Bölüm 10- Bir Kırmızı Doğum

609 207 18
                                    

Yazdığım tüm hikayelerin beslendiği aşka ithaf ediyorum bu bölümü.. Her zaman yanımda olan, tüm hesaplaşmalarda, tüm acılarda hem ellerimden hem yüreğimden tutan, ömrümde ilk kez ve son kez resmimi çizmiş olan erkeğe hediye ediyorum bu bölümü.. @miletos01 "Benim resmimi bir tek sen çizebilirsin, yıldönümümüz kutlu olsun!"



Haziran ayı hayatımıza girdiğinde, Cumhurbaşkanı hala seçilememişti. Sanki ortalık iyice gerilmişti. Sanki azmış gibi ölenlerin sayısında artış olmuştu. Askerler sokaklarda bir şey hazırlıyor gibi görünürken, babam Ertan'ı Eylül Ekim aylarına kadar ertelediğimi öğrenmiş, "Öyleyse nişan yapılacak" deyip kestirip atmıştı, işte o sözün verildiği günden itibaren, benim nişan hazırlıklarım başlatılmıştı. Semra Teyze; küçüklüğümden beri bayramlarda, doğumgünlerimde giysilerimi diken terzimiz şimdi kollarını ilk defa en kötü hatıram için sıvamıştı. Olmayan Öykü'nün hikayesiydi yazılan, olmayan pastadan evimin bahçesinde, masalar sandalyeler, misafirler doluştuğunda takvimler, Haziran'ın on beşini gösteriyordu.

Aynada kendime uzun uzun baktım, saçım eve gelen kuaförle yaptırılmış, elbisem eve gelen terziye diktirilmiş, yine kırmızılar içindeki görüntüm bana ölümü ve mezarı çağrıştırıyordu. Kaçmamam için her şey planlanmış gibiydi. Gözlerim yeşilleri arıyordu hasretle, öyle az görüyordum ki, öyle az dokunabilip, öyle az çekiyordum ki o kokusunu içime. En az sahip olduğumdu Ömer benim ama en çok ait olduğum. Kalbimin ücra köşelerinde kendine yeni yollar çizmiş, her satırıma gözyaşlarını damlatmış olan benliğim, şimdi başka bir adama, sevmediği o yüreğe söz mü verecekti? O'nun yüzüğünü mü takacaktı bu Ömer'in esmer tenine dokunmuş parmaklarına? Ömer diyordu, kalbim, bedenim, bembeyaz kesilmiş ellerim. Ömer diyordu aldığım her nefes, hırıltılı sesimi duyan hiç kimse yoktu, karanlıkta kalmıştı yüreğim. Tutsaktım, gündüzün en kuytu karanlığında. Özgürlüğüme kavuşmam için, nefesiyle almam gerekirdi nefesimi, teninin sıcaklığında uyumam gerekirdi en güzel düşlerime. Ömer'e aitsin sen diyordu gözlerim aynaya bakarken, şüphesiz tek gerçek buydu bildiğim, tek gerçek buydu, yaşamak için tutunduğum.

Ben Ömer'le ilgili düşlere dalmışken, odamın kapısı açıldı, kafamı çevirdiğimde, son derece rüküş görünen ve kafası tam da modelin adı gibi bülbül yuvasına benzeyen Nejla Teyze odama dalmıştı.

"Tüh tüh maşallah benim gelinime, ne de güzel süzülüyor, ay Ertan da çok heyecanlı ama bir yakışıklı oldu görmelisin." Dedi ve gözünden süzülen yaşları makyajı bozulmasın diye dikkatle dantelli mendiliyle sildi.

Nedense Ertan'ın yakışıklı olması fikri midemi bulandırmıştı, nedense artık bu yaşama dair her şey ben de büyük bir sancıya, mide bulantısına ve kalp sızısına neden oluyordu. Niye bırakmıyorlardı ki beni, sevdiğime gitmezsem varmazsam benden Öykü falan olmazdı ki artık..

"Dur şunu da boynuna takalım." Deyip elindeki kutuyu açtı, kocaman bir gerdanlıktı elindeki, son derece gösterişli, altın yakut karışımı bir gerdanlık..

"Bana da kayınvalidem takmıştı evlenirken bunu, artık senindir güzel kızım." Dedi verirken de, belki ileride Ertan'ın başka bir sevdiği olabilirdi, belki güzel bir günde, gerçekten güzel bir günde, bu kadın daha mutlu bir şekilde birinin boynuna bu gerdanlığı takabilirdi, bana ait olmayanı taşımak istemedi yüreğim , bana ait olmayanı çıkarıp fırlatmak, çığlık çığlığa ağlamaktı içimden geçen. Tek kelime edemedim, teşekkür bile edemedim bana ödünç verilen için. Bunların hiç birini hak etmiyordum, ne iyi olanı ne kötü olanı...Akşam bahçemize çökerken, davetliler de gelmeye başlamıştı, penceremden son derece rüküş insanları izlerken, kendimi bir sirkte sergilenen maymun gibi hissetmeye başlamıştım. Neyi görmek için geliyorlardı bu insanlar mutsuzluğumu mu? Ertan siyah bir takım elbise giymişti, bahçede gelen insanları karşılıyorlardı babam ve babasıyla birlikte. Şu an aşağıda olan Ömer olsa, insanların hiç birini önemsemez bir an önce yanıma gelmek, ellerimden tutup aşağıya götürmek isterdi. Ömer'in hayaliyle gülümsedim bir anda, bir an için bu günün dünyanın en güzel günü olduğunu, Ömer ile nişanımın olduğunu hayal ettim. Bizim aşkımız çok daha güzellerini hak ediyordu, Ömer çok daha iyilerini hak ediyordu ve ben onun için , kuru bir nişana, çalı çırpıdan yapılan sembolik bir yüzüğe de razıydım.

Öykümü Yeniden Yaz!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin