7.BÖLÜM: MEDENİYET

44 3 0
                                    

Şark Medeniyeti'ne sabahın alaca ışıkları vururken medeniyetin güneyindeki ilk eğitim biriminde  sabaha kadar heyecandan uyuyamamış olan Poyraz, daha fazla yatakta duramadı,  kalktı ve camı açtı.

Güneş ışıkları yeryüzü ile yeni yeni buluşurken koca kulelerin arasından zar zor görünen  karşı dağlardaki  sis, yavaş yavaş yeryüzü ile vedalaşıyordu.

Devasa taş örme duvarlara minnettar bir şekilde bakarken karanlık ve gür ormanın içinde sakladığı gizem dolu  şeyleri her sabah olduğu gibi bu sabah da merak etti.

Dağ havasını getiren serin rüzgarın ona gelene kadar nelere şahitlik ettiğinden bihaber rüzgarın tadını çıkardı. Bu odada son kez bu manzaraya baktığını hatırladı ve lavaboya yöneldi.

Lavaboda yüzünü yıkarken bu günlere nasıl geldiğini hatırladı. Küçük yaşta tüm çocuklar gibi o da ailesinden alınıp öğretmenlerinden başka yetişkinlerin olmadığı bir yerde yıllarca eğitim görmüştü. Bu sayede hiçbir baskı ve tesir altında kalmadan sadece medeniyetin ideolojisi altında medeniyete sadık bir şekilde yetiştirilmişti.

Medeniyetin çıkarları için her şeyi yapmaya hazır potansiyel bir muhafız adayıydı. Yüzünü kurularken aynada kumral kısa saçlarını düzeltti. Koyu kahve gözlerine bakarak neleri yapabileceğinden çok neleri yapamayacağını aklına kazımaya çalıştı. Bunların başında kurallar geliyordu. Uyumlu olup kendini iyi bir muhafız olarak yetiştirecekti ve ailesini istediği zaman görebilme hakkına sahip olabilecekti. Bu sayede yıllardır göremediği ailesini onurlandırıp bu toplumsal yapıda yerini alabilecekti. Odasına geçerken diğer arkadaşlarını düşünmeden edemedi.
    
"Acaba onlar hangi alanı seçecek?"

  Öğrencilerin birbirleriyle seçecekleri alanı paylaşması yasaktı. Aksi taktirde kişi gerçekten istediği için değil arkadaşı için kendine uygun olmayan bir alanı seçebilirdi. Bu durum böyle bir diyarda büyük bir ziyana sebep olabilirdi. Küçük görünen kararlar büyük sonuçları doğurabilirdi.
     
Camı açık bıraktığı için oda serinlemişti bu yüzden ateş yakmaya karar verdi. Kömür ve odunların hangi zahmetlerle ona kadar geldiğini düşünmeden o kömür ve odunlar için kimlerin öldüğünü bilmeden şömineyi yaktı ve büyük gün için hazırlanmaya başladı.

Yavaş yavaş kahvaltısını etti, dişlerini fırçaladı, beyaz düğmeleri olan siyah üniformasını enerjisi ile düzleştirdi ve giyindi. Ayakkabılarını sildikten sonra onları giyerek çocukluğunun geçtiği bu ilk eğitim biriminden ayrıldı ve yeni eğitim birimine doğru yola koyuldu.

Orayı nasıl bulacağına dair hiçbir fikri yoktu. İşte yeni hayatındaki yeni sorunları başlamıştı bile. Kimseyi beklemek istememişti çünkü medeniyeti merak ediyordu. İlk izlenimlerini tek başına kazanmak istiyordu. Gerçi burayı görmek ve gezmek için çok zamanı olacaktı.
    
Muhafız adayı olmuştu ve en yakın zamanda yetkili biriyle eğitimler için medeniyetten çıkmak zorunda kalacaktı.

Dışarıdaki o koca dünya ayrı bir merak konusuydu. Orayı sadece kitaplarda gördüğü kadarıyla biliyordu ve öğrenecek çok şeyi vardı.

Öğrenmeye ilk bu medeniyetin sokaklarından başlamalıydı. Kaldırım taşlarıyla örülmüş yollar önünde boylu boyunca serilirken koca binalar onun için hizaya geçmiş gibiydi.

Her köşe başında yiyecek ve giyecek hizmeti veren birimler vardı.
    
Yolu bulabilmek için arada bir etraftaki insanlara yol tarifi soruyordu. Tek başına sokaklarda yürümek ona ayrı bir özgüven vermişti.

Biraz daha yürüdükten sonra gördüğü şey baya dikkatini çekmişti. Üzerinde Güney Kapısı yazan devasa bir kapı büyük bir gıcırtı ile açılıyordu.

GARDİYANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin