Koridorda timin yanına gitmek için yürürken Faruk komutan durdurdu. Yanında iki asker vardı, daha önce askeriyede görmediğimden aslında ne olduklarını anlamıştım.Buruk gülümsemeyle "Bunlar sizin timden artık. Tanışırsınız." deyip iç çekti "Resmi bir tanışmaya pek hazır değilsiniz diye bu şekilde olsun dedim"
Kafamı tamam anlamında sallayıp "Emredersiniz komutanım" dedim, kafamı sallayıp "Beni takip edin" dediğimde arkamdan ilerlemeye başladılar.
Timin yanına ilerlerken Demir garip gözlerle bakıyordu bana, arkamdan iki adam geldiğini görünce ise ayaklandı. Yanlarına vardığımda gelen askerlere Demir'i gösterdim. "Kıdemli Üsteğmen Demir Çevik" dedim.
İkisi de aynı anda selam duruşuna geçti. Demir bakışlarını üzerlerinde gezdirirken "Rahat" dedi. "Oturun" demesiyle her ikisi de oturdu.
Önce esmer olan konuşmaya başladı "Ben Teğmen Akgün Coşar" dedi. Ardından diğeri konuşmaya başladı "Astsubay Kıdemli Başçavuş Bayram Taşçı"
Hepimiz birer birer kendimizi tanıttıktan sonra çalışma biçimimizi anlattık. Pamir'in yerine biri gelmiş olması ister istemez yıkmıştı bizi. Ama dirayetli olmak zorundaydık. Berfin her ne kadar belli etmese de oda üzülmüştü bu duruma.
Demir sözünü bitirdikten sonra "Teğmeninizi duydum, başınız sağ olsun" dedi. Cevap vermek Berfin'e düştüğünden sustuk. Kafasını sallayıp "Sağ olun" diye cevapladı.
Demir konuyu dağıtıp, moralimizi bozmamak adına araya soru sıkıştırdı "Odanızı gösterdiler dimi?" dedi.
Bayram kafasını sallayıp "Gösterdiler komutanım" Demir iyi dercesine kafasını salladı. Akgün araya girip "Komutanım daha yerleşemedik biz, yerleşsek?" diye sordu. Demir kafa sallayıp gitmeleri için elini salladı. İkisi de ayaklanıp selam verdikten sonra ilerlediler.
1 Yıl Sonra
Hem havanın sıcaklığından, hem de heyecandan bayılmak üzereydim. Son defa aynadan kendime baktım. Üzerimde beyaz küçük pulları olan, kolları tül, diz boyumda bir elbise vardı.
Polat'ın evinde olacaktı istememiz. Bu yüzden az da olsan tetiklenmiştik. En son burada isteme yapıldığında Pamir'i kaybetmiştik çünkü.
Aradan 1 yıl geçmiş olmasına rağmen hüznü hala kalbimizdeydi, yerinden oynamıyordu asla.
Berin odaya girip yanıma geldi. Ellerimden tutup "Çok güzel olmuşsun" dedi. Dolmuş gözlerle bakıyordu bana. Kendimi tutamayıp ağlayacaktım az kalsın. "Ya git kızım, ağlatacaksın" deyip hareketlenmişken odaya Polat girdi.
Hayran gözlerle bakıp cebinden peçete çıkardı "Hangi salak alıyor seni diyeceğimde Demir salak değil işte" deyip gözlerinden akan yaşı sildi. Yüzümü düşürüp kafasına bir tane çaktım. "Sus be" diyerek ilerledim.
Annemin yanında dolaşamıyordum. Her an ağlayacak gibi bakıyordu çünkü.
O an aklıma ailelere söylediğimiz gün geldi. Her iki ailede gayet normal karşılamıştı. Özellikle anneler önceden bildiklerini söylemiştiler. Bakışlarımızdan belli oluyormuş.
Oturma odasında olan babam ise fazlasıyla rahattı. Beni Demir'e verdiğinden kafası rahat takılıyordu. Oturma odasına geçtiğim anda korna sesleri başlamıştı.
Koşarak balkona çıktım. Art arda tam 7 tane araba vardı. Hepsinde meşale yanıyor ve yeşil boyalar çıkıyordu. Her jesti güzel olur mu bir insanın?
Uzaktan göz kırptı bana. Keskin nişancı olmak gözlerinin iyi görmesini de sağlıyordu işte.
Kapının önüne geldiklerinde koşarak kapının yanına gittim. Zile basıp kapıyı açtım. Polat bir anda kapıyı kapattı, bana ters şekilde bakıp "Kızım, kız tarafısın sen. Ağırlığın olsun biraz. Gelsinler tıklasınlar kapıyı" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Barut Kokusu
Teen Fiction(Asker Kurgusu) Çocukluk arkadaşı olan Demir ve Beste bir kaza sonucu ayrılmak durumunda kalırlar. Yıllar sonra Demir Kıdemli Üsteğmen, Beste ise Üsteğmen olmuştur. Hayat tekrar onları bir araya getirmiştir, neler olacağını ise zaman gösterecektir. ...