Artık düşman oldular. Ama bu şekilde mi bitecek? Meğerse bu her şeyin sadece başlangıcıymış.
Jennie, şirketini yönetiyormuş gibi görünür ama aslında Taehyung'u araştırıp takip etmek olan planını uygulamaya devam edecektir. Dünya gerçekten tersine dö...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Kayıp."
Yuqi-Red Rover
🌹
Saatime bakarken Taehyung'a "Sanırım akşam 8'de yola çıkacağız" dedim. Yunanistan'ın bazı yerlerine olan yolculuğumuz zaten yarın başlayacak, o yüzden sorun olmayacaktı. Ayrıca ben hâlâ Jisoo'yla takılmak istiyorum ve Taehyung'un da hâlâ Jin'le birlikte olmak istediğini biliyordum.
"Şimdi nereye gitmeliyiz?" Jisoo sordu. "Siz de bizim tur rehberimiz gibi olabilir misiniz? Buraya hâlâ yabancıyız." Gülümsedim ve kolumu Jisoo'nun omzuna koydum. "Tamam! Biz size tur rehberi olacağız!" Taehyung sanki Jisoo'yu selamlıyormuş gibi konuştu.
Taehyung'un eski kişiliğine geri dönmesi hoşuma gidiyordu. Böyle olduğu zaman onu daha çok seviyorum. Ve onu Jin'le gördüğüme çok sevindim. Birbirlerine olan yakınlıklarından dolayı gerçekten kardeş gibiydiler.
İlk önce Jisoo ve Jin'e sokağı gösterdik. Gerçekten mutlular çünkü Roma sokakları zaten eğlenceliydi. Tarihi bir tasarıma sahip caddede yürüyen insanlar ve turistler, bakanları hayrete düşürüyordu.
Daha sonra onları Roma'nın en ünlü yerlerinden biri olan Kolezyum'da gezdik. Tarihi sevenler için harika ama sevmeyenler için yine de ilginç. Oval bir amfitiyatrodur ve o dönemde yapılmış en büyük amfitiyatrodur.
"Vay be! Burası çok güzel görünüyor!" Taehyung ve ben ikimiz de kıkırdadık çünkü çift çok mutluydu ve buna hayran kalmıştık. Hatta buraya ilk geldiğim zamanki gibi sonsuz fotoğraf çektiler. "Yah Jin, bana buradan bir ev almalısın. Çok güzel görünüyor." dedi Jisoo ve hatta Jin'i biraz tehdit etti.
"Şimdi burada en sevdiğim restorana gidiyoruz! Dünyanın en iyi makarnasını sunuyorlar!" Hatta yemeklerinin ne kadar iyi olduğuna dair bir jest bile yaptım. Biz zaten oraya gittik. Hatta Jisoo bana yardım bile etti çünkü Yunanistan'da birkaç günlüğüne kalmamız için kıyafetlerimizin bulunduğu çantalarımız hâlâ elimizde.
Oraya gittiğimizde yemeklerden çok memnun oldular çünkü yemekler gerçekten çok iyi. Jisoo yanıma oturdu, Taehyung önümde ve Jin de Taehyung'un yanında. Biraz makarna, şarap ve salata sipariş ettik.
"Hey Jennie, senden özür dilerim. Taehyung'u geride bıraktığın zaman gerçekten üzüldüm. Açgözlülüğün seni yediğini sanıyordum çünkü Kai ile birlikte olmak istiyordun ve aynı zamanda okulun kraliçesi olmak istiyordun ama yanılmışım. Çok üzgünüm" dedi Jin içtenlikle.
"Jin, bunu unutmalıyız. Artık Taehyung ve benim aramda her şey yolunda, hatta Kai ve Irene bile. O yüzden endişelenmesen iyi olur, tamam mı?" Garip atmosferi hafifletmek için dedim ve güldüm. Neşeyle, mutlulukla yemek yedik, hatta birbirimizle hikayeler paylaştık.
Sipariş ettiğim şarabı içmek üzereyken restoranın dışından birinin bize baktığını fark ettim. Pantolon, kapüşonlu üst ve bir eşofman giyiyordu. Gerçekten mi!
Beni takip eden kapüşonlu adamı görünce şok oldum. "Ah-çok üzgünüm."
"Sorun değil Jennie, ama ne oldu? Neden içkini dökecek kadar şok oldun?" Jisoo bana endişeyle sordu. Taehyung elimi tuttu. "İyi misin? O mu?" Beni takip eden kişiyi kastederek sordu.
"O ne?" Jin sordu. "Onu takip eden kişi" diye yanıtladı Taehyung. Jisoo'nun ayağa kalkması dikkatimizi çekti. "Belki de kıyafetlerimi değiştirmeliyim ama fazladan bir tane getirmedim" dedi hayal kırıklığıyla. "Ben de seninle geleceğim. Sana ceketimi ödünç vereceğim."
Hemen tuvalete gittik. "Al. Ceketimi bir süreliğine giy. Yunanistan'dan döndüğümüzde iade edersin. Çok üzgünüm unnie," dedim ve gülümseyerek saçımı okşadı. "Önemli değil! Sadece endişeleniyorum çünkü az önce gerçekten korkmuş görünüyordun."
Ona ceketimi verdim ve odanın kapısını kapattım. Biraz düşünmek için kızlar tuvaletinin dışına çıktım. Yani sapığın benimle işi hâlâ bitmedi. Benden gerçekten ne istiyorlar Gerçekten babama yaptıkları gibi benim de öldürülmemi istiyorlar olmalılar.
Dışarı çıktığımda yine o adamı gördüm. Uzaktan bana bakıyor. Bir şey planlayıp planlamadığını bilmiyorum ama orada duruyor ve bana bakıyordu. Bu sefer onu görmemem için maske takıyordu. Sinirle orta parmağımı kaldırdım adama.
Hemen tuvalete girdim. Kim bilir bana ne yapacak? "Jisoo! Hala işin bitmedi mi?" Ona sordum. "Biraz dayanın, şarap cildime yapıştı" dedi ve güldü. Ama şu anda gerçekten korkuyorum. Aniden telefonum çaldı.
Taehyung🌪️ Jennie, biraz dışarı gel.
Tuvaletten çıkmaktan başka seçeneğim yoktu. Taehyung'u Jin'le dışarıda gördüm. "Jennie, feribot şimdi burada. Acele etmeliyiz" dedi.
"Peki ya Jisoo?" Diye sordum. Taehyung beni endişelendirmemek için "Bu işi Jin-hyung'a bırak" dedi. Belki o lanet sapık beni takip etmeyecektir, değil mi?
Taehyung da Jin'e sarıldı. "Hadi gidelim Jennie." dedi ve elimi tuttu. Buraya biraz uzak olduğu için feribota doğru yürümeye başladık. Hala ikisiyle takılmak istiyordum ama o sapık yüzünden her şey mahvoldu.
Bu günden gerçekten keyif aldım. Irene'le aramı düzelttim ve hatta arkadaşlarıma gerçeği söyledim. Artık her şey yolunda olsa bile kalbimden bir bıçak çekilmiş gibiydi ve bu canımı çok acıtıyordu. Umarım bundan sonra babamın davasını çözebilirim. Gerçekten adaleti hak ediyor.
Taehyung "Yunanistan gezisi bittikten sonra babanın davasını çözmene yardım edeceğim" dedi ve gülümsedi. Babam için endişelendiğimi hissetmiş olmalı. "Teşekkür ederim Taehyung." Dedim gülerek.
"Hadi gidelim?" Taehyung ellerini tutmam için bana konumlandırdı çünkü çoktan feribota gidiyorduk. Ellerine uzandım ve ilerlemeye başladım.
"Jennie! Taehyung!"
İkimiz de isimlerimizi bağıran kişiye döndük. Jin'di. "Ne var Jin?" Hatta birbirimizden uzakta olduğumuz için bağırdım. "Buraya gel lütfen!"
Thy ve ben Jin'e doğru koşmadan önce birbirimize baktık. "Signora, sinyor! Il traghetto partirà tra tre minuti!" (Hanımefendi, efendim! Feribot üç dakika içinde kalkacak!) Geminin muhafızı dedi.
"Jin! Ne oldu! Gemi kalkacak!" Taehyung sinirlenmiş görünüyordu ama Jin bilinmeyen bir nedenden dolayı gerçekten endişeli görünüyordu.
"Jisoo..Sanırım kayıp."
🌹
Takipçi sapık sanırım ona orta parmak çektiğimiz için sinirlendi sanırım🐱
