Bölüm şarkıları;
Ram pam pam / Natti natasha × becky g.
Believer / Imagine dragons
Bad boy / Marwa loudKeyifli okumalar!
11. Bölüm: Davetsiz Misafir
Tenime serinlik düşerken hiç gitmemesini diledim. Soğukluk en az vücudum kadar bana da iyi geliyordu.
Günler sonra aynaya bakmak ve kendimle yüzleşmek değişik gelmişti. Olanlar gerçekten bir rüya gibiydi. Hatta rüyadan çok kabusu andırıyordu. Kötü bir kabus.
Elimdeki havluyla aynadan bakışlarımı ayırmadan saçlarımı kurutmaya devam ettim. Kafamı sola eğerek saçlarımı iyice açığa çıkardım ve kurulama işini daha da kolaylaştırdım.
Evdeki insanlara alışıyor gibiydim. Bilmiyorum, belki de daha önce hiç kimse ile bu kadar yakın olmadığımdan ötürü bana öyle geliyordu. Ama onlar artık bana yabancı değildi. Bu bir gerçekti.
Yağız'ın düşüncelerimi okumasına alışmıştım. Bir şey daha öğrenmiştim. Zihnimi okuması için belli bir mesefe olmalıymış. Şu an o mesafe açılmıştı. Zihnimi okumuyordu. Daha doğrusu okuyamıyordu. Bu yüzden böyle rahat düşünebiliyorum.
Saçlarımı iyice kuruladığımı düşünerek havluyu kirlilere attım. Duş almam hem fiziksel hem de zihinsel olarak iyi gelmişti. Güzel bir aktiviteydi.
Bir de dayak yedikten sonra daha da iyi gelmişti.
Üzerime yine Açelya'nın bana verdiklerini giymiştim. Bu beni rahatsız etsede yapacak bir şeyim yoktu. Kıyafetlerim yoktu. Almaya gidecek vaktim olmamıştı ama müsait olduğum an ilk işim eşyalarımı almak olacaktı.
Sweetshirt'ün kolları büyük geldiğinden ötürü dirseğime doğru katladım. Yarı ıslak kızıl saçlarımı sol elimle geriye atarak son kez kendime baktım.
Bol kot pantolon belimden düştüğü için kemerle bağlamıştım. Zaten sweet uzun olduğu için kemer görünmüyordu. Sorun değildi.
(Kombini medyadaa)
Yüzüme daha pansuman yapmamıştım. Aslında yapmayı biliyordum fakat malzemelerin nerede olduğunu bilmiyordum.
Yanağımda yumruklardan ötürü çizik vardı ve dudağımın hemen üstü patlamıştı. Onun dışında yüzümde hasar yoktu. Açelya'nın eseri olarak karnımdaki kızarıklık vardı ve sağ ayağımda diğerlerinin yaptığı burukluk.
İyiydim ya, hem de baya iyiydim.
Hafif topallıyarak banyodan çıktığım an hemen karşıdaki kapı da açıldı. İçeriye giren kişi yani Yağızla göz göze geldim.
Bir ona bir de elindeki ilk yardım çantasına bakarken sorgulayıcı bakışlarımı atmayı ihmal etmedim. Neden buradaydı?
"Yüzündeki yaralar için," İçe kaçmış sesiyle hafif öksürdü ve kendini toparlayarak cümleyi baştan aldı. "Yüzündeki yaralar için pansuman yapmaya gelmiştim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bow Down
Teen FictionAğzımdan çıkan sözlerle birlikte belki de kaderim baştan yazılmıştı. "Neredeyim ben?" Gayet ideal bir soru sorarken aynı zamanda karşımdaki dört kişiye de sorgulayıcı bakışlarımı atmayı ihmal etmiyordum. Harbiden, ben neredeyim ve bunlar da kim? İçl...