"Oruspuya sev demişler, o pozisyonu bilmiyorum demiş. İyi okumalar"
------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Tahtadaki anlamsız sayılara baktım. Bir birine girmiş, neyin ne olduğu belli olmayan işlemler...
"Hocam ben yapabilir miyim?"
En ön sırada oturmuş Aliye parmağını kaldırmıştı. Hoca başını sallayıp onay verince Aliye tahtaya kalktı.
İki elimi başımın arasını almış, kızın hızla çözdüğü soruya odaklanmıştım. Ama yok! Girmiyor aklıma.
Bir horlama sesi kulağımı doldurdu. Yanımda uyuklayan kıza ters bir bakış atıp tekrar tahtaya odaklandım. Aliye hızını alamamış ikinci soruyu da çözmeye başlamıştı. Daha ilk soruyu bile anlamadım ki ben!
Yanımdaki tekrar horlayınca sinirden başımı masaya gömdüm. Yok olmuyor! Soruyu anlamayı geç bu salak yüzünden odaklanamıyordum bile.
Aniden aklıma bir fikir geldi. Sinsice gülümseyip kafamı kaldırdım.
Önümde oturan kızı parmağımla dürttüm. Betül bana dönüp "Hı?" Dedi.
"Toka var mı?"
Kafasını sallayıp saçını gösterdi. "Bunu al."
"Kızım yok lastikli değil kancalı olanlardan." Betül ojesiz elini çantasını attı ve karıştırdıktan sonra tokayı uzattı. Sırıtarak tokayı aldım. Betül ojesini sürmeye geri dönerken sinsice yanımdaki kıza baktım.
Bana dönük şekilde, ölü gibi kafasını sıraya gömmüş İnci'nin ağzı hafif aralıktı. Ağzından damlayan salyalar açık defterini ıslatmıştı. Gözleri azıcık açıktı ama sadece gözünün beyaz akı gözüküyordu.
Gerçekten ölü gibi yatıyordu.
Hazır ağzı açıkken bir şey mi soksam acaba?
Önümde biriktirdiğim kalem ve silgi çöpüne baktım... Acaba?
İnci'ye, İnci fark etmeden, ikinci bir şans verdim. Eğer bir daha yanımda balgam çıkaracak gibi horlarsa o zaman ağzına bok bile sokacaktım. Bunu aklımın bir kenarına kaldırdım.
Tokayı açıp İnci'nin salyalarına temas etmeden ağzına taktım. Sonunda! Horlaması kesildi.
Zilin sesi sınıfı doldurdu. "Hayır ya!" hemen tahtaya baktım. Aliye tüm soruları çözmüştü ve hoca silmeye başlamıştı. Ben daha anlamamıştım ama! Bir umut Betül'e baktım ama kızın önünde açık kitap defter bile yoktu. Almış ojesini sabahtan beri sürüyordu.
"Hadi kalkın!" Nisa bağırarak yanımıza geldi. "Hızlı olun geç kalıcaz."
"Ya ben daha tahtadakileri yazmadım." Nisa tahtaya bakınca bakışları soruları silen hocaya kaydı. "Oha!" Nisa hocayı baştan aşağı süzüp iç çekti. "Kalçalara ba-" Önümdeki defteri alıp kafasına geçirince sözü yarım kaldı. "Amip beyinli ibne, adam senden yirmi yaş büyük."
Nisa yüzünü buruşturup acıyan kafasını ovuşturdu. Hazır defter elimdeyken İnci'nin de kafasına bir tane geçirdim. İnci darbenin etkisiyle sıçrayarak uyandı. "Mən qatil deyiləm!" Gözlerini kocaman açmış korkuyla bakıyordu.
"Allahtan kafana vurdum İnci, bir de bayıl istersen." Ağzındaki toka yüzünden boğuk konuşmuştu. Tokayı İnci'nin dudağından sertçe çekip Betül'e uzattım. "Teşekkürler aşkım."
Aliye çantasını sırtına atıp yanımıza geldi "Ne bekliyorsunuz toplasanıza çantaları."
Kaşlarımı çattım. "Öğlen yemeğine gideceğiz ne gerek var çantaları toplamaya."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bok Tayfa
RandomOn kişilik bir kız grubunun saçmalıkları ile dolu bir lise senesi. En fazla ne olabilir ki?