Gözlerim penceremden süzülüp yüzüme vuran gün ışığıyla aralandı.Kendimi çok huzurlu hissetmeme rağmen vücudum hiç dinlenmemiş gibiydi.
Yinede içinde olduğum sweati burnuma kadar çekip sanki tüm gece kokusuyla uyumamışım gibi daha çok sarıldım.Kapı yavaşça açıldığında içeriye dikkatlice Kenan girdi.
"Özür dilerim ben mi uyandırdım" dedi sakince
Kafamı olumsuz anlamda salladım.
Yatağıma elinde tuttuğu tepsiyi bıraktı. Haşlanmış yumurta, peynir, salatalık, domates -tabii ki metaforuna uygun bir şekilde dilimlenmiş- ve portakal suyu vardı.Birden elini anlıma götürdü. "Güzel ateşin düşmüş" dedi.
Büyük elleri kafamın tamamını kaplamış gibiydi ve bu komiğime gitmişti.
"Tüm gece sen ateşler içerisinde yatarken ben hiç eğlenmiyordum ama" dedi"Tüm gece burada mıydın?" dedim
Dün gece olanlar yavaş yavaş beynime hücum edince kendimi kötü hissettim."Eylül'ü ben çağırmadım" diye ekledim.
"Biliyorum" dedi. Portakal suyuma pipet koyup elime tutuşturdu.Birkaç yudum aldım ama Kenan'ın morarmış göz altlarından tüm gece başımda dikildiği anlaşılıyordu.
"Artık edebiyat sorularının senin çalmadığını biliyorum " dedim gözlerimle mimiklerini takip ederek
Yüzünde hiçbir değişim olmadı. Sadece derin bir iç çekti. "Keşke daha önce bilseydin" dediGözlerini kaldırıp direkt gözlerimin içine baktı.
"Sana hakkımdaki bütün düşüncelerini değiştirmek istiyorum dediğimde ciddiydim"Ukala ve bir dönemimi zorlaştıracağını düşündüğüm takım kaptanım. Şimdi gözüme hiçte ukala ya da zor görünmüyordu.
Açık bir kitap gibi okunmayı bekliyordu.
Doğru kişi tarafından...Aklına gelen düşünceyle gülümsemesi yayıldı.
"Sana çok küçükken aşık olmuştum" dediŞimdi nefesimi tutup sonsuza kadar kendine saklayabilirdim. Anın büyüsünü her şey bozacakmış gibiydi. Eğer şimdi gözlerimi kırparsam tekrar açtığımda bunlar birer rüya olarak kalacakmış gibi geldi.
Ama sanki o bu sözleri söylemekten kimse onu alıkoyamazmış gibi devam etti."O parkta beni koruyan cesur kıza aşık olduğum gibi lisede kendini kitaplara kaptırıp bahçede yazılar yazan kıza da aşık olmuştum" derin bir nefes verdi.
"Her zaman bahçede tek başıma antrenman yapmamın tek nedeni kütüphanenin camında senin araştırma yapmanı izlemekti"
Nefesim göğüs kafesime sıkışmıştı. Bunca yıl sadece en yakınımdakiler tarafından bile zar zor farketildiğimi zanneden ben, olulun en tanınan yıldız oyuncusu tarafından hep farkedildiğimi duyuyordum.
Biri beni çimdikleyebilir miydi?"Defne sen ne yaparsan yap, ister saklan, ister kaç ben bir şekilde seni uzaktan izlemenin bir yolunu buluyordum" dedi şimdi gamzeleri her zamankinden daha derindi.
"Ben... bilmiyordum" dedim "neden daha önce söylemedin?"
Omuz silkti. "Bazen beni kantinde gördüğünde, okul sırasında denk geldiğimizde ya da rasgele bir durakta karşılaştığımızda sanki benden nefret ediyormuşsun gibi bakardın" derin bir iç çekti "sanırım beni sevebileceğine inancım hiç olmadı"
Aklımda bahsettiği tüm o anlar canlandı. Tüm gözler Kenan geçerken ona dönerdi ve zaten herkes için görünmez olmaya alışkın birinin yörüngesinde bu kadar parlak bir yıldızın olması kendini ne kadar iyi hissettirebilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldızların Altında
FanfictionSpordan nefret eden bir dergi editörü, futbolla ilgili yazı yazmak için görevlendirildiğinde takımın kaptanı ile ufak bir anlaşma yapması gerekecektir. Ama karşısında büyük bir engel çıkar. Ya yıllarını verdiği ve kariyerinde önemli bir basamak ola...