Arkadaşlarımın uzaklaştırılması kaldırılmıştı ve otomatik olarak omuzlarımdaki yük de kalkmıştı. Sanırım benim geleceğimden habersizlerdi, Yaman da tabi buna dahildi ve başka bir işi kabul ettiğimi zannediyordu. Ona yalan söylemek beni rahatsız bile etse, hepsi onun içindi. Bu yaşadığım aşağılık durumlardan, ağladığım gecelere kadar hepsi Yaman içindi. Ve onun bu mesleğe karşı olduğunu bildiğim için, saklamak zorunda kalmıştım.
Hava sıcak olduğu için, artık ceketimi de çıkarmıştım. Alaz'ın kapısının önündeydim ama bir türlü parmağım zile basmak istemiyordu. Burda beş dakkikadır güneşin altında bekliyordum. Korkaklık değildi, daha çok gururuma aykırı bir hareketti. Sonunda parmağım zile bastığında, Alaz'la karşılaşmaktan çekinmiştim. Kapıyı ama Elif açtığı için, derin bir nefes çekmiştim. "Asi?" diye beni kollarına aldığında, bakınmaya başlamıştım. "Alaz evde mi Elif?" dediğimde, "sanırım bahçede bir kaç arkadaşlarıyla" demişti bir kaşını kaldırarak. "Sence ona haber vermeden başlasam tuhaf olur mu?" diye kafamı kaşıdığımda, Elif düşünmeye başlamıştı.
"Bence bi geldiğini haber versen mantıklı olur" diye konuştuğunda, "tamam" demiştim ilk eşyalarımı yerleştirmek isteyerek. Yukarıya çıktığımda, ceketimi işçi odasına koymuştum. Kısa bir süre yatağa oturduğumda, derin bir nefes almıştım. Odayı hiç ellememişti. Sanki benden sonra başka temizlikçi gelmemiş gibi gözüküyordu burası. Bunu nedensizce tatlı bulduğumda, kafamı hemen sallamıştım. Angut alaz belki işçi bulamamıştı ve ondan bana muhtaç kalmıştı. Yan odadan tuhaf sesler geldiğinde, merakımı yenmeye çalışmıştım. "Umrunda olmaması gereken şeylere odaklanma" diye mırıldandığımda, aynı zamanda Yaman'ın benim için bulduğu kolyeyi takmıştım. Bu kolye beni tüm kötülüklerden koruyabilirdi buna inanıyordum. Odadan çıktığımda, sesler daha da ilgimi çekmişti. Artık dayanamayıp, ses gelen odanın kapı koluna uzanmıştım. Gerçekten girmeli miydim?
Kapıyı açtığım an, anında her şeyi yine zihnimden silmek istemiştim. "Kusura bakmayın" diye hemen ellerimi gözlerimin önüne koyduğumda, "bir şey oldu zannettim" demiştim yerin dibine girerek. Sanırım daha önce hiç bu kadar rezil bir durumda bulunmamıştım. Patronumu bir kadınla basmak asla yaşamak istemediğim şeylerden biriydi. Odadaki kız hızlı bir şekilde kendini bir havluya sardığında, tuvalete koşmuştu. Çıkmak istediğimde, Alaz bana seslenmişti. Bu sefer yine kovsaydı beni, bunu kabul ederdim çünkü suç bendeydi bu sefer. "Kapıyı tıklamalıydım Alaz bey" diye konuşmaya başladığımda, ellerimi gözlerimin önünden çekmiştim. Saygısızca oturuyordu ama en azından üstünde örtü vardı. "Bakın biliyorum yanlıştı ama beni kovmayın nolur" diye ilk defa mahçup kaldığımda, "hem hiç bir şey görmedim" demiştim yalan söyleyerek.
Alaz ayağa kalktığında, gözlerimi kaydırmamaya çalışmıştım. En azından altında bir şey vardı. Nefes aldığında, ben nefesimi tutmuştum. Ciddi ifadesini koruduğunda, "hoşgeldin asi kız" demişti deminki olanları konuşmayarak. "Gelmezsin sanıyordum" diye devam ettiğinde, aklım karışmıştı. Neden olanları konuşmuyorduk? Bu normal miydi? "Kendimi satmak istemedim" diye güldüğümde, "ama başkaları istemiş" demiştim mırıldanarak. Alaz'ın duymadığından emin bile olsam, yüz ifadesini okumaya çalışmıştım. "Kız arkadaşınızla bölmek istemedim" diye yine özür dilemeye çalıştığımda, "kız arkadaşım değil" demişti soğuk bir şekilde. Şimdi aramız daha da tuhaflaştığında, "şey ozaman ben başlıyorum" demiştim yere bakarak.
"Bahçeye aperatif falan hazırla" diye emir verdiğinde, ağzının ortasına bir tane geçirmek istemiştim. "Tabi" dediğimde, gitmek için niyetlenmiştim. Kolumu tuttuğunda, yine ona dönmüştüm. "Yalnız böyle dokunuşları bırakırsanız mutlu olurum Alaz bey" diye düşündüklerimi söylediğimde, "sende odalara pat diye girmezsen mutlu olurum asi" demişti ciddi bir şekilde. "Tamam bir daha olmaz" diye bileğimi elinden kurtardığımda, gözlerimi döndürmüştüm. Bu herif kendini tam olarak ne zannediyordu? Evin sahibi diye herkesi istediği gibi bir sıraya dizebileceğini falan mı? Beklerdim şu sadist adamdan en azından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Oyunun kölesi
Romansa"bahse girer misin?" diye konuşan zengin züppe, gözlerini fakir kızdan ayırmamıştı. "Bu kızı bir aya kalmaz, ayarlarım" dediğinde, yüzünde bir sırıtma oluşmuştu... "Ne oldu hizmetçi kız?" "Oyunumu beğenmedin mi?"