-1- Little Green House

5.5K 283 47
                                    

Cause you're scared, I ain't there?
Daddy's with you in your prayers
No more crying, wipe them tears
Daddy's here, no more nightmares
We gon' pull together through it,
we gon' do it
Lainie, uncle's crazy, ain't he?
Yeah, but he loves you,
girl, and you better know it
We're all we got in this world
When it spins, when it swirls
When it whirls, when it twirls
Two little beautiful girls
Lookin' puzzled, in a daze
I know it's confusing you

Eminem- Mockingbird


Oy verip yorum yapmayı unutmayınız lütfen, keyifli okumalar dilerim..

"Jeongguk beni dinliyor musun sen?!" Genç çocuk saatlerdir başında dırdırlanan annesine karşı iç geçirdi.

"Dinliyorum anne." Kadın kollarını kavuşturup kaşlarını çattı.

"Az önce ne dedim o zaman söyle bakalım."

"Son iki yıldır yaptığın gibi evlenmem için öğütler verdin." Bıkkınlıkla konuştuğunda oğlunun kulağını çekiştirdi.

"Bir de yakınıyorsun ha!" Jeongguk kızaran kulağını parmağıyla ovuşturdu.

"Bebeğim senin iyiliğin için söylüyorum bunları. Biliyorsun eğer ev-"

"Evlenmezsem tahtın başına geçemem biliyorum." Tek solukta kurduğu cümleye kadın ellerini oğlunun yüzüne koydu.

"Biliyorum istemiyorsun ama baban sana tahtı başka türlü vermez oğlum sen de biliyorsun. Lütfen Jeongguk lütfen sözlerimi dinle oğlum." Jeongguk iç çekip başını sallamakla yetindi.

Bu tartışmaya daha fazla devam edemezlerdi. En yakın zamanda evlenmeye karar vermişti artık.

Aniden odaya dalan şövalyeyle Jeongguk kapıya doğru döndü. Şövalye kraliçenin de burada olduğunu gördüğünde önünde saygıyla eğildi

"Majesteleri çok özür dilerim ama Kaptanı almam gerekiyor." Jeongguk annesine döndü.

"Gitmem gerekiyor anne, sonra konuşuruz." Kadın oğluna gülümseyip gitmesine izin vermişti. Jeongguk şövalyeyle birlikte odadan çıkarken sarayın dışına doğru yürüyorlardı.

"Sorun nedir?"

"Efendim, Salaria köyünde bir kargaşa meydana gelmiş-"

"O zaman ben neden geliyorum, bir kaç asker yollaman yeterli olurdu Liam." Dediğinde asker iki yana başını salladı.

"Yaptık efendim, ama haydutlar tehditlerimizi ve uyarılarımızı hiçe saydılar köy halkı sizden medet umuyor." Dediğinde Jeongguk başıyla onayladı.

Hazır şekilde onu bekleyen atına atlayıp askerleriyle birlikte hiç hız kaybetmeden Salaria  köyüne doğru yol aldılar.

Jeon Jeongguk.

Kore'yi yöneten Jeon Jeunseol'un oğlu. Tahta geçecek olan veliaht prens. Aynı babası gibi soğuk, güçlü, acımasız ve korkunç bir adamdır.

Tahta geçme vakti geldiğinden beri annesi sürekli olarak hiç bıkmadan kendisine bir eş ayarlamaya çalışmış ama hepsinde de başarısız olmuştu.

Jeongguk öylesine yapılmış bir evlilik istemiyordu. Anne babası gibi bir anlaşma evliliğinden doğacak bir çocuğu olmasını da istemiyordu.

Her ne kadar soğuk ve acımasız olsa da. Duyguları vardı, babasının aksine. Sevdiği bir insanla evlenmek istiyordu sadece ama görünen o ki bu pek de olası değildi.

Annesinin senelerce ardından dil dökmesine rağmen kabul etmemişti ama artık vakti gelmişti. Karşısına sevdiği bir insanın çıkamayacağını anlamış ve vazgeçmişti artık.

Tahta geçmesi gerekiyordu. Yoksa babası tamamen elini eteğini üzerinden çekecekti. Ve bu onun isteyeceği son şey bile değildi.

Köye vardıklarında atlarının üzerinden inmeden etrafı gezmeye başladılar. Nerede ya da kimde sorun varsa halletmek adına dağıldılar.

Askerleri dağılıp ortalığı karıştıran haydutların yerini bulup iple başlamışlardı. Jeongguk atından inip sert botlarıyla toprağa bastı.

Küçük bir köy olmasına rağmen pek çok yönden zengin bir yerdi. Arpalarını, buğdaylarını kendilerini yetiştirip öğütüyorlardı.

Fazlaca çiftçi vardı burada. Hepsinin de bahçesinde yararlı otlar bulunurdu. Gözlerini evlerde gezdirirken küçük yeşil boyalı bir ev takıldı gözüne.

Onu diğerlerinden ayıran şeyse bahçesinde ot ya da bitki değil de çiçek olmasıydı.

Çiçekler.

Rengarenk çiçeklerle dolu küçük bir ev.

Burada ilk defa rastladığı bir şeydi bu, o yüzden fazlasıyla şaşırmıştı. Merakına engel olamayarak eve doğru yürümeye başlamıştı ki askerlerinden birinin kendisine seslenmesiyle durdu.

"Majesteleri yakaladık bütün haydutları!" Geriye adımlayıp askerlerinin yakaladığı adamlara baktı. Sadece bakışıyla bile tir tir titreyen adamlara gülmemek için zor durmuştu.

Diğer askerlerine de el işareti yapıp geri dönmek üzere atlarına bindiler. Son bir kez köyden ayrılmadan önce son kez arkasında dönüp o küçük yeşil eve baktı.

Ve eve doğru ilerlemeye başladılar.

Ve eve doğru ilerlemeye başladılar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yeni bir kurguyla geldim. Nasılsınız bakalım? Ve bölüm hakkındaki düşüncelerinizi duymak isterim. İlk bölüm tanıtım bölümü gibi bir şey oldu diğer bölümlerde kurgumuza giriş yapacağız. Bu kurgum kısa bölümlerden oluşacak. Fazla uzun tutamayacak gibi görünüyorum, kısa kısa çerezlik bölümlerimiz olacak yani, okuduğunuz için teşekkür ederim. Diğer kurgularıma da göz atmanızı öneririm. Diğer bölümde görüşmek üzere şeker çocuklar-r.b

The Beauty And The Beast  ○Taekook○Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin