★Karmakarışık düşünceler, arkasına dâhi bakmadan çıkmaz bir sokağın
bilinmezlik kaldırımlarından koşarak geçiyor gördüklerinin hangisi hayâl hangisi gerçek bilmeden...★RAYNE'DEN...
"Hâla düşmeye devam ediyordum ama bu ânı daha önceden de yaşamış gibiydim sanki yüksek bir yerden çaresizce düşmüş gibi... Sahiden de önceden başıma böyle bir şey gelmiş olabilir miydi?"
~•••••~
Karşımda tüm yakışıklılığı ile Conroy duruyordu.Üzerinde bol, beyaz bir kıyafet vardı. Sarı saçları ise arkadan gevşek bir biçimde örülüydü. Kollarını iki yana doğru açmış, yıldız gibi parıldayan gözlerle bakıp kalbimi heyecanlandırıyordu ama etrafımda mutsuz, çaresiz, korku ve endişe içinde olan bir çok kişi vardı.
Etrafım o kadar kalabalıktı ki bir yere baksam birbirini öldürmeye çalışanları Bir yere baksam ölümden bile korkmayanları başka bir yere baksam eşinden dostundan ailesinden hatta bütün benliğinden dâhi arkasına bakmadan vazgeçenleri görüyordum ama...benim dikkatim ise sadece Conroy'daydı. Ona doğru hiç düşünmeden koştum aramızda ki mesafe kısa olmasına rağmen koştukça ona yakınlaşmak yerine daha da uzaklaşıyor gibiydim ama onun da bana koşmasıyla beraber aramızda ki mesafe nihayet kapanmıştı. Önce sanki yıllardır yüzünü görmemişim gibi hasretle baktım; saçlarına, gözlerine, dudaklarına...
Sonra bu âna denk gelinceye kadar hiç sarılmadığım gibi ona sevgi ve aşkla sarıldım. Sarılmamız bittiğinde birbirimizin yüzüne baktık fakat garip olan bir şeyler vardı...
Demin yüzüne bakmaya kıyamadığım Conroy'a Şimdi büyük bir düşmanlıkla bakıyordum. Peki o beni deliler gibi severken hatta ben de aynı şekilde en içtenlikle onu severken şuan neden ona düşmanlıkla, nefretle ve kin dolu bakışlarla karşılık veriyordum!?
Conroy'un yüzünde tarif edilemez bir acı vardı. Her şey karmakarışıktı, neredeydim, ne yapıyordum, Conroy'a ne olmuştu ki böyle üzgün ve hayal kırıklığı içinde bana bakıyordu? neden böyle hissettiğimi neyin yanlış neyin doğru olduğunu bilmiyordum yani hiçbir şeyden emin olamadığım doğruydu; Emin olduğum tek bir şey de o gözler bana kızgın değildi aksine sevgi doluydu ancak gözleri böyle mutlu böyle heyecanlı iken yüzündeki bu hayal kırıklığı,bu keder ve bu şaşkınlık, bu acı da neyin nesiydi?Conroy bana bir şeyler söylemek istiyordu ama ne kadar uğraşsa da konuşamıyordu bu yüzden gözleriyle ellerimi işaret etti. istemsizce kafamı, ellerimi görebileceğim şekilde aşağıya eğdim. Kanla bulanmış elerimi görünce büyük bir çığlık attım. Conroy çığlığımla eş zamanlı olarak arkaya hızlıca düştü ve bedeni sonbaharda uçuşan yapraklar gibi havaya dağıldı, yok oluverdi.
Üstelik etrafımdaki her şey kaybolmaya başladı. Birden ayaklarımda Soğukluk, ıslaklık hissettim ve ardından aşağıya baktım ki bütün alan değişmiş bulunduğum yerde sadece su vardı ve su git gide yüksekliğini arttırıyordu. Korkum da su seviyesiyle yarışırcasına inatla artıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇAPRAŞIK
Fantasikahramanların hayat hikayeleri; iki farklı evrende çözülmesi güç olan, karışık olaylar silsilesine neden olursa ne olur? Yıllardır uğruna savaşlar yapılan nadide bir çiçek, iki evreni bu denli nasıl bağdaştırabilir? sen de merak ediyorsan hiç vaki...