29

174 19 17
                                    

san'dan...

okuldan çıkmış woo'nun yanına gidiyorum. en son piknikte birlikteydik, piknikten sonra doğru düzgün birbirimizi göremedik. arkadaşlarının endişelenmesi ve basılma korkusundan alanı terk edip küçüğümün evine geçmiştik. benim için sıkıntı yoktu.. wooyoung ile sevgili olduğumuzu çevremize söylemek istiyorum fakat wooyoung bu konuda oldukça korkuyordu.

bir öğrenci ve edebiyat öğretmeni ilişkisi... daha doğrusu azgın bir öğretmen... düşüncesi bile çok garip gelirken bizimki gerçek olmuştu.

adımlarımın öğrendiği eve geldiğimde mesajlaşmadaki tavırlarının aksine üstü düzgün ve sakindi. nefes alışları gelmemle beraber sıklaşıp heyecanlanmıştı büyük ihtimalle. beni görünce yerinde duramıyor, bu halleri bana aşırı tatlı gelse de söylememiştim. söylediğimde utanıp kendini düzeltmekle uğraşacağı için söylemedim.

elimdeki siyah çanta ile içeri giriş yaptığımda beni salona yönlendirmişti. onunla sevişeceğimi sanıyordu ama buraya sadece sevişmek için değil ders vermek için de gelmiştim. son anda aklıma gelen mükemmel fikir ile elime geçen birkaç oyuncağı yanımda getirmiştim.

koltuğa oturdum ve çantayı yanıma bıraktım. wooyoung'un bakışları çantama kaysa da bir şey demedi. söylemek istediği çok şey vardı, gözleri merakla konuşuyordu ama ağzını açmadı. kendimi iyice koltuğa yağdığımda bakışlarını çantadan alıp benim süzdü. girdiğimden beridir hiç konuşmadık. benimle konuştuktan sonra birisi mi kırmıştı onu? suskunluğu aklıma türlüce kötü olay getirirken aniden kucağıma oturmasıyla şaşırdım.

"hoşgeldin sevgilim" gözleri ile beni izlerken dedi.

"hoşbuldum bebeğim" ellerimle bacaklarını okşarken konuştum. okşayışımla sakinleyişini izledim ve elimi biraz daha ileri götürerek hafifçe sıktım ve konuşmaya devam ettim. "aslında buraya çalışmak için geldim."

"ne? ne çalışması san?"

"birlikte eğlenceli bir şekilde çalışacağız bebeğim." dediklerimden sonra boş bakışlarla bana bakmaya devam etti. nasıl olacağını tahmin edemiyordu.

okşadığım bacağındaki elimi kalçasına çıkarıp çekiştirmeye başladım. baştaki elimi beline atıp iyice kendime yaklaştırdım. tam kasıklarımın üzerine gelince kısıkça inledi. gözlerim dudaklarına takılı kaldığında o da karşılık vermek için yaklaştı ve uzun soluklu öpüşmemizi başlatmış olduk. boştaki ellerini ensemde birleştirdi, ensemdeki saçlarımı çekiştirmeye başladı. bende kalçasındaki elimi deliğine yönlendirdim. kumaş parçasının üstünden deliğine baskı uyguladım. parmağımı hissetmesiyle sürtünmeye başladı, belindeki elimle destek vererek sertçe sürtünmesini sağladım. aldığımız zevk artarken öpüşmemiz de sertleşmeye başlamıştı. 

kucağımdan bir anda kalkmasıyla afallamıştım ama üzerindeki parçalardan kurtulup tekrar eski konumuna dönünce kaldığımız yerden devam ettik. fakat burada istediğim rahatlığı bulamadım. ayağa kalktım, kalkmamla ince bacaklarını belime doladı. kucağımdaki bedeni ile öpüşmeye kısa bir ara verdik bu sırada koltuktaki siyah çantamı aldım ve küçüğümün odasına ilerledim. yatağına ulaştığımda küçük bedenini yatağa fırlattım ve üstüne eğildim. sertliğim kasıklarına sürterken parmaklarım ile göğsünü ezdim. wooyoung da bu hamlelerim ile başını yastığa gömmüştü. sesi boğuk şekilde çıkıyor, bedeni altımda titriyordu. 

ah küçüğüm, benimle oyun oynamayacaktın. beni azdırıp kaçabileceğini mi sanıyorsun sen.

"ahh san nolur içime gir artık, dayanamıyorum" oysa daha yeni başlıyorduk. 

H̸O̸R̸N̸Y̸ 𝙏𝙀𝘼𝘾𝙃𝙀𝙍~ʷᵒᵒˢᵃⁿHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin