42. Bölüm pt.1 - Kolsuz Usta ve Bacaksız Ferit

2.3K 141 115
                                    

PART 1

~~~

Boşluğunu doldurmaya çalıştığımız hislerle yıllar sonra karşılaştığımızda daha derin boşluklar yaratır içimizde

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Boşluğunu doldurmaya çalıştığımız hislerle yıllar sonra karşılaştığımızda daha derin boşluklar yaratır içimizde. Onun yerini doldurmaya çalıştığımız her şeyin bir avuntu olduğunu anlamakla başlar sorgularımız. Sahip olduklarımızın sahip olmak istediklerimiz olmadığı gerçeğiyle yüzleştiğimiz her saniye terk ettiklerimize geri döneriz. Ya da bize arkasını dönmüş olanların peşinden gideriz sorgusuzca. İçimizdeki boşluk ayrıldıklarımızdan değil, ayrılmak zorunda kaldıklarımızdandır.

Ferit, annesinin yanından ayrılıp boş rezidansa döndüğünde yüzleşmişti ardında bıraktılarıyla. Ayda yılda bir oturduğu koca yemek masasının aslında çok anlamsız olduğuna kanaat getirmişti yalıda yediği yemekten sonra. Çünkü mutfaktaki tek kişilik masa eşlik ederdi genelde öğünlerine. Salondaki koca masa aksesuardan başka bir şey değildi bu ev için. Duvarların sessizliği bu evin ninnisiydi. Bu evin hiçbir köşesinde, nefret ettiği yalının teras katındaki odada biriktirdiği anıları biriktiremeyecekti belki de. Yalnızlıktan memnun olan tarafının aslında yalnızlığı kabullenmiş olan tarafı olduğunu anlıyordu yavaş yavaş.

İşte, dün akşamdan beri yaşadığı bu garip hissiyat ile hana geldi Ferit. Günlerdir bugün için heyecanlıydı ama uyandığından beri kıpır kıpır olamıyordu içi. Sahip olduklarından ziyade sahip olamayacaklarına takılmıştı aklı. Dün akşamki aile masasında kalmıştı sanki. Sanki o masa hep mutluydu da Ferit arkasını dönüp gitmişti. Sanki Ferit bile bile ailsesini kaybetmişti.

Dünü dünde bırakma vaktiydi. İçindeki boşluklara değil kalbini dolduran duygulara odaklanma vaktiydi. Elindeki dosyanın içindeki çizime baktı bir kez daha. Bu yüzüğü sevdiği kadının parmaklarında görme vaktiydi. Derin bir nefes alarak kravatını düzeltti ve hanın içine doğru adımladı. Loş koridorda adımlarken işlerini bırakıp kendisine dönen insanlarla selamlaştı tek tek. O kimseyi tanımıyordu ama buradaki herkesin dedesini tanıdığına adı kadar emindi. Bu koridorları arşınlarken çocukluğundan bazı hatıralar canlanıyordu şimdi. Tüm hanın dedesini selamlamak için ayağa kalkıp girişe dizildiğini, dedesinin yanında yürüdüğünü, koridorun sonundaki kapının önünde Kolsuz Usta'nın onları beklediğini... Koridorun sonundaki o kapıya kaydı gözleri. Bekleyen kimse yoktu şimdi. Yanında dedesi de yoktu.

Kapının önüne geldiğinde boğazını temizledi. Dedesinin öğrettiği gibi kaldırdı başını. Dedesinin yaptığı gibi üç kere vurdu kapıyı. İçeriden duyulan "Gel!" Sesi sonrası tahta kapıyı açarak içeriye adımladı ve etrafa baktı. Atölyenin tanıdık kokusunu anımsamıştı ve birkaç saniyeliğine buraya ilk geldiği güne dönmüştü sanki. Bazı şeyler değişmişti tabi ama hatırladığı kadarıyla çoğu şey aynı kalmıştı küçük atölyede. Camın önündeki masa duruyordu mesela. Ustanın arkasındaki masa duruyordu. Ustanın duvarlara astığı eşyaları duruyordu. Dedesinin eli yerine elindeki dosyaya tutundu sıkıca. Yıllar geçmesine rağmen hala küçük hissediyordu burada.

PİYANİST (SeyFer)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin