Bölüm şarkıları;
Eyes don't lie / Isabel larosa
Bad boy / Marwa loud
Alone / Alan walker & Ava maxKeyifli okumalar!
8. Bölüm: Kıyametin Simgesi
Herşeyi anlamanın verdiği özgüvenle gülümsedim. Bu çok iyi hissettiriyordu!
Merdivenlere doğru yönelmiştim ki beynimin içinde yeniden bir an canlandı. Bu duraksamama sebep olurken gözlerim ilk zaman ki gibi bulanıklaşmıştı.
Zihnimde canlanan yer ise inşaat olan bir yerdi. Burası bizim bulunduğumuz yerdi!
Gözlerim daha da bulanıklaşırken marketteki gibi bir acı hissetmiyordum. Sanırım bu güç aktarımından kaynaklanıyordu.
Yokluğumun kısa sürede anlaşılması üzerine boğuk sesler geliyordu. Adımı hitap ediyorlardı ama ben zihnimdeki görüntü daha da canlansın diye kulaklarımı onlara kapatmıştım.
İşe yararken bulanık da olsa ellerinde bir bomba gördüm. Bir elimi kafama koyarak baskı uyguladım. Bomba olup olmadığından emin olmalıydım.
Görüntüm daha da netleşirken vücudumdaki güçler birbirlerine karıştığı için terlemiştim.
Derin nefesler almaya çalışarak bombanın üzerindeki zamanlayıcıya baktım. Yarım saat olduğunu görmemle zihnimdeki tüm görüntü gitti.
Üzerimdeki yük de kalkarken sesleri daha net duymaya başladım. Gözlerimi başımda bekleyen kişilerde teker teker gezdirdim.
"30 dakika" diye mırıldandım. "Yalnızca otuz dakikamız var."
Kendi aralarında bir bakışma geçerken zaman kaybetmemek adına merdivenlere hızla yöneldim. Hızlı hızlı basamakları çıkarken geriye doğru beni duymaları için bağırdım.
"Bomba kurdular ve zamanlayıcı yarım saat sonra patlayacak."
Yaptığım açıklamayla harekete geçerek basamaklardan çıkmaya başladılar. Arkamdan Çınar'ın bağırmasını duydum. "Nasıl anladın?"
Tam arkamda olduğu için kulaklarım patlamış olabilir. Bunu sorun etmeyerek, "Gördüm." Diye bir cevapta bulundum. Biten basamaklarla karşıma çıkan ilk kapıyla bir bakıştım.
Diğerleri de arkamdan geldi. Oğuz dışındakiler geriye çekilirken, onlara ayak uydurarak Oğuz'un ön plana çıkmasını sağladım.
Geriye doğru çekilerek kapıya tekmeyi koydu. Zaten eskimiş olan kapı anında paramparça olup, yere dağılmıştı.
Oğuz önde, biz arkasında içeri girerken önümdeki cam parçasını ileri doğru savurarak ilerleyecek attığım cam parçası maskeli gulyabani olan Açelya'nın ayağına gelmesiyle ben yapmamışım gibi boş boş etrafıma bakındım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bow Down
Teen FictionAğzımdan çıkan sözlerle birlikte belki de kaderim baştan yazılmıştı. "Neredeyim ben?" Gayet ideal bir soru sorarken aynı zamanda karşımdaki dört kişiye de sorgulayıcı bakışlarımı atmayı ihmal etmiyordum. Harbiden, ben neredeyim ve bunlar da kim? İçl...