"Herkesin elinde şimdiden dergimiz var." Sevil sevinçle kantinden aldığı iki çayla yanımıza geldi."Bir aylık satışımızı neredeyse iki günde sattık" diye ekledi Atalay
"Sen ne düşünüyorsun Defne?"
"Defne?"
Koluma dokunan elle irkildim."Bencede." diyebildim
"Sence ne?" dedi Atalay bir elini sandalyemin sırtına koyup bana döndü.
Dalgın dalgın ne hakkında konuştuklarını anlamaya çalışırken. Sevil'in sesiyle tekrar dikkatim dağıldı.
"Vay, dergimizin yıldızı da burada" dedi
Gözlerimi onun baktığı tarafa doğru çevirdim.
Kenan kantinden içeri girip kahve almak için otomatın yanına gitti. Ardından içeriye kısa bir bakış attı.
Yeşil gözleri bizi buldu. Ve ardından kaşları çatıldı ve hemen kafasını tekrar çevirdi.Öfkeyle masadan kalktım.
"Defne nerey-"
Atalay'ın sorusuna cevap vermeden kendimi bahçeye attım.Neye sinirlendiğimi bilmiyorum. Belki beni önemsiz hissettirdiği için. Belki de aramızda gerilen iplere ya da kesinlikle sporla ilgili her şeyden nefret etmeme...
Gelen bildirimle telefonuma baktım.
Annem: Akşam babanla evde yokuz. Dolaptaki yemeği ısıtıp test çözmeyi unutma
Ders çalışmaktan kaçan biri değildim. Ama ne bileyim sorumluluklarım üzerimde yeterince büyük bir baskı oluşturuyorken, birde bunları başkalarından duymak canımı sıkıyordu.
Özellikle annem herkese ne yapacağını söyleme konusunda çok iyiydi.Derin bir nefes alıp telefonu cebime attım.
Son derse girmek için sınıfa doğru ilerledim.***
Bornozuma sıkıca sarılıp kafamdaki havluyu çözdüm.
Okuldan gelir gelmez rahatlamak için kendimi duşa attım. İçimde tarif edemediğim bir sıkıntı vardı. Bunu anneme söylesem muhtemelen akademisyenliğini yaptığı psikoloji bölümünün bütün tanılarını üzerime koyardı.
Ama neyseki kendi kızına psikolojik destek sağlayamıyordu. Kaldı ki bu hiç tercih edeceğim bir şey değildi.Televizyonda sevdiğim bir talk show'u açıp buzdolabından çıkardığım yemeği yemeye başladım.
Sunucu Ronaldo'yu sunduğunda stüdyoda alkış kıyamet koptu.
Sunucu Ronaldo'ya şakalar yaparken özel hayatıyla ilgili birkaç soru sordu.
Sıfırdan kariyerini zorluklarla inşaa ettiğini anlatırken neden spor konusunda bu kadar yanlış anlaşılma olduğu düşüncelerini paylaştı.Son bir kaşık ağzıma doldururken aklıma gelen fikirle telefonuma yapıştım. Notlar kısmına yeni sayı için fikirlerimi yazdım.
Birden boğazımdaki lokmayı yutmak zorlaştı. Kenan'ın bu soğuk davranışlarıyla onunla yazı yazmanın ne kadar zor olacağı içime oturdu.
Gelgitli durumlardan sıkılmıştım. Ama en azından birbirimize bu dönem boyunca katlanmaya mecburduk. Daha az alıngan ya da ne bileyim daha az başına bela olmuşum gibi davransa daha iyi olurdu.
Elimdeki telefon instagramdan gelen bildirimle titredi.
Arda Güler: Defne nasılsın?
Gelen mesaja bir süre bakıp kaldım. Arda, son sınıflarda futbol takımının en başarılı oyuncularından biriydi.
Ve bana yazıyordu?
Anlamadım ama kafam daha çok karışmasın diye mesajına dönüş yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında
FanfictionSpordan nefret eden bir dergi editörü, futbolla ilgili yazı yazmak için görevlendirildiğinde takımın kaptanı ile ufak bir anlaşma yapması gerekecektir. Ama karşısında büyük bir engel çıkar. Ya yıllarını verdiği ve kariyerinde önemli bir basamak ola...