren avukat derin bir nefes verip "Elimizde hiç bir kanıt veya şahit yok onları en fazla bir gün içerde tutabiliriz." yutkundum benim yaşadıklarımın cezasını çekmeyecekler miydi yani? Bu olanlara bir ben bir de Allah şahitti ki onlar gereken cezayı alacaktı er yada geç hepsinden kurtulacaktık Halam umutsuzca "Dergahtaki faniler de Vahidin ne yaptıklarından haberdar eğer ki bir kaç kişiyi ikna edersek belki onları içeri atabiliriz." diye fikir sundu bakışlarım merakla Avukata döndü düşündü kaşlarını hafifçe çatıp "Olabilir... ancak yine de küçük bir delil işimize daha çok yarar."

...

Dergaha geri dönmüştük buralar boşalmıştı polis herkesi karakola götürmüştü ancak gelmeleri an meselesiydi halam bir kaç fani ile konuşmaya onları ikna etmeye gitmişti ben ise kütüphaneye gitmek için yol almıştım.

Mahallede gezerken bir anda karşıma çıkan Hasna hanım ile durdum hiç değişmemiş diye düşündüm o da beni gördüğünde gözlerini kocaman açtı bana doğru yaklaşıp üstten bakışlar atarak "Zeynep? Sen de nereden çıktın?" hiç değişmemiş gerçekten de hâlâ aynı havalardaydı kısaca "Buralardaydım." diye cevap verdim Hasna hanım merakla "Okumaya gitti diyorlardı ne sen ne de annen yok ortalarda" cevap vermek istemediğim konulardı konuyu değiştirip "Cüneyd... o nerede biliyor musunuz?" belki soruyu yanlış kişiye sormuştum tabi ki de bunu garipsemişti ancak gözlerinden geçen küçük bir hüzün ile  "Sadi hudayi biliyor nerede olduğunu ve kimselere söylemiyor sen de sorma nerede olduğunu vazifen değildir." gözlerimden geçen umut ışığı ile ona veda edip kütüphaneye gittim onun ile karşılaştığımız ilk gün gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti derin bir nefes aldım kitap kokusu ve kimsesiz kalmış bu kütüphane beni mutlu etmeye yetmişti raflar arasında dolaştım kitaplara teker teker baktım belki de ilk defa burada rahat bir şekilde dolaşabiliyordum.

Rafta gözüme çarpan Ömer Hayyam'ın kitabı ile tebessüm ettim yavaşça elime alıp eskimiş sayfalarda gezindim.

Kapı açıldığında bakışlarım gelen kişiye döndü bana merakla ilerleyip şok içerisinde "Zeynep?" diye fısıldadı vücudumu Feyza'ya doğru döndürdüm sessizce ona bakmaya başladım bu iki yılda o da hiç değişmemişti aksine üzerine bir özgüven gelmiş gibiydi kaşlarını çatarak bana ilerledi ve "Sen hâlâ nasıl bu yüzle buralara gelebiliyorsun?" benim burada tutsak kaldığımı gerçekten de kimse bilmiyormuş Vahid nasıl oldu da iki yıl boyunca belli etmedi ona şaşırıyordum şu an "Aleykümselam Feyza." diye konuştum Feyza yine her zamanki gibi baştan aşağıya beni süzdükten sonra "Senin yüzünden herkes karakola alındı değil mi? Yine geldiğin gibi buraralara bela getirdin." daha fazla konuşmasına dayanamayacağım için gitmek gibi bir hamle yaptım ancak kolumdan sıkıca tutup tek kaşını kaldırdı ve tehdit eder gibi "Buralardan def olup gitmen herkes için daha iyi olur." diye fısıldadı gözlerimi devirdim.

Buna o karar vermiyordu.

Kütüphaneden çıktığımda ne yapacağımı bilmiyordum olduğum yerde ofladım annemin dediğine göre bir aya kalmaz çıkacakmış ancak neden hapishaneye girdiğini hâlâ söylememişti bana hepsini çıktıktan sonra uzun uzun anlatacağım dedi içim de ki merak duygusu git gide artarken vücudumu saran titreme ile bir ağaca tutundum sakin ol Zeynep.

Dudaklarımdan bildiğim tüm dualar çıkıyordu derin nefesler verdim yine atak geçiriyordum.

Bana verdikleri uyuşturucu maddeye vücudum alışmıştı ve onu arzuluyordum ancak nefsime hakim olmayı bir şekilde başarabiliyordum sık nefeslerle titremem yavaşladığında dolan gözlerimi sildim daha hiç bir şey son bulmamışken güçsüz duramazdım.

Mahallede yürümeye başladığımda bir fani ile konuşan Birgül halama doğru ilerledim yanlarına gittiğimde fani de buradan ayrılmıştı halama doğru dönüp "Ne oldu?" diye sordum Birgül halam üzgünce "Hepsi korkudan itiraf etmeyi reddetti elimizde hiç bir şey yok Zeynep şimdi ne yapacağız?" derin bir nefes verdim illa ki bir çıkış yolu olacaktı "Levent abileri bulabildin mi? Arayacağım demiştin." lütfen bulabilmiş olsun diye dualar ettim ancak aynı umutsuzluk ile halam "Vaktim olmadı ancak bugün araştıracağım öncelikle tüm Fransa uçuşlarına bakmalıyım." kendi kendimle konuşmaya başladığında sessizce onu izledim keşke benim de elimden bir şey gelebilseydi keşke ben de kendimi ve çevremdekileri kurtarabilmek için bir şeyler yapabilseydim.

Dudağımı ısırdım bir bilinmezin içerisindeydim ve bunlar benim boyumu aşıyordu ancak elimden bir şey gelmiyordu tek hedefim sevdiklerimle beraber buradan kurtulmaktı...

Olmam gereken yerden çok uzaktayım,
Belki de yoruldum,bilmiyorum
Öyle karışık,
Öyle yabancıyım ki,
Bu aralar kendime bile gelemiyorum.
-Dostoyevski-

Halam beni peşine almış beraber eve doğru ilerliyorduk en sonunda eve geldiğimizde masaya oturmuştuk "Şu işi halledelim." diye konuştu eline telefonunu almış masanın üzerine de bilgisayarını koymuştu hiç anlamazdım ben bunlardan bu yüzden sessizce onu izliyordum. Anladığım kadarı ile iki yıl önce ki uçuş listesine bakıyordu kaşlarını çatmış dikkatle tanıdık bir isim arayan halam bulduğu sonuç ile "İşte buldum!" diye yükseldi yerimde dikleşip merakla ekrana baktım halam bana açıklamak istermişcesine "İki yıl önce Eylül ayında gitmişler... Annenin tutuklandığı günün ertesi günü..." bakışlarım Halamı buldu hafifçe dudaklarımı aralayıp "Ama neden? Levent abi asla gitmezdi onu buna zorlayan bir şey olmuş olmalı." evet haklıydım belki ailesi gitmeyi çok istiyor olabilirdi ancak Levent abi bırakmazdı bizi halam dudaklarını birbirine bastırıp "Bir şeyden kaçmışlar" diye fısıldadı

Derin bir nefes verdim "Annem ile konuşmam lazım benim." onun anlatacakları bize lazımdı halam başını sallayıp bilgisayarı kapattı kabanlarımızı giyinip evden çıktığımızda karakola doğru ilerledik...
—-
Ne yapacağını bilmeyen Zeynep'im...
Bakalım hikaye nereye varacak ben de çok merak ediyorum🥲

Sizce Zeynep bu durumda ne yapmalı?

Meryem Hanımın anlatacakları sizce bazı şeyleri açığa çıkaracak mı?

Zevc&Zevce Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin