Daldır elini göğsüme
Al kalbimi
Bul damarımı, bas ilacı
Dindir acımı
Çok mutluyum şu anda
Ellerim vücudunda
Umurumda değil artık dünya
Son defaymış gibi
Kaybederken kendimi
En ucuz şaraplarda
Son defaymış gibi
Kaybederken kendimi
Sırılsıklam vücudundaTeoman- Duş
Merhaba limonlu şekerlerim güzel bir bölümle karşınızdayım. Oy vermeyi unutmayınız lütfen, keyifli okumalar dilerim.
♔
O gün kütüphanede yaşanan o ufak temaslarından sonra ikilinin arasında tuhaf bir çekim oluşmuştu. Artık birbirlerini görmezden gelmiyor veya kaçmıyorlardı. Taehyung güzel bir sabah uyanmıştı.
Yüzünden hiç düşmeyen gülümsemesiyle kahvaltıya inmişti. Salona girdiğinde önce krala sonra kraliçeye selam vermiş ve yerine geçmek için ilerlemişti ki Jeongguk'un kendisinin oturduğu sandalyede oturduğunu görünce şaşırmıştı.
Adımlarını ters yöne çevirip deltanın normalde oturduğu yere gidecekken kendisine seslenilmesi ile durdu. Jeongguk yanındaki sandalyeyi geriye doğru çekip omegaya baktı. Ne yani yanına mı oturmasını istiyordu?
Taehyung alt dudağını dişlerken deltanın yanına oturdu. Son zamanlarda Jeongguk'un ani bir şekilde değişen hareketleri ona bir hayli tuhaf geliyordu, tabi bu durumdan rahatsız da değildi.
Yine de deltanın eskiden olduğu sert ve soğuk tavırlarına alışık olduğu için şimdi kendisine böyle davranması bir hayli değişikti..
Kahvaltı sefası bittikten sonra herkes kendi kabuğuna çekilmişti. Taehyung odasına gitmiş kütüphaneden aldığı yeni kitabı okumak için yüzüstü şekilde yatağına uzanmıştı. Birkaç saat geçmişti ki dışarıdan gelen seslerle dikkati dağılıp gitmişti.
Kitabı yatağa bırakıp uzandığı yerden kalkarak camın önüne gitti. Açık olan penceresinden aşağıya doğru hafifçe sarkacak şekilde seslerin geldiği yere baktı.
Bir grup askerin antrenman yaptığını gördüğünde bir süre orada kalıp onları seyretmişti. Aklına gelen fikirle pencereden uzaklaşıp üzerini düzelttikten sonra kitabını alıp odasından çıktı.
Boş koridorda ayakkabısının çıkarttığı tıkırtı sesleriyle birlikte dışarıya çıktı. Askerleri gördüğünde küçük bir selam verdi.
"Merhaba!" Bütün gözler üzerine dönerken 'Acaba gelmese miydim?' diye düşünmeden edemedi. "Majestleri?!" Bütün askerler önünde eğilip hep bir ağızdan selam verdiğinde omega onlara kalkmalarını söyledi.
"Lütfen devam edin, ben sadece dolaşmaya geldim." Diyerek antrenmanlarına kaldıkları yerden devam etmelerini sağlarken köşede duran kütüğün üzerine oturup askerlerin sert hareketlerini izledi.
Bir süre sonra sıcak hava ve çalışmanın verdiği terlemeyle yanlarında duran omeganın varlığını unutarak üzerlerini çıkartıp bir kenara atmışlardı.
Hiç durmadan çalışmaya devam ederken yanlarına gelen komutandan bir haberlerdi. Delta şaşkınlıkla büyüyen gözleriyle bir omegaya bir yarı çıplak olan askerlerine baktı.
İçini büyük bir öfke ve kıskançlık sararken kılıç gibi keskin sesiyle adeta kükredi. "Siz ne sikim yapıyorsunuz lan?!" Taehyung deltanın sert sesiyle irkilirken askerlerin de kendisinden pek bir farkı yoktu.
"Veliaht Prensi selamlarız!" Asker selamı verip yerlerinde dimdik dururken Jeongguk sert bir soluk verip üzerlerini giyinmelerini emretmişti. Kalın tabanlı botlarını yere sert bir şekilde basarak Taehyung'un yanına gitti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Beauty And The Beast ○Taekook○
FanficOmegaverse × Mpreg × Yetişkin içerik Veliaht prens Jeon Jeongguk soğuk, acımasız, güçlü ve korku salan bir Deltaydı. Tahta geçmesi içinse evlenmesi şarttı. Annesinin topladığı omegaların arasında gözüne çarpan sarı saçlı omega Kim Taehyung'u eşi ol...