15. Kahvaltı

47 6 16
                                    


Kahvaltının gelmesini beklerlerken çok fazla konuşmamaya özen gösteriyorlardı. Özellikle Ali, Mert'in yaşayabileceği her türlü pişmanlık ya da tedirginliği absorbe etmek için içten içe çabalıyordu.

Oturdukları yerdeki sessiz bekleyişleri Mert'i iç dünyasına tekrar giriş yapmaya zorlamıştı. Ancak bu sefer diğerlerinden farklı bir ağırlık taşıyordu.

En yakın arkadaşlarından birisine farklı türden bir his beslemek içerisinde negatiflikleri parça parça besliyordu. Diğer yanı ise bazı hissettiği kırgınlık ve eksikliklerin tamamlanabileceğini düşünmeye itiyordu.

Korku ve panik halinde neyi neden yaptığını bilmeden düşüncelerinden sıyrılmak yerine sakince kafasındaki soru işaretlerini azaltmaya çalışıyordu.

Hayata her zaman olumsuz taraftan bakmaya alışık olduğu için yeni bir şeyler görmek ve göstermekten kaçınmamaya karşı özenli davranmak istiyordu.

Bugüne kadar sorgusuz sualsiz hiçbir adımını atamamasının ağırlığı, bir şeyler yapmadan önce günlerce, gecelerce düşünme zorundalığı ile kendi hayatını idame ettiği için bu sabah yaptığı şey ona göre çok büyük bir adımdı.

Korktuğu tek şey güvenli alanını terk edebilmeye karşı olan savaşta mağlup olup yakın arkadaşını tamamen kaybetmekti.

Bir gün önce ağlayarak kaçtığı şeye sarılmak nasıl bir davranıştı, bir daha bu davranışa sarılmak istiyor muydu sürekli aklını kurcalıyordu.

Ali'ye olan sevgisi arkadaşlıklarından kaynaklıydı ve başka bir türe evrilebilir miydi bilmiyordu. Karmaşasına anlam katan düşünce de buydu aslında. Onu neden öptüğünü sorsalar içindeki cevap Ali'ye sevgisi değildi tam olarak. İlk defa güvendiği birine karşı düşünmeden, bencilce hareket edebilmekti. Doğruluğu tartışılırdı ama şu anda yaşadıkları şeyde doğru hiçbir şey yoktu ona göre.

Aralarındaki ilişkiyi düşünürken istemsizce Ali'nin endişeli yüzüne baktı. Ali'nin korkusunu anlıyordu ama Ali'nin ona nasıl bu gözle baktığını asla anlamlandıramıyordu.

Çocukken de aralarındaki ilişki hep çok özel bir noktadaydı. Ali ne zaman Almanya'ya dönecek olsa ikisi de birbirlerine sarılır uzun uzun ağlarlardı.

Uzun süre konuşamadıkları ve birbirlerini göremedikleri o zamanlar bittiğinde; yaz geldiğinde ise saatlerce koşup oynayıp, birlikte yemek yiyip, gece yorgunluktan ikisinden birinin yatağında birlikte uyuyakalırlardı.

Bunların farkındayken 'acaba' sorusu aklından çıkmıyordu işte. 'Acaba gerçekten o zaman da mı öyle bir ilişki vardı aramızda?'

Bilmiyordu, bu sorunun hiçbir zaman cevabı olmayacaktı belki de. Belki de bu yaşadıkları şey hiç unutamayacakları; bu saatten sonra ise artık birbirlerine uzak duracakları korkunç bir pişmanlık olarak kalplerine gömülecekti.

Düşüncelerinin arasına girip kaybolurken garson kahvaltıyı masaya servis etmeye başladığı için düşünce dünyasından çıkıp kendisini tekrardan olması gereken yere geri çekmek zorunda kaldı.Kahvaltı sofrasının tamamen hazır olması ve garsonun "Yumurtalarınız hazır olur olmaz hemen getireceğim" uyarısından sonra ikisi de teşekkür edip sessizliğe gömülmüş, ağızlarına hala bir lokma yemek almamışlardı.

Bu sessizliğin bozulmasına ikisinin de ihtiyacı olduğunun bilincinde olsa da Ali korkusunu yenip hiçbir şey söyleyemiyordu. Bu kadar basit duyguları kendisi kadar basit yaşayamayan Mert için kendisini tutmak zorunda hissediyor, karşısındaki adamdan oldukça çekiniyordu.

Kül Tablasıyla SevişmekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin