GARİP HİSLER

25 6 67
                                    

Şarkı önerisi: train wreck

"Biliyor musun Aden?" Diye sordu Mira. Bankta tek başımıza oturuyor ve büyü basketi oynayan erkekleri izliyorduk.

"Neyi?" Diye sordum ona.

"Bazı anlarda gelen ölüm isteğini." Mira'nın sözleri ile hızla ona doğru döndüm.

"Lütfen Mira. Böyle şeyler konuşmayalım. Önümüzde uzun bir hayat var doya doya yaşayabileceğimiz." Dedim ama hayla içimdeki burukluk hissi geçmiyordu.

Mira ufak bir nefes verdi. "Uzun mu? Gerçekten mi? Hayat kısadır Aden." Dedikten sonra fısıldadı. "Hayat yaşamak istediklerini yaşayamayacak kadar kısa ve acımasızdır. Sadece izlersin. Senin istediğin hayatı yaşayan insanların ne kadar mutlu olduğunu..."

Boğazım düğümlenirken Mira'nın oturduğumuz banktan kalktığını hissettim.

"Sana iyi eğlenceler tatlım." Dediği şey tanıdık gelmiş gibi gözleri daldı. Elini uzatıp onu dürttüğümde aniden geriye doğru adımlamaya başladı. Yaptığı hareketlere bir anlam veremezken arkasını dönüp koşmaya başladı. Ayağa kalktığımda Barın'ın sesi kulaklarımı doldurdu.

"Aden." Dudaklarım istemsiz bir şekilde iki yana kıvrılırken arkamı döndüm ve onun beyaz tenine baktım. Benim ona gülümseyerek baktığımı gördüğünde önce gözleri kısılmış daha sonra dudağının sol tarafı yavaşça yukarı kıvrılmıştı.

Boğazımı temizledim ve ona doğru bir adım attım. Büyü basketi oynadığı için terlemişti ve alnında boynuna doğru ter akıyordu. İç çekmemek için kendimi zorlarken ne ara bu hale geldiğimi düşündüm.

"Ben büyü basketi oynamaya gelicek misin diye sorucaktım." Dedi beni izlerken.

Hayır ama ya, bunun için mi gelmişti? Ona gözlerimi devirip arkamı döndüm. Okula doğru ilerlerken yüksek sesle "Hayır." diye bağırmıştım.

Hızla okula girdim ve dördüncü kata doğru ilerlemeye başladım. Arkamdan onun adım seslerini duysamda aldırmıyordum.

Dördüncü kata ulaştığımda adımlarını çok yakında hissettiğim için koşmaya başladım.

"Aden!" Onun sesine aldırmadan koşmaya devam ettim.

Birden kolumun üstünde onun elini hissettiğimde sırtım sertçe soğuk duvarla bütünleşmişti.

Kolumu sertçe tutmaya devam ederken üzerime doğru eğildi. Bakışları sert ve koyuydu.

"Eğer bir daha benden kaçarsan..."

"Ne olur?" Diyerek iki kolumuda omzuna bırakıp boynuna doladım. Yaptığım şey onu şaşırtırken beni mutlu etmişti.

Kolumdan ayrılan kollarını başımın iki yana sabitledi ve ve beni duvar ile arasına daha fazla sıkıştırdı. Bedenlerimiz ve yüzlerimiz arasında çok az bir fark vardı.

"İnan bana olacakları öğrenmek istemezsin."

"Belki ben istiyorum." Diyerek konuyu daha da uzattım çünkü bulunduğumuz pozisyon normal bir pozisyon değildi ve bu beni geriyordu.

"Benden her kaçtığında..." diye fısıldadığında gözleri gözlerimden aşağı inerek dudaklarımı buldu. "Öperim seni..."

Dediği şey ile kalbim hızlanırken Barın'ın sesli bir şekilde yutkunduğunu duydum.

"Teknik olarak şuan da senden kaçtım. Yani o zaman... " Allah kahretmesin ne diyorum ben. Kendine gel Aden. Bi çocuğa gel yapış demediğin kaldı. İçimden kendime söverken Barın sesli bir şekilde kahkaha atmıştı. Kahkası tüm kata yayılırken bir anda sustu ve ciddi bir surat ifadesi takındı. Kaşlarını çatıp bana doğru döndü ve yüzümü incelemeye başladı.

ANKA ATEŞİ: SIRLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin