Keyifli okumalar...
Hala Eylül hocanın suratına bakıp bir cevap vermediğimi hatırlayarak;
"Hayır hocam teşekkür ederim, birazdan gelir zaten sizi de akşam akşam yormayayım." dedim.
"Saçmalama Başak ne yorulması sanki sırtımda götürüyorum seni arabayla bırakıyorum."
"Hayır hocam beklerim otobüsü her zaman bekliyorum zaten gelmezse de taksi ile geçerim her türlü merak etmeyin lütfen."
Benim binmemekte ısrar etmem üzerine camı kapatıp arabayı çalıştırmıştı.Kadın hakikaten gitti be sinirlenmişti galiba arabasına binmediğim için. Ama yük olmamak için reddetmiştim.
Eylül hoca aracı çalıştırarak uzaklaşmıştı. Tam gidiyor kesin dediğimde durağın ilerisinde bir yere aracı park edip kendisi de kitleyerek yanıma geliyordu. Napıyor bu kadın?
"Sen gelmiyorsan benimle bende seninle beraber bekleyeceğim otobüsü o halde." Böyle bir şey yapması cidden normal miydi? Şaşırıp
"Hocam lütfen siz gidi-" diyeceğimde lafımı kesip,
"İtiraz istemiyorum demin de sen arabaya binmemekte aynı şeyi yapmıştın. Hiç değilse burada seninle bekleyeyim. Hiç karşı çıkmaya kalkma başarısız olursun." Deyip bana bakarak kendinden emin şekilde gülümsemişti.
Gülümseyince gözleri kısılıyordu. Gözlerinin parlaklığı hem gece olduğu hem güldüğü için daha da belliydi. İçimi ısıtmıştı. Onun yüz ifadesini dalmışken Eylül hocanın önümde elini sallamasıyla kendime geldim.
"Kusura bakmayın hocam başka bir şey düşünüyordum da dalmışım."
"O farklı bir şeyi bana bakarak mı düşünüyorsun, şu anda merak etttim ne düşündüğünü açıkçası." Aynen söylerim şimdi sana gülüşüme takıldığımı hocam yaşarız bunu kesin."Y-yok öyle denk gelmiş herhalde hocam, yoksa sizinle bir alakası yok yani neden olsun ki böyle bir şey."
"Tamam tamam şaka yapıyorum, gerilme."
İkimizde gülümseyip birbirimize tekrardan susmuştuk. İlk defa bu kadar uzun süre boyunca yan yana kalıyordum onunla. Böyle susup yan yana olmak bile onunla olunca iyi hissettirmişti."Hocam hakikaten siz gidin kendimi çok mahçup hissediyorum. Zaten az bir süre daha bende bekleyip gelmezse abimi de çağırıp aldırabilirim kendimi. "
Kaşlarını çatıp " senin abin var mı?" Dedi. Evet var hatta böyle insanım ben yemek yiyorum nefes alıyorum. Ama yaşayamıyorum.
"Evet var Deniz adı da. benden 3 yaş büyük."
"Hmm okuyor mu o da peki."
"Evet bilgisayar mühendisliği okuyor son sınıfta.." dediğimde kaşlarını çatmıştı."Üniversite de son sınıfta olup nasıl senden 3 yaş büyük anlamadım." Bir sene sınıfta kaldığımın hesabını bilmiyordu tabi bir de matematik öğretmeni olunca daha da problem oldu ona iyice irdeler şimdi.
"Sınıfta kaldım bir dönem ondandır yaş farkımız." tekrardan meraklıca bir soru yöneltmişti.
"Neden aslında dersin iyi ve iyi çalışıyorsun eski notlarına baktım iyi durumda hepsi." Benim eski notlarıma neden bakmıştı ki.
"Eski notlarıma neden baktınız ki hocam." Kafasını kaşıyıp gözünü kaçırdı benden. Sonrasında bir cevap vermediğini farkederek;"Tüm sınıfın ders notlarına bakmıştım ilk okula geldiğim zaman yoksa bir tek seninkine değil yani."
"Anladım hocam, bir dönem sınıfta kaldım ondan böyle diğerlerinde yaşım büyük Ocak doğumlu olduğum içinde 19 yaşındayım."
"Sınıftaki diğer öğrencilerden olgun durduğunu farketmiştim açıkçası, dışardan bakınca kendini belli ediyorsun halinle tavrınla." Kurduğu cümleye ne diyeceğimi bilememiştim.
"Ne söylemeliyim şimdi iyi bir şey mi bu kötü bir şey mi?" Sesli bir şekilde kahkaha attığında ilk defa kahkahasını duyduğumu farkettim.
Suratına uzun bir süredir baktığımı farkederek kendime gelip gözlerimi ondan çekmiştim. Napıyorum ben aq ya kadını korkutacağım şimdi.
10-15 dakika daha durakta hiçbir kelime etmeden beklemiştik ikimizde. Biraz üşümüştüm durakta ben üşüdüysem Eylül hoca kesin şimdi daha da üşümüştür üstü inceydi çünkü.
Eylül hoca gitmemekte benimle beklemekte ısrarcıydı anlaşılan. Elimden başka bir çare gelmeyeceğini ve şu anda da başka bir otobüs olmadığını varsayarsak şu anlık Eylül hoca her şeye rağmen çok iyi bir seçenekti. Daha fazla bekleyip hastalanmamak için Eylül hocaya dönüp tam araba ile bırakma teklifini kabul edeceğim sırada o bana"Başak daha fazla burada durursak rüzgardan ikimizde hasta oluruz. Hadi gel artık araca geçelim evine bırakayım inat etme artık."
İçimdeki düşünceleri hissetmiş gibi aynı şeyleri söylemişti. Daha fazla ısrar etmeyeceğimden kafamı sallayarak onu onayladım. İkimizde kalkıp araca doğru ilerlemiştik. Eylül hoca aracın kilidini açıp şoför koltuğu tarafına yöneleceğini düşünürken benim tarafıma gelmişti. Ben ön yolcu koltuğuna otururken o arka taraftan bir şey alıp bana eğilmişti."Üşümüşsündür dışarı soğuktu bayağı." diyerek üstüme ceketini vermişti. Hoca bak ben böyle şeylere alışık değilim. Beni rambo gibi yetiştirdi ailem alışırım sonra hep isterim bak.
Arabanın önünden geçip yerine oturarak arabayı çalıştırdı. Bir süre sessizlik olunca daha arabanın hareket etmediğini fark edince ona baktım.
"Eeee" deyince bende ona bakıp anlamayarak eee dedim.
"Evinin adresini telepatik yollarla mı öğreneyim, yoksa sen mi bana söylersin." dalga geçerek söylediği şeyle utanıp, kafamı eğdim.
"Kusura bakmayın hocam. Unutmuşum." diyerek evimi tarif ettim.Arabayı adres tarifinden sonra sürerken hiç konuşmamıştık bende ona bakmıyordum. En sonunda dayanamayıp ona bakmıştım, aracı çok ciddi sürüyordu dikkatini hep yola vermişti. Bu haliyle bile çok tatlıydı. Ben ne ara bu kadar onun her hareketini sever oldum bilmiyorum.
"Eee beni süzdüğün bittiyse sessizliği bozarak bir şarkı aç istersen."
"B-ben mi yooo ben size bakmıyordum, sadece sizin tarafınızdan dışarıya bakıyordum." Ne saçmalıyordum ben böyle ya.
"Tamam tamam takılıyorum sana Başak hadi aç bir şeyler dinleyelim."Aracın radyosunu açıp bir şarkı açtım. 'Adamlar- Yoruldum' parçası çalıyordu. Azıcık ses açarak şarkıyı dinlemeye başlamıştım. Eylül hoca şarkıyı mırıldanıyordu. Sesi hiç fena değildi.
"Hocam sesiniz çok güzel bir gün sizden derste bir şeyler dinleyebilir miyiz?" demiştim.
"Teşekkür ederim tatlım, maalesef öyle bir şeye cesaret edemem galiba."
"Okulda söylemesinizde Derin hanımın cafesinde söyleyin cesaretinizi toplarsınız rahat ortam hiç değilse."
"Olabilir belki söz vermeyeyim ama senin için denerim." Son iki cümlesinde hem benim için bir şey yapmayı kabul edip bir de 'tatlım' demişti. Bunları o farketmeden demişti ve kendisi için normal davranışlar olsa da benim için öyle değildi. Tek bir kelimesinde mutlu olacak biriydim."Senin peki müzikle aran nasıldır."
"Benim sesim iyi değildir ama gitarı az çok çalabiliyorum."
"Çok iyi o zaman seninle birlikte çalıp söylersek cesaretimi toplayabilirim belki."
"Yok yok ben almayayım o kadar iyi değilim sahne de."
" Tamam ben aldım sözünü bunu yaparız bir ara seninle." dediğimi umursamayarak emrivaki yapmasına gülümsemiştim.İkimizde susup şarkıyı dinliyorduk. Bana bakıp tekrardan kafasını çeviriyordu sürekli. Kafamı çevirip ona döndüğümde yine gözünü kaçırmıştı benden. Sanki bir şey söylemek isteyipte ama cesaret edemiyor gibiydi. En sonun kırmızı ışıkta durunca bana dönüp bakıp utanmış bir şekilde;
"Başak eğer haddimi aşmayacaksam sana bir şey sormak istiyorum." Şaşırmıştım biraz sesiz kalıp en sonunda soracağı şeyi merak ederek "tabi sorabilirsiniz" diyerek konuşmasını bekledim.
"Merak ettiğimden soruyorum herhangi bir yanlış ama olmasın lütfen ima da bulunduğumu da düşünme sakın. Sınıftaki sürekli yan yana olduğunuz Can ile sevgili misiniz?"
Umarım beğenmişsinizdir....:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NE ALAKA HOCAM
Teen Fiction" İlk dersten uyuyorsan seninle çok işimiz var" diyen Eylül hocaya ne diyor bu der gibi bakıyorum. " Ne alaka hocam" dediğim gibi hocanın bakışlarının alev atacak şekilde olduğunu gördüğüm anda aha sıçtım diyorum. Küfür ve argoya hikaye de yer veril...