13. Zahmet

56 6 19
                                    

Havanın yavaş yavaş kararması insanın içindeki sıkıntının çoğalarak artmasında birebirdi her zaman. Uyuyor bile olsa insan, hava karardığında uyanınca içinde garip bir huzursuzlukla dolu olur hep. Bu huzursuzluğu yenebilmek çok da kolay olmuyordu çoğu zaman. İç huzursuzluk ve göğsündeki sıkıntı gecenin karanlığıyla dışarıdaki çirkinlikleri gizlese de içerideki bütün kötü, pis ve yanıp külleşmiş; kor şeklinde acı veren her duyguyu ortaya koyuyordu.

Gözlerini yavaşça araladığında Mert, biraz üşümüş olduğunu fark edip battaniyesine biraz daha sarıldı. Gözlerini hızla kapatıp vücudunu ısıtmaya çalışarak tekrar uykuya dalmaya çalışıyordu kendince.

Bir anda beyninde şimşekler çakıp nerede olduğunu fark edince istemsizce bütün vücudu hareket etti ve olduğu yerde küçük çaplı bir sıçrama yaşadı. Yatağın tam olarak ortasında tek başına yatıyor olduğunu anlaması çok fazla uzun sürmedi.

Bir anlık yaşadığı sıçrama sebebiyle kalbi normalden fazla hızlı ve sert attığı yatakta yatmaya devam edip olduğu yerde sakince nefes alarak kendisine gelmeyi bekledi.

Aradan geçen kısacık süreden sonra neden yalnız olduğunu düşündü. Ali nereye gitti acaba diye kendi kendine içerledi Mert. Neden burada olduğunu hala bilmiyordu ama neden Ali yanında değildi diye üzülmüştü. Kendi kendine istemsiz sırıtıp omuz silkti. Yani ne bekliyordu ki? Arkadaşlardı sonuçta ve Ali de yaptığı hatayı fark etmiş olacak ki kendince pişman olup kalkıp gitmişti Mert'in yanından.

İyi de oldu diye düşündü Mert. Derince bir nefes aldı, ciğerleri yine dolmadı tamamen ama o kadar da çok kötü hissetmiyordu sanki artık. Tekrardan gözlerini yumup iyi-kötü birçok düşüncenin içerisine kendisini atmaya başladığı sırada odanın dışından gelen sesleri duyunca kulak kesildi. Ses çok yakından gelmediği için sadece hareketleri duyuyordu. Muhtemelen Ali yatmaktan sıkılınca aşağıya indi diye düşünmeye itti kendisini.

Kısa bir süre sonra merdivenden çıkma seslerini duyunca Mert istemsizce gözlerini sıkıca kapatıp battaniye ile bütün vücudunu sarıp cenin pozisyonunda gibi uyuyor numarası yapmaya başladı. Aradan on beş yirmi saniye geçmiş olacaktı ki ayak sesleri çok fazla yaklaştı ve bir anda kesildi.

Gözlerini hafifçe açıp kapıya doğru baktığında görünen bir şey yoktu. 'Allah Allah, gaipten sesler mi duydum lan?' diye düşündüğü sırada hafifçe açık kapının biraz daha itildiğini görünce istemsizce gözlerini yine sımsıkı kapatıp dudaklarını buruşturdu. Gelen Ali'ydi ve Mert de bunun farkındaydı.

Ali sessiz adımlarla odanın içerisine doğru ilerleyince Mert'in kalbi tekrardan hızla atmaya başladı. Yerinde sessiz ve sakin kalmaya çalışsa da bir türlü beceremedi. Dibine kadar gelmiş olan Ali, yatakta bir boşluğa oturmuş ona bakıyordu ve bu durum Mert'in içine girdiği kıyametin artmasına sebep oluyordu.

Mert daha fazla dayanamayıp gözlerini açınca Ali sırıtarak ''32 saniye!'' dedi. 

Mert anlamsız bir bakış atıp ''Ne?'' deyince bu sefer daha da fazla sırıtan Ali sesli bir şekilde kıkırdayıp ''Tam 32 saniye uyuyor numarası yapabildin de onu diyorum'' sesindeki neşeli tınıyı yakalamak hiç zor değildi ama Mert ister istemez hem sinir olmuştu hem de rahatsız olmuştu.

Mert'in yüzünün kızardığını odanın karanlığına rağmen fark edince ''Hadi kalk, yiyecek bir şeyler hazırladım. Masa da 5 dakikaya hazır olur'' dedi Ali. Mert hala ne olduğunu tam olarak kavrayamadığı için olduğu yerde kalakalmıştı aslında. 'Hani Ali gitmişti, pişman olmuştu?' kendi kendine beynindeki düşünceyle kavga ederken ona bakan Ali'ye dönüp kafasını sallayıp ''Geliyorum'' dedi sadece. Ali odadan çıkıp merdivenleri zıplaya zıplaya inerken ''Geç kalma yemekleri soğutmayalım!'' diye bağırdı.

Kül Tablasıyla SevişmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin