İnsan hata yapar; sevgi dilini yanlış anlar, kendi sevgisini çok yanlış anlatır, sevilmek için çok zorlar ve hatta sevilmediği yerlerde bile kendini çiçek açtırmaya çalışır. Aslında şu an yaşanan da buydu. Ali içindeki sevgi isteğini birisiyle kapatmak istiyordu ve bu istek en yakınlarından birine tutundu. Yanlış ya da değil umursamadan tutunduğu yere tüm kalbiyle sarılmayı tercih etti.
Ali yaptığı şeyi önceden düşünmüştü düşünmesine de o anda yapmak ne kadar doğruydu bilmiyordu.
Mert üç beş saniye ne olduğunu anlayamadan sabit bir şekilde bekledi. Sadece gözleri açık ve hareketsiz şekilde karşısındaki yüze bakıp bir anda iki elini birden karşısındaki bedenin omuzlarından itti.
Ne olduğunu o saniye fark etti "L-lan!" elinin tersiyle ağzını çok sert şekilde silip "N-ne yapıyorsun lan sen!?" diyerek Ali'yi tekrardan sertçe ittirdi.
Ali duraksadı, ne bekliyordu? Karşısından olumlu bir tepki mi? Karşılık mı bekliyordu öpücüğüne? Ne hissetsin istiyordu Mert'ten, kendisi hissettiklerine bir ad koymuş muydu bu yaptığından önce?
Mert'in siniri gözlerinden belli oluyordu, gözleri sinirden yerinden çıkacak gibi Ali'nin suratını incelerken kaşları yere değmeye çalışırcasına çatılıyordu. ''Ne yaptın lan sen az önce?'' ağzından çıkan sözcüklerle sanki ateş püskürtüyordu. Ali cevap vermedikçe Mert iyice hiddetlendi.
''Cevap versene oğlum amacın ne amına koyim'' tek eliyle omzunu sert bir şekilde dürttü ve Ali'nin yere eğilmiş başının kalkmamasına daha da sinirlenerek ''Eşcinselim diye beni sikebileceğini falan mı sandın lan!?'' diye bağırınca Ali, Mert'in gözlerine baktı ama Mert'in onun gözlerindeki ve yüzündeki ifadeyi anlayamayacağını hatta ne konuşursa konuşsun Mert ona daha kötü şeyler söyleyeceğini fark etti.
Ali ne yapacağını bilemeden bir süre Mert'in hem iğrenen hem de nefret ettiğini belli eden o sinirli bakışlarına kısa bir süre daha maruz kalınca bir anda hareketlenip Mert'in yanından geçip gitti.
Arkasından ''Nereye?'' diye bağıran Mert'i umursamadan hızlıca oturdukları odadan kalkıp portmantoya yöneldi önce, sonra hızla dış kapıyı açıp çıktı. Mert, sessiz ve yavaş hareketlerle kapıya yöneldiğinde arabanın motor sesini duydu ve hızlıca kapıyı açıp çıkmasıyla Ali'nin gaza basıp gitmesi bir oldu.
Arkasından şoka girmiş şekilde bir süre bakakaldı ama ardından ne olursa olsun kardeşim dediği adamın can güvenliğini önemsediği için hızla oturma odasına geri döndü. Telefonunu eline alıp Ali'yi aramak için rehbere girip hemen Ali'yi aramaya başladı.
Telefonun çalma sesiyle Ali'nin telefonunu karşısındaki koltukta görünce istemsiz gözlerini kapatıp derince bir nefes verdi Mert. İçinde hem sinir hem de endişe olmuştu şimdi de. Ne yapacağını bilemediği için yarısı rakı dolu bardağını fondipleyip cam kenarına oturup dışarıyı seyretmeye başladı. Bir yandan sigarasını durmadan içine çekip kendini zehirliyorken diğer yandan durmadan bacaklarını titretip stresinin yönünü kaydırmaya çalışıyordu.
Ali ne kadar içerse içsin sarhoş olmayan birisi olduğu için Mert'in endişelenmesi saçmaydı ama yine de az önce neler olduğunu anlamlandıramadığı için her şeyi iki kat fazla hissedip düşünüyordu şu anda.
Birbiri ardına yaktığı üçüncü sigarasından sonra cam kenarında beklemekten vazgeçip kalacağı odaya çıktı. Önce kapıyı kilitledi sonra yatağına girdi. Sinirini ve stresini nasıl atacağını bilemediği için telefonunu eline aldığı gibi internette komik videolar izlemeye başladı. Lakin içindeki düşünceleri savurabilmeyi tek başına başaramayacağını anladığı için aniden mesaj sekmesine girdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kül Tablasıyla Sevişmek
Storie d'amore''Beni korkutuyorsun, lütfen git artık'' dedi. Sesi istemsizce çatlamıştı. Korkuyordu, ne düşünebileceğini bilemiyordu çünkü. İçindeki bitmek bilmeyen karmaşayla uğraşan Mert, kendisini hiç beklemediği bir anda duygusal bir mücadelenin içerisinde b...