„Asi" diye ses duyduğumda, yastığı kulağıma bastırmıştım. "Asi hadi" diye bu sefer dürtüldüğümde, sinirlenmeye başlamıştım. Doğru, gece Elif'in odasında yatmıştım. Yüzümü ovaladığımda, saate yönelmiştim. Saat 9 olmuştu, kesinlikle dün Alaz'ı kızdırdığım için, bolca çalıştırırdı beni. Hayatta zengin olmak kadar büyük bir üstünlük görmemiştim bugüne kadar. "Asi hadi Barcelona'yı gezelim" dediğinde, "hee Alaz'ın bundan haberi var mı?" demiştim gülerek. Aynı zamanda lavaboya girip, yüzümü yıkamaya başlamıştım. Elif'in dediklerini biraz boğuk duymuştum. "Evet zaten o çağırdı" diye konuştuğunda, kısa bir süre yerimde donmuştum. Su musluğunu hemen kapattığımda, ıslak yüzümle Elif'in önüne geçmiştim. "Ne?" dediğimde, "evet doğru duydun" demişti beni onaylayarak.
"Siktir" diye volta atmaya başladığımda, "ben bu boğayı biraz fazla kızdırdım dün akşam" demiştim Elif'i de endişelendirerek. "Beni kesin rezil eder" dediğimde, başımı tutmuştum. "Asi zaten halen ağrım var, öyle bir şey yapacak olursa artık ben döverim" diye konuştuğunda, gülmüştüm. "Senin regl olman bana yaradı yani" dediğimde, "asi" demişti daha da sırıtarak. "Tamam tamam" diye hafif şekilde güldüğümde, "nereye gidiyoruz tam olarak?" demiştim merak ederek. "Yani yemek yeriz ordan da sahile ineriz galiba, tam bilmiyorum" dediğinde, gözlerimi döndürmüştüm. "İyi ben zaten yüzmem" diye mırıldandığımda, "Asi bacağına kadar girersin en azından" demişti zorla elime bikini tutuşturarak. "Ben bunu ancak güneşlenmek için giyerim" diye elinden aldığımda, Elif of çekmişti.
Bikinimin üstüne hafif bir elbise geçirdiğimde, ilk defa güneş gözlüğümü kafama takmıştım. "Seksi şey" diye konuşan Elif, sapık bir şekilde arkamdan koşmaya başlamıştı. "Gel mıncıracağım seni" dediğinde, gülerek koridora koşmuştum. Hızlı bir şekilde arkamdan geldiğinde, panikten önümü görmemiştim. Sert bir şekilde birisine çarptığımda, o kişinin dengesini de bozmuştum. Üstüne düştüğüm kişinin Alaz olduğunu gördüğümde, donmuştum. Resmen Alaz'ın üstüne düşmüştüm. "Bu iki oluyor ama" diye güldüğünde, "şey ben" demiştim cümlemi bile kuramadan. Elif önüme çıksaydı, onu kesinlikle boğardım. Alaz'ın çıplak göğsüne düşmem mi daha kötüydü yoksa onu eşek gibi devirmem mi? Ben seçemiyordum.
Artık bu rezil durum yüzünden yüzüm kırmızı olduğunda, üstünden kalkmayı unutmuştum. Alaz sırıtmaya başladığında, "yani bana uyar tabi ama gitmemiz gereken yerler var daha" demişti benim aklımı başıma getirerek. Ani bir şekilde üstünden kalkmak istediğimde, beni kısa bir süre daha üzerinde tutmuştu. "Dikkatli olmak çok önemli" diye uyardığında, "beni tehdit mi ediyorsun?" demiştim direkt bir şekilde. "Bazen çarptığın kişi düşündüğün kadar güçsüz değildir" dediğinde, sırıtmıştım. Alaz'ın nefesini çok yakından hissetmiştim. "Çarpan kişi demek ki karşısındakini düşürebilecek kadar güçlü" diye konuştuğumda, Alaz gizlice dudaklarını yalamıştı. Zeki konuşan kadınlara olan zaafı çok belliydi. "Belki karşısındaki kişi kendini kolay av gibi göstermek istiyordur" dediğinde, "ve en beklenmedik anda yakalar" demişti eliyle sesli bir ses çıkararak. "Ben bu laflaşmadan sıkıldım" diye konuştuğumda, ayağa kalkmıştım artık.
Alaz'a elimi uzattığımda, bana güvenmişti. Onu kaldırır gibi davrandığımda, birden elini bırakmıştın. Dengesini kaybettiği an, onu yine tutmuştum. "Dikkatli olmak çok önemli" diye ona kendi lafını yedirdiğimde, "bazen güvendiğin kişi sandığın kadar iyi olmayabilir" demiştim onu şaşkın bırakarak. Bu yaptığımız küçük tartışma Alaz'ın fazla hoşuna gitmişti. İlk kez sahte şekilde değil gerçek bir ifadeyle gülümsemişti. Kafasının karıştığını anladığımda, Alaz'ın arkadaşları da yanımıza gelmişti. Ben hemen önüme döndüğümde, Elif yanıma gelmişti. "Kızmadın değil mi? diye korktuğunda, ona en kötü bakışımı atmıştım. "Elif istersen bugün bana görünme" dediğimde, "Asi n'olur o anguta çarpacağını nasıl bilebilirdim?" demişti ellerini kaldırarak. Onunla konuşmadığımda, "nasıl affedersin beni?" diye nerdeyse yalvarmıştı. Elif yüzünden Alaz'a çarpmam beni sinir ettiği için, cevap vermeden devam yürümüştüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyunun kölesi
Romance"bahse girer misin?" diye konuşan zengin züppe, gözlerini fakir kızdan ayırmamıştı. "Bu kızı bir aya kalmaz, ayarlarım" dediğinde, yüzünde bir sırıtma oluşmuştu... "Ne oldu hizmetçi kız?" "Oyunumu beğenmedin mi?"