:)

15 3 21
                                    

Şehir değiştirmeden önce kutlama yapmak adına öğretmenlerimiz olmadan lunaparka gelmiştik voleybol ve futbol takımı olarak birlikte. Sıra ile birkaç alete biniyorduk. Zaten bizim binmemiz ile turdaki bütün koltuklar doluyordu bile.

Voleybol takımındaki kızların birkaçı ile dönme dolaba binmiştik. En üste çıktığımızda Yeji alttaki sepette kalan Yuqi ye dil çıkarmıştı. Onların bu sevimli hallerine gülüp arkama yaslandım. Arkadaşlarım ile  olan etkinliklere bayılıyordum.  Süremiz dolunca herkes teker teker inmiş ve yine ortada buluşmuştuk.

Neye bineceğimizi tartışırken futbol takımından Yeonjun un ortaya attığı fikir ile tüm herkes ilerlemeye başlamıştı. Evet o meşhur alete binecektik.

Disco pang pang.

Biletlerimizi verip herkes oturduğunda diğerleri gibi arkadaki demirlere sıkıca tutundum. Rezil olmak istemezdim. Arkada sevdiğim bir grubun şarkısı olan Itzy - wannabe çalarken hareket etmeye başlamıştık. Moderatör sıra sıra seçtiği kişilere komutlar verirken herkes doyasıya eğleniyordu. Bu benim içinde geçerliydi elbette. Şuanlık sıkıca tutunup geçinip gidiyordum. Ta ki sıra bana gelene kadar.

Moderatör beni seçince dikkatlice demirleri bırakıp ortaya geçtim . Şimdilik başarılıydım. Şarkının omuz dansı olan kısmı çalmaya başladığında moderatörün istediği gibi dansı yapmaya başladım. Ellerimi belime koyup dansı yaptıktan sonra kısa bir alkış kopmuştu. Sıra geri oturmaya geçtiğinde alet daha hareketli olmaya başladı. Önceki yerime geçmeye çalışırken ayağım kaymış ve öteki yana yuvarlanmıştım resmen.

Moderatörün isteği üzerine birisi tarafından kolumdan tutulmuştum.
Ben ayağa kalkmaya çabalarken kolumdaki el çoktan belime geçmişti. Ben kim olduğuna dahi bakamadan kollar beni kucağına çekerken el mecbur bacaklarına oturmuş oldum aniden. Saçlarımı önümden çekerek kucağında olduğum bedene baktığımda o kişinin Yongbok olması ile gözlerimi kocaman açtım. Yanaklarımın kızardığını hissederken kalkmak adına hamlede bulundum.

Belimdeki el sıkılaşırken boynuma üflediği sıcak nefes ile titredim.

"Kalkma düşeceksin. Hem ilk defa olan birşey değil rahat ol."

İçten içe gerilsemde dikkatlerin şuan ortada olan Minho da olması ile biraz olsun rahattım.

...

Alet durur durmaz Yongbok un kucağından hızla kalktım. Daha fazla o pozisyonda kalmam kalbim açısından kesinlikle iyi olmazdı. Koşarak kızların yanına ilerleyip onlarla beraber indiğimde yüzü buz kesen birtek bendim. Herkes gayet eğlenmiş gibi duruyordu.

Günün sonunda acıktığımızı hissederek bir restoranta gittik. Herkes sevdiği yemeklere gömülürken ben beni izleyen Yongbok a kaş göz yapmakla meşguldüm.

Çenesini avuç içine yaslayıp bana bakıyordu. Ona bakmamasını dudak hareketleriyle anlatıp kaşlarımı çatsamda omuz silkip beni umursamadan devam ediyordu. Ona onaylamaz bakışlarımı yollayıp kafamı iki yana salladım ve elimi yüzümün yanına siper ederek bende yemeğime gömüldüm. Acıkmıştım.

...

Sıradaki maçlarımız İncheon daydı . Bu nedenle yine servisteydik. Yongbok yanımı kimseye kaptırmazken ben kulaklıklarımı takmış ve yolu izlerken uykuya dalmıştım.

Rüya aleminden çıktığımda çoktan İncheon a gelmiştik. Kısa süre sonra konaklayacağımız yere geldiğimizde hepimiz servisten indik. Karşımda duran villa ile kaşlarımı çattığımda etrafta bir otel aramaya başladım gözlerimle. Fakat burada yazlık evler dışında hiçbirşey yoktu. Ben böyle düşüne durayım Bay Jeon konuşmaya başladı.

"Çocuklar bu hafta burada kalacaksınız. Villadaki oda sayımız aynı. Bu yüzden karışıklık olmaması için oda eşleriniz aynı. Yerleşebilirsiniz. Ancak birilerinin alışverişe gitmesi lazım . Dolapta hiçbirşey yokmuş. "

Alışverişe gidecek olan kişilerin el kaldırmasını beklerken herkes çoktan eve girmişti bile. Bay Jeon ile bakıştığımızda el mecbur kredi kartını bize vermişti. Bir elimde bavulum , diğer elimde kart ile Yongbok a baktığımda gülümseyip elimdeki bavulu aldı .

"Önce bunları içeri koyayım , markete gidelim. Gelince odaya yerleşiriz."

Ona başımla onay verip gelmesini bekledim. Geldiğinde zaten yakın olan markete doğru ilerlemeye başladık. Bir listemiz olmadığı için kafamıza göre alacaktık. Önce herkese ikişer kap ramen aldıktan sonra et bölümüne ilerledik. Kolay pişebilen etlerdende sepete attığımızda sebze reyonuna geçiş yaptık. Meze için birkaç şey alıp kore marulu ile burayıda noktalayıp içeceklere ilerledik. Yongbok sepeti sürüyor, ben malzemeleri sepete atıyordum. Gerekli birkaç şey daha aldıktan sonra kasaya geldik. Ödemeyi yaparken aldıklarımız taşıyamayacağımız kadar çok olduğu için sepetide ödünç almıştık.

Sokakta market sepeti süren iki deli olarak eve vardığımızda sepeti evdekilere kitleyip bavullarımızı aldık. Bize kalan odayı sorduktan sonra üst kata çıkıp odaya girdim. Ki çıkmam bir oldu. Burada sadece bir tane çift kişilik yatak vardı. Birkaç adım arkamdan gelen Yongbok a döndüğümde bana sorgularcasına baktı.

"Burası olamaz. Başka boş oda yokmuymuş? "

Kaşlarını çatarak durdu.

"Neden ? Ne var ki odada?"

Yüzümü başka yöne çevirirken cevapladım.

"Bir tane yatak var ,çift kişilik."


E ne yapalım malzeme lazım kurgu için .
Yazacak zamanım olmadığı için taslaklardan sizlerle.
Lütfen okuduysanız oy vermeyi unutmayın çünkü okunma sayımız çok az.
Bol oy ve okunma dileği ile
Kendinize iyi bakın
Öpüldünüzzzz <3

DEEP END || LEE YONGBOKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin