Kuru Çiçekler

35 8 0
                                    

Yarın okulda düzenlenen bir piknik olcaktı, heyecanlıydım. Sabah olsun diye bekliyordum resmen, herkes evden annesinin yaptığı yemeği getirip Buca Gölet'te piknik yapıcaktık.
İzmirin güzel bir yeri sessiz sakin, yanımıza topta aldık. Denize söylemedim bu durumu çünkü İnternetim bitmişti ve sonrasında ise unutmuşum söylemeyi. Sabah olunca direkt üstümü değiştirip annemin yaptıgı kısır, tarçınlı keki ve sigara böreğini aldım ve yola koyuldum. Okula gittiğimde servis beni bekliyordu. Belkide harika bir anım olucaktı,iyi gelirdi bu kadar şeyin üstüne. Neyse servise bindim, sınıf arkadaşlarım ile sohbet ettik yol boyunca, eğlendik, güldük falan ve varmıştık.
İlk öncelik yer bulduk, sonra ise yemekleri teker teker koyduk masaya, orda kiralama falan olmadığı için kafamıza göre bir yer seçebildik.
Biraz etrafı gezmek istedim, çiçekleri gördüm bu çiçekler kurumuştu...
Aklıma babaannem geldi, babaannemin bir çiçeği vardı. Her sabah sular, bakımını yapar, ilgilenirdi. Bir sabah evine gittiğimde içeri girdim, babaannem haraketsizdi ve tepki vermiyordu. İçimden : Yorulmuştur, uyuyordur diye geçirdim.
O sırada seslenip :Babaanne hadi kalk kahvaltı bugün benden olsun, ben hazırlarım dedim.
Yine tepki vermeyince heralde uykusu derindir ya dedim kendi kendime.
Çıkıp çiçeklerine baktım, çiçekleri solmuştu 🥀, çiçeklerin bakımı yapılmamıştı, kurumuştu çiçekler...
O saniye ben anladım, babaannemi kaybetmiştim : HAYIR YA HAYIR HAYIRRR....
evet kaybettim babaannemi ne çok tramva var dimi...

En iyi yazar zaman olmuştur. Çünkü her zaman günün birinde son noktayı koyar.

Babaannem benim için çok değerliydi çünkü benim annem babam ayrıldıktan sonra ben henüz yedi yaşındayken mardin'de bir köyde on iki yaşıma kadar bakmıştı bana tabi birde ramazana...
Her gün sabah okula giderken bize yemek hazırladı. Yoğurt ekmek ve şeker....
Şekerli yoğurda ekmek doğrayıp yerdik...
Sağolsun bize baktı, bizim annemiz babamız oldu, ben edebi terbiyeyi ondan aldım...
Sopayla çok dayak yemişliğim vardır, bi keresinde tava, yumurta ve domates çalmıştım evden. Aklı sıra piknik yapıcaktık, diğer arkadaşlar ise çakmak, peynir, ekmek bıçak falan getirmişti.
Afiyetle yedik ve sonra birden yumurtaların eksik olduğunu gören babaannem durumu anlayıp, tahta bir sopa ile dayak attı. Haketmiştim vallahi..
Babam ile annem ayrıldığında yedi yaşındaydım az önce dediğim gibi ben annesiz babasız büyüdüm. Anne baba sevgisine muhtaç biriyim. Annem kuran kurusuna giderdi. Babam şimdiki yaptıgı işi esnaflık lokanta işi yapardı. Annemin nerde oldugunu bilmiyorum, bilmekte istemiyorum. İnsan evladını bırakıp gidicek kadar nefret etmiş olması gerekiyor. Tam on iki sene boyunca hiç görmediğim birine anne falan demem ben asla. İnsanlar kendilerini zeki sanıyorlardı, birinin kalbini kırıp döküp, onu satıp, onu duygularını düşünmeden hareket edip sonra birde gelip özür dilemeleri yok mu?
Allahım sen bana sabır ver...
Neyse ki morelimi yüksek tutmam lazımdı.
Ne diyordum ya, he hatırladım. Babam beni alıp köye götürmüştü çünkü annem sözde durumu olmadığı için ama sonraki 2 yıl erkeklerle parayı yiyen (Tiktok hesabını görmüştüm) yalan söylediği o kadar bariz ki.
Keske hiç doğurmasaymış bu kadar acıyı çekmezdim ben... Bir insan benim güvenimi boşa çıkarma eyleminde bulunduğu zaman benim için artık bitmiştir, çünkü o insan birdaha yapabilir ve uygun olamadığın anda bunu yapabilir. İki şans veririm ben insana ikisinide boka sarıp kaybederse ciiden ve katiyen onu afettmem...
İnsalara olan güvendim de böyledir benim neyse ne anlatıyorum ben ya..
Babam beni köye götürmüştü en son evet, sonrasında babaanneme bıraktı işte, sonrasında benim çocukluğum orda geçti, herşeyi orda öğrendim. Hayatımın hepsini orda geçirceğimi sanıyordum taa ki babaannem vefat edene kadar, mekanı cennet olsun inşallah...
Bana, ramazana çok emeği var, yedirdi içirdi, giydirdi, yıkadı, terbiye verdi, kendi yediğinden kesip bize bile vermişliği var... "Kuru çiçekler"
Ben onları suladım orda kaldığım gün boyunca. Neyse piknik yapıcaktık biz dimi,hoca herkesin toplanmasını istedi. Yoklama aldı, eskik kimse yoktu. Herkes bir tabak alıp açık büfe gibi istediğinden alıp, yemeye başladı. Herkes afiyetle yemeğini yerken telefonum çaldı. Arayan babamdı : Oğlum naptınız, nasıl gidiyor dedi.
Bende: iyim baba, güzel vakit geçirdik arkadaşlar ile sen nasılsın. Dedim. Babam yorgun bir ses ile : Biraz yoruldum sanırım, neyse ben seni tutmim arkadaşlarınla iyi vakit geçir...
Babamın bu dediğini biraz garipsedim ve : kolay gelsin baba diyerek kapatım.
Neden garipsedim çünkü babam en ufak şeye bile kızan birisi, sonra aklıma doktorun babama söylediği "onu yanlız bırakmayın, sevgiye ihtiyacı var " sözü aklıma gelmişti...
Meğersem ben üzülmim bidaha diye yapmıştı...
Babam en ufak şeye bile kızan bir insan, bi keresinde odamda bisküvi yiyorum die vurmuştu bana neymiş yerleri kirlettiomuşum filan hikaye, boş traş yani dükkanda sinirlenip bana patlıyordu...

Neyseee Ben günün tadını çıkarıyordum, arkadaşlarıma top oynadım biraz, oynayışımdan etkilendiler çünkü futbolcu olunca ayrı bir havan oluyor. Herşey güzel ilerliyordu mis gibi hava mis gibi gündü.
Gölette yüzen kaplumbağaları izledik çok iyiydi ya minik minik gezen hayvanlardı..
Ben köpekten korkarım, gerisini severim yani..
Bi keresinde çöp atmaya çıktığım esnada üç köpek kovalamaya başladı. Ben kaçarken bir dükkana girdim, tekel bayi gibi biyerdi... Son anda içeri girmiştim...
Birde umutla kaçtığımız köpek var, köpeğin bir bakışı var görmeniz lazım. Havada uçan kağıt gibi koştuk resmen umutla. Umutla çok güldük bu olaya, normalde istesen o kadar koşmam ama korkudan neler yapmışım....
Umutun yarıyolda bırakmama özeliği sayesinde baya bir ilerleyen arkadaşlığımız olmuştu, diğerlerinine ne mi oldu?
Sonra anlatırım....
Neyse piknik falan yaptık, gezdik dolaştık falan bütün gün öyle bitti.
Cumartesi gelmişti babamın yanında şuanlık garson olarak çalışıyordum, yanımda minik karizmam yusufta vardı. Bizim dükkanda üst katta çay ocağı ve tuvalet vardı. Orda boş alan vardı orda yarı dolu bir şişe su ile maç yapardık. Genelde kazanan ben olurdum...
Aşağı indimizde çok terlemiş bir şekilde iniyorduk...
Denizin yazmasını bekliyordum... Deniz hâlâ annesinin telefonuna el koyması ile bana çok nadir yazıyordu.... Her ne kadar suçsuz olsada ben sıkılıyordum ve çok yanlızdım, ama biliyordum bana sözü vardı geri dönecekti.

"Deniz Sözü "

Bu özel bir sözdür öyle herkse vermez bu sözü, inandım ve beklemeye devam ettim, dükkanda karşımızda "kuru çiçekler" gördüm ve bir şişe su alıp suladım...

Yazar : By Stark

Bölüm : 8

"Gerçek hayttan alıntıdır "

Keyifli okumalar dilerim 😊 💙

DenizHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin