Küçükken sonu mutsuz biten hikayelerden hep nefret ettim. Burdayım seninleyim ve arkada en sevdiğimiz şarkı çalıyor. Her şeyin kötü gitme olasılığına rağmen yeşil gözlerini bana dikmiş bu soruyu soruyorsun."Her şeye rağmen yaşamaya değmez mi?"
Ardından öne doğru bir adım attı ve geriye dönüp elini bana doğru uzattı.
"Gelmiyor musun gazeteci kız?"Eğer şimdi durdurmazsam bir daha tekrar durduramayabilirim.
"Kimse sana yabancı biriyle kalabalıkta kaybolmaman gerektiğini söylemedi mi?" dedim gülümseyerek
Kafasını salladı. "Artık yabancı değilsin."
"Neden?" diye sordum
"Bende geçmişte gidebiliyorum" dedi elimi tutarak ve beni peşinde sürükledi.
Nefesimi tutup kalabalığa onunla birlikte daldım. Ama sadece yanıp sönen ışıkların arasında bana korkusuzca bakan gözlerini görebiliyordum.
"Şimdi nasıl durduracağımı bilmiyorum" dedim sessizce ama yavaşlayan şarkı ritmiyle beni duymuştu.
"Keşke beni seçseydin." dedi keskin yüz hatları gerilmişti.
"Ne?" dedim.
Durdu. Dans etmeyi bıraktı.
"Bu dünyada en çok istediğim şey sendin ama sen bizi seçmedin"Kalbime derin bir acı saplandı ve bir süre göğüs kafesimde oyalandı.
"Biliyor muydun?" dedim
Kafasını olumsuz anlamda salladı. "O Ballon d'Or'u kazanasaya kadar değil. "
Sonra sözlerine devam etti. "Kazanınca istediğim şeyin bu olmadığını farkettim" omuz silkti.Kollarını belimden indirdi.
"Senin yüzünden bir mucizeye tutunmam gerekti" dedi.
"Ama benim mucizem sendin""Ben-" diyebildim ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Yanağımdan kontrolsüzce süzülen göz yaşımı sildim. "Senin gitmene izin vermeliydim" dedim
Tam arkama dönüp gidecekken bileğimden kavradığı gibi beni kendine çekti. Şimdi aramızdaki tüm mesafeler sıfırlanmıştı."Bu sefer ben gitmene izin vermeyeceğim" dedi derin sesiyle
Koyu saçlarından konserin renkleri parladı, tenini aydınlattı.
"Kenan ben her şeyi mahvetmekten korktum" dedimKonuşmamı engelleyerek dudaklarıma yapıştı. Geri çekildiğinde zaman tamamen durmuştu.
"Bugün o basın toplantısına gelerek büyük bir hata yaptın Defne.. şimdi benden kaçırdığın yılları geri getirme zamanı"Eğer bir güç her şeyi kusursuzca planladıysa ve evrenin bizim için vereceği birden fazla şansı varsa. Her ihtimalde seninle olmaya varım.
İstediğin şeyin benden çok ötesinde bir şey olduğunu sandım Kenan. Ama bu dünyaya ve birbirimize yapabileceğimiz en büyük iyilik bu aşktan ibaretmiş.Bu yüzden kanatlı aşk tanrısı Cupid kördür derler. Çünkü aşkın aynı hatayı tekrarlamaktan başka çaresi yoktur.
"Benimle her şeyi baştan yaşamaya hazır mısın?" diye seslendim.
"Çünkü baştan okumamız gereken uzun bir hikaye var.""Sonunu sevecek miyim?" diye sordu muzipçe gülerek
Omuz silktim. "Henüz bilmiyorum ama öğrenmek istiyorum"
***
"Hadi bebeğim"
Elimdeki uzun ipten onu kurtardım. "Evet bugün çok yoruldun değil mi?" dedim kahverengi tüylerini okşayarak.
Elimdeki peçeteyle patilerini silmeye başladım. "Diğer pati.. evet aferin oğluma"
"Anne.!"
"Bir tanem" dedim kollarımı açarak bana sarılmasını bekledim.
"Bugün maça gidemedik" dedi suratını üzgün bir ifadede astı.Kısa kumral saçlarında ellerimi gezdirdim. Yeşil gözlerinin hizasına geldim.
"Yağmurlu günlerde maç yapmak pek iyi bir fikir değil sanki" dedim aynı şekilde burnumu kırıştırarak"Ama babam televizyondayken kaç kere yağmurda top oynuyordu." dedi bilgiç bir şekilde
"Şah ve mat" dedi arkamdan gelen bir ses "5 yaşındaki birine kaybettin"
Kafamı eğip ona baktım. Duvara pijamalarıyla yaslanmış bizim konuşmamızı dinliyordu. Yağmurlu günlerde evde pijamalarıyla oturmayı sevdiğini biliyordum. Bu yüzden köpeği ben yürüyüşe çıkarmıştım. Ama daha az önce yanımda yorgunluktan bayılan köpeğimiz onun etrafında kuyruğunu dikmiş dönüyordu.
Tanrım bu evdeki herkes Kenan'a tapıyordu.
"Çok sen" dedi oğlumuzu işaret ederek
Evet. Huyu ve kararlılığı bana çekmiş olabilirdi ama kumral saçlarından yeşil gözlerine kadar dış görünüşünde hiçbir katkım olmadığı ortadaydı.
Tabii ki üç erkeğin içinde kendimi prenses gibi hissetmem normal olabilirdi. Ama Yıldız ailesinde böyle bir şey mümkün değildi. Biz daha çok kuralları çiğneyip yağmurlu günlerde futbol oynayacak kadar deliydik.
Yani futbol oynayan prenses ne kadar havalıysa bu çocukların yanında da öyleydim.Saçlarımı bileğimdeki tokayla bağlayıp oğlumun elinden topu aldım.
Kenan başını eğerek güldü. "Nasıl bir annesin çocuğunla yağmurda futbol oynayacak kadar ?" dedi gülerek
Topu sağ koltuk altımda sıkıştırdım.
"Harika bir anne" dedi babasının karşısında yer alması hoşuma gitse de tamamen beni gaza getirip istediğini elde etmeye çalışıyordu.
"Harika bir anneyim" dedim soğuk kanlılıkla
"Dışarıda sağanak var" dedi Kenan arka bahçemizi göstererek
"Kesinlikle. Kaybeden köpeği bir hafta boyunca gezdirir"
Kenan üzerindeki tişörtü çıkardı. Rekabete hayır diyemeyeceğini her zaman biliyordum.
"Hastalanacaksınız" dedi bizi işaret ederek
Rahatlıkla omuz silktim. "Hiçbir şey olmayacak"
Kenan aniden topu kucağımdan kapıp bahçeye doğru koştu. "Görelim bakalım.. gazeteci kız" dedi
Gülerek peşlerinden gittim. Sağanak yağmurda deli gibi koşup eğlenirken tüm bu olanları düşündüm. Kaderin bizi birbirimize getirdiği milyonlarca ihtimali..
şimdi hayallerimdeki her şeye sahiptim. Başka bir ihtimali düşünemezdim bile..
eninde sonunda aynı yıldızın altında olduğumuz sürece her evrende seni bulurdum."Gol"
"Bir maça daha var mısın Yıldız?"
Her hikayenin milyonlarca olasılığı vardır.
Ben hoşuma giden iki olasılığı seçtim.
Şimdi sıra sizde.. hangi olasılığı seçeceksiniz? 💫Defne & Kenan Yıldız
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında
Fiksi PenggemarSpordan nefret eden bir dergi editörü, futbolla ilgili yazı yazmak için görevlendirildiğinde takımın kaptanı ile ufak bir anlaşma yapması gerekecektir. Ama karşısında büyük bir engel çıkar. Ya yıllarını verdiği ve kariyerinde önemli bir basamak ola...