Have you got colour in your cheeks?
Do you ever get that fear
that you can't shift
The type that sticks around
like summat in your teeth?
Are there some aces up your sleeve?
Have you no idea that you're in deep?
I dreamt about you
nearly every night this weekHow many secrets can you keep?
'Cause there's this tune I found
That makes me think of you somehow
And I play it on repeat
Until I fall asleep
Spilling drinks on my setteeDo I Wanna Know? - Arctic Monkeys
Selam şeker küpleri nasılsınız bakalım? Ben dehşet ötesi yorgunum ya cidden. Bayramda oradan oraya sürüklenmek insanı çok yoruyor qüwğqüe. Bölümü kontrol edemedim ne yazık ki yanlış bir yer varsa söyleyiverirsiniz artık olur mu 🥲. Hiç de içime sinmeyen bir bölüm oldu ama kusuruma bakmayın artık.Oy ve yorumlarınızı beklerim. Keyifli okumalar.
Taehyung bir kez daha iç çekti. Aynı son bir kaç saattir yaptığı gibi..
Biraz hava değişikliğinin kendisine iyi geleceğine inanmıştı ama.. Sanırım bu pek de iyi bir fikir değildi. Çünkü artık kelimenin tam manasıyla beyninin kulaklarından aktığını hissedebiliyordu.
Susmadan öten, cırtlak sesli çakma sarışın kadın saatlerdir, yani gerçekten saatlerdir 'hayatının aşkından' bahsedip duruyordu. Ve Taehyung artık patlamak üzereydi.
Saygısızlık etmemek adına sesini çıkartmamıştı ama masadaki diğer herkes de kendisiyle hemfikirmiş gibi görünüyordu.
"Komutan Sergio'nun kaslarından bahsetmiş miydim daha önce? Durun bahsedeyim, o esmer teninde-"
"Ah yeter be!" Bütün gözler bıkkınlıkla bağıran sarışın omegaya masadaki dönmüştü bu şekilde. Taehyung maraton koşmuş gibi hızlı hızlı nefes alıp verirken aniden gerçekliğe dönmüştü.
Usulca kalktığı sandalyesine geri oturup yumruk yaptığı elini dudaklarına götürdü, boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
"Kusuruma bakmayın lakin gerçekten artık dayanamayacak gibiydim -ki dayanamadı- ve bu sebepten dolayı ufak," işaret ile baş parmağını aralarında ufak bir boşluk kalıncaya dek yaklaştırdı. "Bir çıkış yaşamış bulundum." Diyerek hafifçe başını eğdi özür manasında.
"Prensim özür dilemenize gerek yok gerçekten, Leydi Sofia birazcık arşa çıktı 'yine' o kadar." Diye mırıldandı kızıl saçlı kadın. Masadaki diğer leydiler de söylediklerini onaylarken omeganın söylemiyle çakma sarışın kadın oturduğu yerde utancından kızarmaktan domatese dönmüştü.
Kraliçe alttan alttan gülerken yanına gelen kahyayla gülmeyi kesti. Kahya kraliçenin kulağına bir şeyler fısıldarken masada büyük bir sessizlik hakimiyet sürüyordu.
Kahya söyleyeceklerini bitirdiğinde kraliçe başını sallayıp ufak bir el işaretiyle çekilmesi için izin verdi. İşareti alan adam üst bedenini eğerek geldiği yerden geri gitmişti.
"Evet hanımlar, geldiğiniz için teşekkür ederim. Bugün de çok keyiflendirdiniz beni, sohbetinize doyum olmadı. Özellikle de leydi Sofia'nın, değil mi leydim?" Sarışın kadın yüzüne takındığı zoraki gülümsemeyle başını salladı.
"Ne yazık ki şimdilik gitmem gerekiyor, lütfen siz bana aldırış etmeden rahatınıza bakın." Diyerek yavaşça ayağa kalkmış diğerlerine ve küçük omegaya veda ettikten sonra kahyayla beraber gözden kaybolmuşlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Beauty And The Beast ○Taekook○
FanfictionOmegaverse × Mpreg × Yetişkin içerik Veliaht prens Jeon Jeongguk soğuk, acımasız, güçlü ve korku salan bir Deltaydı. Tahta geçmesi içinse evlenmesi şarttı. Annesinin topladığı omegaların arasında gözüne çarpan sarı saçlı omega Kim Taehyung'u eşi ol...