GÜÇ SAVAŞI

38 13 9
                                    

Şarkın önerisi : Imran Khan- Satisfya

Berfin'in karşısında yerimi aldığımda bana ölümcül baķışlar atmaya devam ediyordu. Güçlerim tam anlamıyla ortaya çıkmamıştı. Sadece gücümün ne olduğunu biliyordum ve bu Berfin'e karşı işimi kolaylaştırmıyordu.

Hoca başlamamız için işaret verdiğinde pozisyonumuzu almıştık. Tabi ki ilk atağı onun yapmasını bekliyecektim çünkü elimden başka bir şey gelmezdi.

Daha Berfin'in gücünün ne olduğunu bilmiyordum ama birazdan öğreneceğime benziyordu.(bu nasıl cümle oldu lan.)

Berfin  çöküp bir elini yere koydu ve gözlerini kapattı. Ben ise olduğum yerde durmuş, meraklı gözlerle onu izliyordum.  Birden bacaklarıma dolanan sarmaşıklar hissettiğimde hareket yetim sınırlandırılmıştı.

Doğa taşıyıcısı...

Berfin doğa taşıyıcısıydı.

Bu zamana kadar tarihte dört temel güç elementi bulunurdu. Onların taşları ve sahipleri de vardı. Ama bunun haricinde sahiplerin güçlerinin çok daha azına sahip olan taşıyıcarda bulunur. Bu elementlerden en güçlüsü Ateş elementidir. Yani benim taşıyıcısı olduğum element. Karanlık lord Ateş elementi haricinde bütün elementlerinin, sahiplerini ve taşlarını yok etti. Ateş elementinin sihirli taşı , sahipi ve onu temsil eden anka kuşunun hayla var olduğuna inanılıyor.

Karanlık lord sınırsız güce sahip olabilmesi için bütün elementleri elemetleri ele geçirmeli. İşte bu yüzden ateş elementinin kayıp sahibinin ortaya çıkmasını bekliyor.

Ve ben Aden Kıvılcım, ateş elementini taşıyıcısı...

Onu bunu bırakında ben sarmaşıklara dolandım.
Bir el atsanız fena olmazdı yav. Ama yine de siz bilirsiniz.

Berfin yerden kalkıp pişmiş kelle gibi sırıtarak bana baktı. Şeytan diyor, sihir mihir s*kt*ir et saçını başını yol. Neyse sakinim.
Elini benim hizamda tutup sıktığında bedenimi saran sarmaşıklar beni nefessiz bırakma derecesine getirene kadar sıkılaştı.

"Hocam bu yaptığınız hiç etik değil. Resmen adaletsizlik yapıyorsunuz" Cem'in sesini duyduğumda artık sinirden patlama derecesine gelmiştim.

Tırnaklarım derime geçeçek kadar avucumu sıktım.

Spor odasında olan avucumdaki yanmayı tekrar hissettiğimde ya şimdi ya hiç olduğunu anladım.

Sarmaşıkların yavaşça benden ayrıldığını hissettiğimde gülme sırası bendeydi. Berfin ve hoca dahil herkes bana şaşkın bakışlar atıyordu.

"Sen, bunu nasıl yaptın?" Berfin'in sesini duyduğumda avucumun yanması daha da güçlenmişti.

"Çok yakında öğreniceksin." Dedikten sonra hocaya döndüm. "Hocam savaş devam ediyor değil mi?"

Hocanın gururlu bir şekilde kafasını salladığını gördüğümde amacının beni küçük düşürmek değil gücümün ortaya çıkmasını sağlamak olduğunu anladım.

Berfin'e döndüğümde gözlerinde korku kırıntısı gördüm. İçimdeki güç isteği benimle birlikte alev alırken güldüm.

Onun yaptığı gibi yere çöktüm ve bir elimin parmak uçlarımı yere bastırdım. Bu hareketimle birlikte Berfin'in etrafı bir çimen boyunca daire şeklinde alev alırken ayağa kalktım. Tabi bu sırada sınıftakilerin şaşkın nidalarını duyuyordum. Gözüm birkaç saniyeliğine Cem'i bulduğunda gözlerinin parladığını gördüm. Gözlerindeki ifadeyi tam olarak çözememiştim. Gurur mu desem yoksa istek mi?

İki adım atarak Berfin'in tam önünde durdum. Sağ elimi onun hizasında tutup avucumu açtığımda alev elimden bağımsız bir şekilde duruyordu. Ama bütün kontrolu bendeydi. Belki de kendimi ilk defa bu kadar güçlü hissediyordum.

"Ne oldu Berfin ?daha güçleri bile olmayan biriyle savaşmak kolaydı. Aynı Berfin'i tekrar istiyorum." Dedim sözlerim onu sinirlendirmiş olmalıki eliyle yerden sarmaşıklar çıkardı.

Bildemediği bir şey vardı ama. Yanan bir şeye hiçbir şey yaklaşmak istemezdi. Bu bir sarmaşık olsa bile...

Sarmaşıklar bana doğru geldiğinde bana yaklaşamadan geldiği yere geri döndüğünde Berfin'in gözünde ilk defa korku vardı.

Ama bu bildiğimiz zarar görme korkusu değildi. Başka bir şeydi.

En güçlü olamama korkusu...
Küçük düşme korkusu...
Belki de bir numara olamama korkusuydu Berfin'in gözlerindeki...

İlk geldiğim günde yardım istemek için gelmiştim Berfin'in yanına. O zaman bile iğrenircesine bakmıştı bana. Ama şimdi gözlerindeki  saf nefreti çok açık bir şekilde görebiliyordum . Sadece ben değil uzaktan bakan herkes görebilirdi çünkü bu kız duygularını saklamıyordu. Barın'a nasıl sevgiyle ve itaatkarca baktığını görmüştüm.

Düşüncelerimi toparlayıp avucumdaki ateşi elimi yumruk yaparak söndürdüm. Berfin'e baktığımda hiç beklemediğim şekilde ağladığını gördüm. Nedenini anlamamıştım ama bunu gururuna yenilmesine yordum.

Hırs bir insanı bu hale getirebilir miydi?
Hırs insanı bazen ayakta tutarken bazende en zayıf noktası olabilir. Hırs bize asla yapmam dediğimiz şeyleri yaptırabilir . Dedi iç sesim.

Bu kızın gözü dönmüştü. Gözyaşları arasında ateş çemberimden çıktı ve bana doğru adımladı. Omuzlarımdan tutarak beni ittirdi. Bana dokunmasıyle elini çekmesi bir oldu çünkü

Ben yanıyordum...
Belki dışarıdan gözükmüyordu ama ben alev alıyordum...
Belki ruhumdu alev alan ama ben çok net bur şekilde biliyordum ki kül oluyordum.

"Sen yanıyorsun. Bu nasıl olur?" Dedi yanmış avuç içlerine bakarken. Sınıfta herkes susmuş pür dikkat bizi izliyordu.

"Beni alt edemiceksin tamam mı? Yeni gelen bir veletin beni yenmesine izin vermeyeceğim." Dediklerine içimden kahkaha atmak gelmişti ama sadece dudaklarımın kenarı kıvrılabilmişti.

Bu sefer sarmaşık yerine yerden sinekkapan bitkileri çıkardığında bunun yapabildiği en iyi şey olduğunu anlamıştım çünkü beni yenmek için her şeyini verebilecek gibi gözüküyordu.

Saçlarımın alev aldığını hissettiğimde şuan nasıl gözüktüğümü merak etmiştim.

Yer geçenkinden çok daha büyük şekilde alev aldığında bütün bitkilerin yere çöktüğünü görmüştüm.

İşte bu yüzden ateş en güçlüsüydü...
Alevler ve kıvılcımlar çok daha güçlü hissettiriyordu...

Berfin beni yenemeyeceğini anladığında hızla koşarak sıftan çıktı.  Geriye birkaç adım atarak içimdeki alevi söndürmeye çalıştım.

Babam bana her zaman" içindeki alevi söndürürsen dışındaki alevi de söndürmüş olursun "derdi.

Bedenimdeki bütün yanmalar hafiflediğinde gözlerimi açtım. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde bir kişi hariç herkesin bana hayran bakışlarını görmüştüm. Sınıfta Barın yoktu. Berfin'in peşinden gitmiş olmalıydı. Bu onun için daha iyi olurdu.
Onun da biraz sakinleşmeye ihtiyacı vardı.

Hoca yanıma gelip beni gösterdi.

" İşte karşınızda Ateş elementinin taşıyıcısı." Sınıfta bir alkış dalgası yükseldiğinde gözlerim tek bir kişiye bakıyordu.
Daha da iyisi onunda bana bakıyor olmasıydı.

Şuan düşündüğüm ne Berfin ne de güçlerimdi. Tek düşündüğüm Cem'in dünki halini gördükten sonra çok daha iyi olmasıydı ve ben onu böyle dimdik ayakta gördüğümde ;

Kendimi çok daha güçlü hissediyordum...

Evet, bölümler istediğiniz gibi gidiyor mu?

Tekrar ve tekrar söylüyorum kitapta olmasını istediğiniz bir olay varsa yorumlara yazabilirsiniz.

Bunu söylemekten dilimde tüy bitti.

Sizi çok seviyorum...

<3

ANKA ATEŞİ: SIRLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin