∆ 10 ∆

88 15 25
                                    

"Chan nerden böyle?"

"Bi hava alıp geldim"

"Seungmin'i aradın yine değil mi?"

"Ya sikeyim Hyunjin evet onu aradım ve denk geldim de"

"Nasıl?"

"Bir anda bana çarptı. Sabahın köründe dışarıda insan içindeydi. O insan içine çıkmaktan nefret eder"

"Sen bunu nerden biliyorsun Hyung?"

"Ben... Biliyorum işte Felix"

"Sen şimdi o Seungmin hakkında eminim ki bayağı bir bilgiye sahipsindir"

"Değilim Felix bunlar ufak şeyler. Hangi akıl sağlığı olmayan bir omega güneş ışığına maruz kalmak ister ki?"

"Bir de omega yani? Bunu da biliyorsun Chan"

"Hyunjin'-"

"Sabah saatlerini sevmediğini nereden biliyorsun Hyung?"

"O aslında... sabahı seviyor fakat ona zarar verdiği için çıkamaz çok tehlikeli. Ayrıca sonbahar aylarını da çok seviyor ilkbahar daha güzel gerçi ama her neyse. 0 dışında kan içmiyor. Zorunda olursa içiyor"

Felix ve Hyunjin şaşkınlık içinde hyunguna baktığında Chan, ne oldu dercesine kafa sallamıştı.

"Ne bakıyorsunuz ya?"

"Chan sen"

"Ben ne Hyunjin?"

"Sen bu kadar şeyi nasıl bile biliyorsun? O alt tarafı avın olan bir vampir"

"..."

"Sessiz kalıyorsun. Hyung doğruyu söyle neler oluyor sana? Bir anda Seungmin'i böyle içten tanır oldun?"

"Size iyi eğlenceler filminizi izlemeye devam edin yorgunum erken yatıcam. Changbin ve Minho'ya da haber verirsiniz"

"Hyung saat 6"

"Gece işim var erken uyumam gerek sabaha kadar belki uyanık kalacağım Felix"

Diyerek hızlıca odasına yöneldi. Kapıyı kapatıp kilitledikten sonra duvara yaslanarak yavaş yavaş aşağı kaydı.

"Siktiğimin vampiri! Aklıma kendisi hakkında ne ara böyle bir sürü şey soktu?"

Chan sinirle parmaklarını saçlarının arasında gezdirdi. Ardından uyumak için kalkıp üzerini değiştirdi. Yatağa girdiğinde ilk üç dakika boyunca tavanı seyretti.

"Ne yapacağım ben seninle Seungmin?"

Gözlerini kapatarak rahat bir uyku uyumayı hedefliyordu. Yaklaşık 5 saat sonra Seungmin uykusundan uyanmış yatağın üzerinde perdeleri kapalı, odasında oturuyordu.

"Ne bu böyle ya, ne zaman bırakacak peşimi?"

Etrafa bakındığında ay ışığının perdeden içeri yansıdığını fark etti. Ayağa kalkıp perdeleri açarak camdan dışarı baktı.

Diğer villa ve lüks evleri gördükçe kendi ailesiyle birlikte kaldığı sıcak yuvası aklına geliyordu. Annesi, babası ve ablası vampir avcıları tarafından öldürülmüştü.

O günden beri Seungmin hiçbir insana güvenmemiş, asla arkadaşlık kurmamıştı. Küçüklük arkadaşı Wonwoo onunla birlikte büyümüş her şeyi birlikte yapmışlardı.

İkinci ailesiydi o çocuk. Şu an Chan'in evinde hapis olduğunu düşünüyordu. Dışarı çıkmak için ayaklandığında bir anlığına başı döndü.

"Ahs yine mi"

Sakladığı kan torbalarından birini almak için dolaba yöneldi. Kilidini açıktan sonra içinin boş olduğunu gördü.

"Sikeyim ne demek bitmiş?"

Eğer dakikalar içinde karnını doyurmazsa birilerine vahşice saldıracaktı. Bu nedenle aceleyle odadan çıkarak Jisung'un yanına indi.

"Jisung- siz?"

"Ah, merhaba Song Mingi ben. Bir sorun mu var?"

"Jisung nerede?"

"Kestirmek için personel odasına gitmişti"

"Ne tarafta o oda?"

"2 koridor sonra sağda kalıyor"

"Ama- ah tamam sağolun"

Seungmin göz renginin yavaş yavaş değiştiğini biloyordu. Maviye dönen gözlerini birinin görmesi tehlikeli olabilirdi. Daha önce sadece 1 kere bunu yaşamıştı. Onda da ablası kurtarmıştı.

Birine saldırırsa kendine zarar vermiş hatta belki öldürmüş olacaktı. Çünkü vampir kurallarına göre eğer bir insanı isteyerek öldürürse, ebediyen lanetlenirdi.

"Jisung- ahs sikeyim"

Seungmin koşarak Mingi'nin tarif ettiği yöne doğru ilerledi. Kapıyı açacakken Jisung ile karşılaştı.

"Seungmin- Tanrım Seungmin gözlerin!?"

"Jisung ben...benim"

"Kan bulman gerek biliyorum kahretsin elimde hiç kalmadı ama... Bir saniye, Seungmin git"

"N-nereye?"

"Yakında ormanlık bir alan var orada bir hayvanı yakala. Biliyorsun bir insana zarar veremezsin. Bu haldeyken kesin öldürürsün onu"

"Dayanabileceğimi sanmıyorum"

Seungmin'in başına keskin ağrılar saplanırken dengesini kurması zorlaşıyordu. Yüzündeki damarlar belirginleşirken görüş alanı bulanıklaşmaya devam ediyordu.

"Hemen Seungmin acele et"

Zorla kafasını sallayarak arka pencereden hızlıca çıkıp gitmişti. Nerden giderse daha kestirme olur bilmiyordu. Bu nedenle bir ara sokağa girerek duraksadı.

Dengesini neredeyse tamamen yitirmek üzereydi. Yüzü daha da beyazlıyor, damarları tamamen belirginleşiyor ve yavaş yavaş saldırganlaşıyordu. Eğer şu an önüne biri çıkarsa yaşama ihtimali 1 milyonda 1'di.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kanlı Dokunuş / ChanMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin