21. Bölüm

295 23 13
                                    


Gözlerim yavaşça aralandı. Burnuma gelen hastane kokusu ve bolca beyaz ışık başımı ağrıttı.

"Tatlım iyi misin?" Annemin sesi ve koluma dokunuşuyla rahatladım.

"Ne oldu?" dedim fakat boğazım kuruduğu için kelimeler zor çıkmıştı. Annem oturmama yardım edip bir bardak su içmeme yardımcı oldu.

Etrafa tekrar baktığımda acı kazayı hatırladım.
"Kenan"

"Tatlım dur" dedi annem yataktan kalkmamı engelleyerek "onu şimdi göremezsin"
Anneme baktım. "Bir şey mi oldu?"

Annemin çaresiz yüzü gerildikçe gözyaşlarım istemsizce döküldü.
"Onu görmeliyim" dedim kolumdaki damar yolunu yavaşça çıkararak canım yanmıştı ama umrumda değildi.
Onu gerçekten görmeliydim.
Annem engel olmaya çalıştı ama onu dinlemedim.

Benim sevgilime bir şey olamazdı.
Olmamalıydı.

***

"Çok şanslıymış ki birkaç kırık var sadece"

Camın arkasından gözlerini bir türlü açmayan Kenan'a bakıyordum. Şimdi o yeşil gözlerini bana çevirip izlemesi için nelerimi vermezdim.
"Futbol oynayabilecek mi?" dedim yanımda durup onu izleyen doktoruna

"Sadece kısa bir süre dinlenmesinin ardından istediği sporu yapabilir"

Gözlerimi kalp ritmini gösteren cihazdan alamıyordum.

"Tek bir sorun var Defne" dedi doktorum bana şefkatle bakarken

Korkuyla ona baktım.

"Korkulacak bir şey değil sadece kabul etmen gereken bir şey" dedi beni yatıştırmak için

Derin bir nefes alıp kendimi söyleyeceklerine alıştırmaya çalıştım.

"Doğrudan kafasına travma aldığı için hafıza kaybı yaşıyacak. Çok kısa bir süreyi kapsayacak bir kayıp iki ya da üç ay için... bu çok sık görülür"

Doktor sözlerine devam ederken tekrar uyuyan Kenan'a baktım. "Bizim zaten birlikte geçirdiğimiz üç ayımız vardı"

Doktor bir iç çekti. "Sanırım seni hatırlaması biraz zor olacak canım"

Camın önünden ayrılıp kendimi bilmediğim hastane koridorlarına attım.
Baştan başlamak için çok geç kalmıştık. Zaten ne olursa olsun yolumuz ayrılacaktı. Yani Kenan tüm o güzel anıları bana bırakıp gidecekti. Ve benimle hiç tanışmamış gibi hayatına devam edecekti.

Hastaneden o gün taburcu oldum. Ama Kenan uyanasaya kadar her gün Beate'in yanına geldim. Bazen sevdiği çiçekleri alıyordum bazen ona yiyecek bir şeyler yapıp getiriyordum. Takımdan çocukların geçmiş olsun dileklerini kabul ediyordum ve gri koridorlarda bozuk kahve otomatının sırasında bekliyordum.

Günler geçiyor ama saymıyordum. Pekte bir önemi yoktu. Bazen doktor kısa aralıklarla onu görmeme izin veriyordu. Gizlice sevdiğimiz şarkıları açıp dinliyordum. Bazen dakikalarca sevdiğim anıları anlatıyordum. Tekrar tekrar beni ilk arabasıyla çocukların yanına götürdüğünü, ilk partimizi, ilk dokunuşunu her şeyi.. bazen ona söylemediğim bütün hisler için pişman oluyordum.

Çalan şarkı listemiz gibi her şeyi başa sarmak ve bu sefer her şeyi doğru yapmak istiyordum.

Ve günler geçtikçe ne yapmam gerektiğini çok iyi anlıyordum.
Her şey bensiz başlamıştı. Ve öyle bitmek zorundaydı.

Tam iki haftanın sonunda yine Kenan'ın odasındaydım.

"Bazen her şey o kadar karmaşık ki.. neden o arabaya binmene izin verdiğimi bilmiyorum." Soğuk ellerini tuttum.

"Haklıydın. Tek önemsemem gereken sen olmalıydın ama bunu bile yapamadım"

Derin bir iç çekip yanağımdan süzülen yaşı sildim.
"Keşke senin yerinde ben olsaydım."

Kısa vaktimiz dolmak üzereydi. Kenan'ın kapalı gözlerine baktım. Sanki her an açılıp tüm yeşiliyle bana gülümseyecekmiş gibiydi.
'Sevgilim' diyerek beni kollarının arasına almasını bekledim.
ama yapmadı.

"Eğer zamanda geri gidebilseydim. Seni kurtarırdım. Hepsi benim yüzümden olduysa seni kendimden de kurtarırdım."

Şarkımız bittiğinde 5 dakikalık ziyaret süreminde dolduğunu anlamıştım.

"Belki ben zamanda gidemem ama sen gidebilirsin"

Birden Kenan'ın avuçlarımdaki eli kımıldadı.

Heyecanla dışarı koşup hemşireyi çağırdım.
Beate'de telaşlanmıştı. Ama onun ellerinden tutup beklemesini sağladım.

Kısa bir kontrolden sonra doktor odadan çıktığında kocaman gülümseyerek bize döndü.
"Uyandı"

Beate sevinçle bana sarıldı ve ağlamaya başladı.
"Hadi gidip onu gör" dedim gülümseyerek
Kafasını olumlu anlamda sallayıp odaya girdi.

Doktor bana kısa bir bakış attı.
"Sen görmeyecek misin?"

Kafamı olumsuz anlamda salladım.
"Sanırım vedalaşmak için çok zamanım oldu."

Hayattaydın. Ve önemli olan tek şey buydu sevgilim.
Senin en sevdiğin mevsimi, yağmurlu havaları sevdiğini, kazandığın maçları bana adamını, sevdiğin müziklerde sadece beni mutlu etmek için dans edişini ve tüm kariyerinden neredeyse benim için vazgeçmeni asla unutamam Kenan.
Geçmişi de maalesef geriye alamam.

Ama şimdi senin bunun için bir fırsatın var. Yeniden başlamak.. doğru kişiyi bulup geleceğini yaşamak gibi..

"O Ballon d'Or'u bizim için al " diye fısıldadım camın arkasından beni duymayacağını bilerek.

Hastaneden çıkarken son kez geriye baktım. Telefonda annemi arayıp hattın bağlanmasını bekledim.

"Merhaba anne"

"Evet uyandı. Yarın için Almanya bileti alabilirsin" bir süre duraksayıp devam ettim. "Tek yön" diye ekledim.

Şimdi her şey başladığı yere dönmüştü.
Sevgilin olarak girdiğim hayatında, hayranın olarak kalacaktım.

Yıldızların AltındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin