hogwarts express

933 33 5
                                    

Trenin vagonunda tek başıma oturuyordum. Yalnız. Her zamanki gibi. Yalnız olmaktan nefret etsem de sanırım benim kaderim yalnız kalmaktı. Kaderimi babam belirlemişti, hiçbir söz hakkım yoktu. İnsanlarla konuşmam yasaktı. Zaten onlar genelde benimle konuşmaya çekinirlerdi, babam işini sağlama alıp onların benimle konuşmamalarını sağlardı. Tüm hayatım böyle geçti. Yine de babamı severdim çünkü hayatımdaki tek kişi oydu. Bazen beni lanetlediğini düşünürdüm. Bunu yapmak onun için zor olmasa gerekti. Hayatımın her anında yanımda sadece babam vardı, ona sonsuz minnet duyuyordum fakat her şey çok daha güzel olabilirdi ve bunu engelleyen babamdı, bunun farkındaydım.
İlk 5 senemi sadece kızların olduğu bir büyücülük okulunda geçirmiştim. Fazlasıyla sıkıcıydı, neredeyse hiç arkadaşım yoktu. Büyücülük eğitimimin hepsini o okulda tamamlayacağımı düşünürdüm ama babam birden apar topar beni Hogwarts'a, yanına aldırdı. Bunu neden yaptığını sorduğumda hiçbir şey söylemedi. 6. Senemi Hogwarts'ta geçirecektim ve bu durumdan oldukça heyecan duyuyordum. Belki arkadaşlarım olurdu. Belki bir... Neyse... Böyle şeyler düşünerek kendimi umutlandırmayı 5 yaşındayken bırakmıştım.

Birden trende bulunduğum bölmenin kapısının açılmasıyla düşüncelerimden sıçrayarak kapıyı kimin açtığına baktım. Kızıl saçları ve endişeli görünen gözleriyle bir çocuk içeri daldı.

?: Hey çocuklar, burası boş! Boş bir yer buldum sonunda, gelin!

Sanırım beni fark etmemişti. Bozuntuya vermemeye ve olacakları izlemeye karar verdim. Zaten tek başıma gitmek istemiyordum. Birkaç arkadaş fena olmazdı.

İçeriye bir erkek ve bir kız daha girdi. Erkek olanı bir yerden tanıyor gibiydim. İkisi boş yer buldukları için sevinerek yumruklarını tokuştururken kız beni hemen fark etmişti. Tek kaşını kaldırıp bana baktıktan sonra kızıl saçlı çocuğa döndü ve sanki ben orda değilmişim gibi konuşmaya başladı.

?: Ron, burda oturan kızı nasıl görmezsin? Girmeden önce izin almamız gerekirdi ama dalgınlığın sayesinde yapamadık.

Adının Ron olduğunu öğrendiğim çocuk bana baktı ve kızardı. Oldukça mahçup görünüyordu. Yanlarındaki diğer erkek konuşmaya başladı.

?: Sakin ol Hermione, eminim bizi anlayışla karşılayacaktır. Senin için sakıncası yoksa biz de oturabilir miyiz?

kafamı salladım ve

: tabiki oturabilirsiniz, yalnız yolculuk yapmaktan nefret ederim.

Hepsi cevabımdan memnun görünüyorlardı ve Hermione yanıma oturup elini uzattı

Hermione: Ben Hermione Granger. Tanıştığımıza memnun oldum.

: Ben de Lydia. Memnun oldum Hermione.

Öbürleri de yanımıza geldiler ve onlarla da tanıştım. Harry Potter'ın ismini daha önce defalarca duymuştum. Karşımda gördüğümde şaşırdım. Yol boyunca sohbetlerini dinledim. Bazen ben de katıldım. İyi insanlara benziyorlardı. Bayağı eğlenmiştik. Hermione bana seçmen şapka hakkında bilgi verdi. Heyecanlandım, hangi binaya seçileceğimi tahmin ediyordum ama yine de merak ediyordum. Sonunda okula varmıştık. Herkesin valizleri bıraktığı yere valizlerimizi bıraktıktan sonra yemek salonuna gittik. Salona girer girmez kolumu sıkan bir el hissettim ve beni kenara çekti.

?: Neredeydin sen!?

Night Sky Petunia // Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin