SOHBET

38 14 17
                                    

Şarkı önerisi : şarkılar sokaklara ait

Bugünlük bütün dersler bitmişti. Şuan ise bahçeye iniyordum çünkü Mira biraz hava almak için beni çağırmıştı. Onu onaylamıştım çünkü benim de en az onun kadar nefes almaya ihtiyacım vardı.

Kolumdan bir an tutulup sırtım sertçe duvara yaslandığında ne olduğunu anlamamıştım. Gözlerimi kırpıştırıp önümdeki Barın'a baktım.

"Barın manyak mısın? Ne yaptığını sanıyorsun?" Dediğimde gözlerinde daha önce çokça gördüğüm ifadeyi farketmiştim.

Sinirliydi...

"Asıl sen ne yaptığını sanıyorsun Aden, onu üzdün. Bizimle konuşmayıp odasına kapanacak kadar." ( aman kıçımın kenarı) Barın'ın sözlerine göz devirdim. Benim güçlerim yokken karşıma çıkıp sırıtmayı biliyordu ama ben ona karşılık verdiğimde beni yenmeyi bilmiyordu öyle mi?

"Barın seninle gerçekten uğraşamayacağım. Defol git Allah aşkına" dedikten sonra bedenimi onun ile duvar arasından kurtarıp bahçeye çıktım. Barın bu aralar gerçekten fazla olmaya başlamıştı ve bu benim sinirimi bozuyordu.

Onu anlayamıyordum. Bir gün farklı diger gün farklı oluyordu. Bazen yemekte güçlerini kullanarak beni küçük düşürüyor bazen kapımın önünde yatıyordu.

"Aden " arkamdan gelen Barın'ın sesini duyduğumda kafayı yeme noktasına gelmiştim. Yanıma yaklaşıp gözlerimin içine baktı. Ama bu sefer gözlerinde sinir yoktu.

"Tamam, ben özür dilerim. Bu olaylar yüzünden seni suçlayamam." Dedi Barın. Yav bunu beni rahatsız etmeden düşünüp hiç gelmesen olmuyor muydu? Yok bunların beyni illa ters çalışıyor.

"Tamam Barın, sıkıntı yok. Şimdi eğer beni rahat bırakırsan arkadaşımın yanına gidiceğim." Dedim. Gözleri şüpheyle üstümde gezdi bir süre.

" Hangi arkadaşın? O p*ç mi yoksa?" Dediğinde arkamı dönüp onu orada bıraktım. Garip bir şekilde peşimden gelmemişti. Bu derin ve rahat bir nefes almamı sağlamıştı.

Mira'yı ilerideki bankta otururken gördüğümde ona el sallayarak yanına ilerledim. Hemen yanına oturduğumda gülümseyerek bana bakmıştı. Ama bana kendini gülümsemeye zorlamış gibi gelmişti.

"Ne oldu?" Dediğimde dirseklerini dizine yaslamış ve çenesini avucuna alarak oflamıştı.

"Şu ilerideki çocuğu görüyor musun? O benim eski sevgilim kendine yeni sevgili yapmış." Dedi.

"Aman be kanka unut gitsin değer mi?" Dediğimde otuz iki diş sırıtarak bana dönmüştü. Hadi bismillah.

" Kanka seven unutmaz, eight unutur." Dediğinde hafifçe ensesine geçirmiştim. Hay ben senin yapacağın espiriye...

" Tamam ya kızma, espri de mi yapamayacaz Allah Allah." Dedikten sonra boynunu çıtlatarak ayağa kalktı.

"Neyse ben baya yoruldum. Gidip yatıcam sen gelirsin." Dedikten sonra ona kafamı sallamıştım. Mira gidince bankta tek kalmıştım. Bahçede tek tük öğrenci kalmıştı.

Arkama yaslanıp derin bir nefes aldım. Yanağımda hissettiğim ıslaklıkla gözlerimi hemen açtım. Yanıma oturmuş Cem'i gördüğümde rahatlamıştım.

"Ne o başkasını mı bekliyordun?" Alaycı sesine biraz da sinir karışmıştı ama bunu belli etmiyordu.

" Ne alaka ya " dedim. Dediğime gülüp bana daha çok yaklaştı. İçimden nefesimi tutmak gelsede kendimi rahat olmaya zorladım. Kolunu arkamdan geçirip omzuma doladığında havaya bakıyordu. Bu alaycı tavrına kıkırdamıştım.

Omzuna yumruk attığımda ela gözleri tekrar beni bulmuştu. Beklemediğim bir hareket yapıp burnumun ucunu öptüğünde şaşkın gözlerle ona bakmaya devam ediyordum.

Utanarak ensesini kaşıdığında kızarmıştı.

" İçimden geldi. Bu arada sabah çok iyiydin. Resmen sana hayran kaldım." Dedi.

" Teşekkür ederim." Dedim. Gözlerimi bahçede gezdirdiğimde okulun kapısında bize bakan Barın'ı farkettim. Cem de farketmiş olmalıki omzuma attığı koluyla beni kendine doğru çekti ve başımı göğsüne yasladı. Bu hareketi gülümsememi sağlamıştı. Başımı Cem'in göğsünden kaldırmadan Barın'a baktığımda ellerini yumruk haline getirmiş bir şekilde sıktığını gördüm. Daha sonra arkasını dönüp okulun içine doğru ilerleyerek gözden kayboldu.

Başımı Cem'in göğsünden kaldıracağım sırada onun Barın'a değil bana baktığını gördüm.

Sanki gözleri parlıyordu...

İçimi garip bir his sararken başımı kaldırıp belimi dikleştirdim.

Güneşin yavaş yavaş battığını gördüğümde kafamı Cem'e doğru çevirdiğimde onun bana değil ayakkabısına baktığını gördüm. Sol eliyle de ucunu çekiştiriyordu.

"Ne oldu ayakkabı mı küçük?" Diye sordum.

" Evet, daha geçen aldım ama küçük geliyor." Dediğinde dudaklarımı büzmüştüm.

" Niye aldın o zaman salak mısın?" Diye sordum. Bunu söylerken dudaklarım hayla büzüktü.

"Yav hiç sorma Aden. Adam sıkıyorsa alma dedi, bende korktum almak zorunda kaldım." Dedi Mira gibi otuz iki diş sırıtarak.

Ona gözlerimi devirerek ayaklandım ve okula doğru yürümeye başladım. Bir yandan da söyleniyordum.

" Ben sınanıyorum. Gerçekten bu mallarla sınanıyorum." Arkadan Cem'in kahkasını duyduğumda bir an gülüşünün çok güzel olduğunu düşündüm ama hemen kendimi toparladım.

" Aden" Cem'in sesini duyduğumda hiddetle arkamı döndüm.

" Ne var?"dediğimde sırıtması daha da genişlemişti.

"Bir daha o dudaklarını büzme. Yoksa..." dediğinde gözlerimi kısarak ona baktım.

"Yoksa?" Dediğime aldırmadan arkasını dönerek ilerlemeye başladı.

"Bugün hava sence de çok güzel değil mi Aden?" Dediğine göz devirerek okula ilerlemeye devam ettim.

Evet, yeni bir bölüm daha...

Nasıl beğeniyor musunuz?

Görüşleri alalım ve tabi istediklerinizi...

Sizi çooook seviyorum.

Bays

ANKA ATEŞİ: SIRLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin