15 Temmuz Şehitlerine İthafen...
Oluşan kargaşanın ardından kendimden geçmiştim. Bir ses uyandırdı beni "Beste" diye bağırıyordu dibimde birisi.
Gözlerimi açtığımda Berfin'i gördüm. Gözleri telaşla bakıyordu bana.
Kulağımdaki çınlama ve başımdaki ağrı ise dayanılacak gibi değildi.
Olduğum yerden hareket ettirmemeye çalışsa da başaramamıştı.
"Toprak" diye haykırarak kalktım olduğum yerden. Kalktığımda başım inanılmaz derecede dönse de umursamadan ilerledim.
Ambulans siren sesleri duyuyordum. Ama şu an bunu düşünemezdim.
Koşar adımlarla Demir'in yanına gittim. Pamir ve Ali telaşlı ve korkar gözlerle bakıyorlardı Demir'e. İlk defa böyle görmüştüm onlara.
Demir'in yanına eğilip elini tuttum. Yüzü gözü toprak içindeydi. Elimle yüzünü temizledim. "Demir kalk ne olur" diye bağırmaya başlamıştım.
Öyle ki kendimden geçmiş durumdaydım. Neler yaşadığımız ben bile kavrayamamıştım. "Demir ne olur kalk" diye ikinci haykırışımda Ali yanıma gelmiş zorla kaldırmıştı. Her ne kadar Demir'in yanına eğilmek için çırpınsam da Ali izin vermiyordu.
Daha sonra ambulansın bizim olduğumuz yere yaklaştığını gördüm. İçerisinden 2 tane adam çıkmıştı. Koşarak yanımıza geldiler. Önce nabzını kontrol etti kısa saçlı olan adam. Ardından yaralarına baktı.
"İyileşecek mi?" diye sormadan edemedim. Doktor kafa sallayıp "Umarım" dedi.
O kadar kötü müydü durumu?
Hızla sedyeye benzeşen şeye yerleştirdiler Demir'i. Vakit kaybetmek istemezcesine ilerlediler. Her ne kadar Demir'in yanında gitmek için çırpınsam da hasta dışında yanına yakınları alınmıyormuş.
Ali'ye dönüp "Hızlı olun gidelim" diyerek tanka yöneldim.
&
Askeriyeden araba gönderdiklerinden tankı askerlere verip bizde arabayla ilerliyorduk.
Uzun zaman sonra ilk defa ağlamıştım. Yıllar olmuştu ağladığım. En son neye ağladığımı bile hatırlamıyordum.
İlk arabaya bindiğimizde Polat'ı aramış geldiğimizi bildirmiştim. Şu an hastanede hazırda bekliyordular.
Hastanenin girişini gördüğüm anda kemerimi çıkardım. Arabanın durmasıyla kendimi arabadan attım. Kapıda duran Polat'ı gördüm.
Beni gördüğü anda yanıma geldi "Siz acile geçin il-" derken sözünü böldüm. "Demir'i kurtarmadan çıkma oradan" dedim kendimden emin şekilde.
Yutkunup kafasını salladı "Elimden gelenin fazlasını yapacağım, aklın kalmasın"
Bu sırada ambulansın kapıları açılmış Demir'i indirmiştiler. Hızla Demir'in yanına koştum. Toprak olmuş elini tuttum. Ağlamaktan çatlamış sesimle "Toprak bak ben buradayım. Bırakma ne olur" dediğimde bir odaya gelmiştik.
Demir içeri girmişti ama ben dışarıda kalmıştım. Kapıda olan Kuzey bana dur işareti yapıp "Buradan sonrasına giremezsiniz. Sizle ilgilensinler" diyerek koşarak odaya girdi.
Kapı ardından kapanmıştı. Oda dediğime bakmayın otomatik kapılı bir yerdi. Ne yapacaklarını bilmiyordum Demir'e. Soğuk mudur acaba orası.
Berfin'i hissettim sol yanımda. Omzuma yaslanıp "Sakin ol, Polat halleder" dedi.
Elimin tersiyle yaşlarımı sildim. Belimden kavradı bu sefer "Hadi gel oturalım" diyerek koltuğa ilerletti.
Bense reddettim. Otomatik kapının hemen önünde bulunan betona oturdum. Soğuk ruhuma işliyor. Damarlarımda geziyordu adeta.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barut Kokusu
Teen Fiction(Asker Kurgusu) Çocukluk arkadaşı olan Demir ve Beste bir kaza sonucu ayrılmak durumunda kalırlar. Yıllar sonra Demir Kıdemli Üsteğmen, Beste ise Üsteğmen olmuştur. Hayat tekrar onları bir araya getirmiştir, neler olacağını ise zaman gösterecektir. ...