the most powerful wizard

214 17 132
                                    

Göz kapaklarım yavaş yavaş aralandı. Etrafıma bakındım. Revirdeydim. Hava karanlıktı, yanımda kimse yoktu. En son bahçede yere çökmüş ağlıyordum, revire nasıl geldiğimi hatırlayamadım.

O an aklımda tekrar canlandı. Voldemort'un Tom'a asasını doğrulttuğu an... Ağlayarak yataktan kalktım. Madam Pomfrey de görünürde yoktu. Burada böylece yatıp bekleyemezdim.

İlk önce Tom'un odasına gitmeye karar verdim. Birkaç eşyasını kendime saklamak için alacaktım. Baktıkça onu hatırlatsın diye... Onsuzluğa asla alışamayacağımı biliyordum. Tüm kalbimle sevdiğim tek kişiydi. Kimse onun yerini alamazdı.

Neredeyse koşarak odasının önüne geldim. Kapının önünde dikiliyordum. İçeri girecek gücü toplamaya çalışıyordum. Elimi yavaşça kapının koluna koydum. Derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. İçeri girer girmez kapıyı arkamdan kapattım. Kapıya yaslanıp odanın içine bakmaya başladım. Tom yoktu. Olmayacağını biliyordum ama belki bir umut kurtulmuştur diye düşündüğüm için daha çok hayal kırıklığına uğrayıp yere çöktüm.

Odaya ilk geldiğim günü hatırladım. Onunla ilk karşılaşmamızı... Psikopat olduğunu düşünmüştüm. Ki birazcık öyleydi de. Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. Bir psikopata aşık olmuştum.

Yatağa, yatağımıza baktım. Beraber sarılarak uyuduğumuz geceleri hatırladım. Sirius'un bizi bastığı geceyi...

Gözlerimdeki yaşları silerek ayağa kalktım. Rastgele bir çekmeceyi açtım. Günlüğünü bulmuştum. Okumamam gerektiğini biliyordum ama kendimi tutamadım. İlk tanıştığımız zamanlarda onu günlüğüne yazarken yakaladığımda benim hakkımda yazdığını anlamıştım. Ama ne yazdığını asla söylememişti. Günlüğü elime alıp bir sayfasını açtığımda tam da o gün açıldı. Yatağa oturup okumaya başladım.

Az önce içimde garip bir his oluştu. Snape'in bakıcılığını yapmamı istediği kızla derste yan yana oturmak için zorlandık. Normalde kimseden emir almam. Yanıma kimin oturduğuyla ilgilenmediğim için bir şey demedim. Dersi dinlemiyordu. Ben de kulağına eğilip dersi dinlemesi gerektiğini söyledim. Birden bana döndüğünde neredeyse burunlarımız değecekti. Kafamı çevirip önüme dönmem gerektiğini biliyordum ama yapamadım. Hatta daha da yakınlaşmak istedim. Belki de onu öpmek... O gördüğüm diğer kızlar gibi değil. Bana daha önce hissetmediğim şeyler hissettiriyor. Sürekli soru sormasından nefret ediyormuşum gibi gözükse de sorularını cevaplamak fazlasıyla hoşuma gidiyor. Şu an defterime bakıyor, yüksek ihtimalle fark etmediğimi falan Biraz aptal olmasını göz ardı edersek çok güzel...Bunları okumasına izin veremem. Hatta zamanım olduğunda bu sayfayı koparacağım.


Okumayı bitirdiğimde ağlamaktan önümü zor görüyordum. Benim hakkımda o zamanlar böyle düşündüğünü hiç tahmin etmemiştim. Gözlerimi silip en son yazdığı sayfayı açtım.

Yapmaya zorlandığım şeyin düşüncesinden bile nefret ediyorum. Onu nasıl öldürebilirim? O hariç herkesi gözümü kırpmadan öldürebilirim ama benden onu öldürmemi istiyorlar. Bu güne kadar yapacağım diyip geçiştiriyordum ama bugün bunu yapmayacağımı söyledim. Lord fazlasıyla sinirlendi. Bunu kendisi bitirmeye çalışacak. Onu koruyacağım. Ben varken kimse ona zarar veremeyecek. Onu incitmeye çalışan herkesi ölmek için yalvartacağım. Basiliks'in önüne atacağım. Bu işin sonunda o ve ben olacağız. Lydia'yı asla kaybetmeyeceğim. Kendime bunu açıklamam çok zor olsa da onu seviyorum. O bana ait. Saçlarıma dokunuş şeklini seviyorum. Gülümsemesini görmeyi, beni gülümsetmesini seviyorum. Uyurken yüzüne düşen saçları yüzünden çekmeyi, saatlerce yüzünü izlemeyi... Ona sarıldığımda-

Night Sky Petunia // Tom RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin