Murat Öztaş
2 Hafta Önce
Sol elimde iki kadeh, sağ elimde ise bir şişe beyaz şarap ile zili çaldım. Duşumu almış, siyah kumaş pantolon ve beyaz gömleğimi giymiştim. En sevdiğim markalı boxer da götümdeydi. Sevişmek için hazırdım, en sevdiğim parfümümü bile sıkmıştım. Kapı açılana kadar sağ elimi kapı pervazına yaslamıştım. Bu akşam Duru'ya karşı kozlarımın hepsini oynayacaktım.
Kapı açıldı, Duru üzerinde ayıcıklı pijama ortaya çıktı. Sarı saçları başının üzerinde gelişi güzel toplanmıştı ve yüzünde makyaj yoktu. Adı gibi duru bir güzelliği vardı ancak sevişmeye geldiğim kızı biraz daha özenli görmek isterdim.
"Merhaba" dedi, kapıyı ardına kadar açmamış, beni de içeriye davet etmemişti. Saat henüz onu geçiyordu, uyunacak bir saat değildi sonuçta.
"Merhaba, Duru. Sen de bana gel demiştin ya, iadeyi ziyarete geldim" dedim genişçe gülümseyerek. Duru, beni baştan aşağı süzdükten sonra tekrardan yüzüme baktı ve ardından burnundan derin soluk bıraktıktan sonra yarım açık kapıyı ardına kadar açtı ve içeriye girmem için geri çekildi. Yüzümde zafer kazanmanın verdiği geniş gülümseme ile içeriye adımladım.
Elimdeki kadeh ve şarapla benim evin aynısı olan evin içinde hiç yol sormadan ilerledim ve salona girip köşedeki sehpanın üzerine elimdekileri bıraktım. Duru, arkamdan gelip kapıda durdu.
"İçecek bir şeyler ister misin?" diye soruşu nezaketendi.
"Şarap getirdim bize" dedim elimle sehpayı göstererek. Başını aşağı yukarı salladıktan sonra salondan çıktı ve muhtemelen mutfağa, tirbişon almaya gitti. O salondan çıkınca, ben de üçlü koltuğa geçip, ulusal kanallardan birinde oynayan dizilerden birisinin açık olduğu televizyonun karşısına geçtim. Afrodizyak arttıracak bir şeyler açmam gerektiği için ücretli platformlardan birine geçiş yapmak gibi bir hedefim vardı ilk olarak. Kumandayı bulana kadar, Duru mutfaktan geri gelmişti, tirbişon ile. Onu fark edince şarap ve kadehlerin bulunduğu sehpayı kaldırıp üçlü koltuğun önüne getirdim. Elinde tirbişon ile beni bekleyen kızın elindekini aldım ve elini tutup üçlü koltuğa ilerlettim. O koltuğa oturunca da eline ufak bir öpücük bırakıp şarabı açtım. Duru dikkatle beni izlerken şarabı kadehlere pay ettim ve birini onun önüne bırakırken diğerini de kendi önüme çekip koltuğa oturdum tekrardan. Duru, önündeki kadehi eline almış, beni süzerken konuştu:
"Sevişmeye geldin buraya, dimi?"
Eh, birbirimizi az çok tanımıştık. Elbette inkar ettim ancak Duru, aptal biri değildi.
"En kaliteli donunu giyip geldiğine dair iddiaya varım" diye karşılık verdi bana. Ona cevap vermek yerine şarabımdan birkaç ufak yudum aldım.
"En kalitelisi değil ama en sevdiğim" dedim. Aslında bu doğruydu, en kalitelisi yıkama sırası bekliyordu.
"Fenerli don var götünde yani" dedi bacaklarını altına toplarken, gevşek bir gülüş ile bana bakıyordu. Duru ile birbirimizi feci şekilde etkiliyorduk, aramızda inkar edemediğimiz cinsel bir çekim de vardı üstelik. Bir de kendisine, adımı bağırtacağıma dair ufak bir söz vermiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vur, Kaç ve Saklan
Genç Kız EdebiyatıNereye kadar vur, kaç ve saklan. Uslanırım, adam akıllı bi kız bulsam. O gün gelene dek bu eğlenceden bıkmam, eylemlerim devam eder. Evlenmeden durmam.