11.BÖLÜM: BEKÇİ

47 2 0
                                    

İris' in kalbi yerinden fırlayacakmış gibi atıyordu o merdivenlerden aşağı inerken.

Hayatının büyük bir bölümünü geçirdiği o varlıkları ilk kez görecek olmanın heyecanıydı bu. İçi içine sığmıyordu bu yüzden.

Zaman ve Titan' ın peşine düşmüş onları sessizce takip ediyordu.
Buradaki insanlar yabancı olsalarda ve tehlikeli tiplere sahiplerse de İris' e bu hayatta kimsenin veremeyeceği bir armağan vermişlerdi.

Bu yüzden artık onların yanında yer almaktan ve onlarla iş yapmaktan korkmuyor ve utanmıyordu. Hiçbir zaman da pişmanlık duymayacaktı. Onlara borçlu olduğunu düşünüyordu ve bu borcu ödemek için de elinden geleni yapacaktı.

Titan kapıyı açtığında arena benzeri bir yere girdiler. Aşağıda yüzlerce güruh vardı. Hepsi de buraya İris' in çağrısıyla gelmişti.

İris, zihninde beliren yüzlerce güruhun arenadaki o korkunç haline baktı. Yaşadığı korkuyu gözlerinde yansıtamıyordu. Donup kalmıştı resmen. " Bunlar mı bana yardım etti?"

Zaman ona seslenerek "Ee ne düşünüyorsun?" diye sordu.

"Eğer aynı horultuları duyuyor olmasaydım size inanmazdım. Beni kollayanların bunlar olduğuna inanmazdım."

Titan onlara dönerek " Evet inanması güç ama onlara hükmediyor olman daha inanılmaz bir şey." dedi ve ciddi bir tavır takınarak " Bu güruh ordusunu yönetmek için bizimle çalısmaya hazır mısın?" dedi.

İris hiç düşünmeden "Evet." dedi.

Titan elde ettiği bu yeni güce sevinemiyordu çünkü yaklaşık üç hafta önce elinden kaçırdığı kız için üzülüyordu hala.

Üç Hafta Önce
Görevi gereği Şark Medeniyet'i topraklarına gönderilen Gözcü, dün olanlar haricinde bugün de her şeyin normal olduğuna ve uçuracak bir haber olmadığına kendini inandırmıştı.

Gerçi geçen hafta gölde gördüğü yeşil gözlü kız ve yaşlı adam hakkında verdiği bilgiler üstlerinin dikkatini baya çekmişti ama o gün yaşlı adamın kurnaz bakışları onu fark ettiği için kızı takip edememişti.

O kızla ilgili haberlerin devamını bekliyorlardı ama o günden beri gözcü, o kızı hiç görmemişti.

Belki oraya gelir umudu ile göle tekrar gitmişti ve her yeri görebileceği bir ağaca çıkmıştı. İkindi vaktine kadar beklemişti. Beklemekten ağaç olmuştu resmen ama işi bunu gerektiriyordu.

Orman o kadar gürdü ki hiç rüzgar esmiyordu. Bu yüzden hava baskın ve çok sıcaktı. Havadaki nem ve rutubet onu boğuyordu resmen.

Ağacın başında hareketsiz beklemekten tam gına gelmişti ki sonunda ilginç bir şeyler olmaya başlayınca tüm sıkıntılarını merakı yendi ve pür dikkat etrafı dinlemeye başladı.

Duyduğu seslerden ötürü sesin geldiği yöne döndü. Bir kız ormanda koşuyordu ve hemen ardında bir şey onu kovalıyordu. Kız arada bir dönüp onu savuruyordu ama nafileydi. Göle geldiği için gidecek yeri kalmamıştı. Bu yüzden durup etrafında saf enerji ile bir şeyler oluşturmaya başladı. Çok kısa bir sürede büyük ve saf enerji dolu ona yakın mızrak belirmişti. Bu muazzam teknikle o şeyi yok etmişti.

Gözcü böyle bir tekniğin varlığına kimseyi inandıramazdı. Zaten o muazzam tekniğe sahibi bile dayanamamıştı. Kız bir anda yere yığılmıştı ve gözcü bunu beklemiyordu.

Daha yakından görmek için ağaçtan indi ve o bölgeye ilerledi. Kıza baya yaklaşmıştı ki bir ses daha duyunca hemen başka bir ağaca çıktı. Artık olanları daha yakından görebiliyordu ve bu kızın dün gölde gördüğü kız olduğunu anlamıştı. Duyduğu ses daha da yakınlaşmıştı. Kısa bir süre sonra Gözcü' nün görüş açısına sesin sahibi girmişti.

GARDİYANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin