17. Tanımadık Arkadaşlar

17 4 3
                                    

Bir omuza baş koymak ve ona sonsuz inanabilmek. Gözlerini kapattığında ardında bıraktığın her şeyin aslında senin avucunun içinde olduğunu fark edebilmek.

Gözlerini gerçekten kapatıp kalbinle başını yasladığın omuza güvenebilmek. Her şeyin bir sonuca varmasını beklemeden sadece anı yaşamayı öğrenip elini tuttuğun kişinin sana doğru gelmesi.

Bu duyguların varlığından bile haberdar olamamak. Olduğun noktada kendine bile uzak kalmak. Her şeyin bir sonu olduğunu bilmek ama o sona hiç yaklaşmadan yaşamaya çalışma telaşı. Tanımadığın bu duygulara olan kocaman özlem.

Özlemini duyduğu her şeyin fakiriydi Mert. Neyi özlese bilirdi ki o şeye zaten hiç sahip olamamış. Bilirdi ki eksik kaldığı her şey onun acıları ile dalga geçerdi.

Ya da hep böyle sandı ve buna inandırdı kendini. Belki de melankoli belasına öyle bir saplanmıştı ki artık nasıl kurtulacağını bilemez olmuştu...

Çözümü basit hiçbir soruna sorun demez ama o sorunu günlerce, haftalarca kıvranarak yaşardı. Bugünlerde ise böyle değildi hissettikleri. Sorunlar vardı ama çözüme nasıl gideceğini soruyordu. Cevapları ise kendisi bile sormadan Ali tarafından tek tek geliyordu.

Hayatını kolaylaştıran her türlü yardımı tatmak hoşuna gider olmuştu şimdi. En tedirgin olduğu nokta da bu duygulara alışıp benliğinden kopmak ya da bu duygulara tamamen teslim olup bir gün tekrardan yoksunluğunu çekmek.

***
2 gün sonra
-İzmir

Gözlerini araladığında başındaki ağrı hala zihninin bulanık kalmasına sebep olur gibi hissediyordu. Çok yorgun hissediyordu yine kendisini. Mert baş ağrısını takip eden hafif yorgun vücudu ile yatağında doğrulup oturdu, komodininden aldığı bardaktan bir yudum su içip kalktı.

Yaklaşık 3 gündür yaptığı salaklığın pişmanlığını yaşıyordu ama yaparken eğlenmişti ve mutluydu. Düşünmeden hareket etmek istemişti ve yapmıştı. Bu kadar...

Ali 2 gündür durmadan kızıyordu Mert'e ama kızarken bir diğer yandan da kıyamıyordu. Çocuk gibi atışıyorlardı. Bu yüzden de Arzu hanım her ikisini birden haşlıyordu.

Mert elini yüzünü yıkayıp kahvaltı yapmak için mutfağa yöneldiğinde annesi ve babasının yanında Ali'nin de olduğunu görünce ister istemez sırıtmıştı.

İzmir'e döndüklerinden beri her gün gelip saatlerce oturuyordu Ali. Genelde annesi de yanlarında olduğu için bir şey konuşamasalar da Ali birkaç kez fırsatını yakalayıp Mert'i ufak ufak dudağından öpmeyi başarmıştı.

***

Mert, gemide güzel zaman geçirdikleri vakitte beyaz şarabın yumuşaklığının ona ne kadar etki edeceğini bilemediği için bir şişenin yarısından fazlasını içince hafifçe sarhoş olmuştu.

Önce dinledikleri şarkıların etkisi ile birden Ali'ye sıkıca sarılmış, yetmemiş içindeki coşkuyu tutamayınca; Ali'yi ayağa kaldırıp tüm bedeniyle ona yaslanıp sarılmaya devam etmişti.

Ali mutlu bir şekilde karşılık verse de Mert'in bu denli sarhoş olacağını tahmin etmemişti. Çünkü Mert ne konuşuyor ne de herhangi bir tepki veriyordu.

Birbirlerinden ayrıldıklarında ise Mert birden yavaşça kıyafetlerini çıkartmaya başladığında Ali önce sarhoş olduğu için bunu yaptığını düşünse de romantik anın etkisiyle Mert'in kendisini Ali'ye teslim etmeye hazır olduğunu düşündü.

Lakin işler tam olarak o şekilde devam etmedi.

Mert boxerıyla kalana kadar soyunduktan sonra Ali'nin alnından öpüp birden kendisini gemiden buz gibi suya attı.

Kül Tablasıyla SevişmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin