NE ALAKA HOCAM

2. Bölüm

Keyifli okumalar

" İlk dersten uyuyorsan seninle çok işimiz var" diyen Eylül hocaya ne diyor bu der gibi bakıyorum. " Ne alaka hocam" dediğim anda hocanın bakışlarının alev atacak şekilde olduğunu gördüğüm anda aha sıçtım diyorum. Esselaaaa...

"Anlamadım ne dedin"  hocanın suratına mal gibi bakarak ne diyeceğimi düşünüyorum. Mk ben niye sesli düşünüyorum her boku ya. Duru ve Can bana görüşürüz kanka iyi insandın der gibi bakarken yardım etmedikleri için bir turda onlara küfür ediyorum. Ayağa kalkıp,
"Ne ile alakalı hocam dediğiniz şey anlamadım dedim, hocam." Oha nasıl kıvırdım lan ben bunu. " Her neyse, adın ve ne okumak istiyorsun söyle bakalım"
" Adım Başak Aktürk. Pilotluk bölümünü okumak istiyorum." Kaşlarını kaldırıp şaşırarak bakıyor. Tam yerime oturacakken. Sınıfın boşboğazı Gökhanın " bu uyumayla zor kazanırsın" dediğini duyunca sinirlirleniyorum ulan hoca olmayacak sen göreceksin pezo tam laf söyleyecekken "dert etme Gökhan sen bu beyinle bu yaşa kadar geldiysen Başak uyuyarak bile  kazanır o bölümü."  diyen Can' la birlikte kapak işareti yaparak el çakıyoruz havada. Mal neyiyle benimle yarışıyorsa. Gökhan tam bir şey diyecekken " Sınıfta öğretmen olduğunu unuttunuz herhalde arkadaşlar. " diyen hocayla birlikte önüne dönüyor. Bende kendime gelerek hocaya odaklanıyorum. " kusura bakmayın hocam böyle sineklerle uğraşıyoruz işte sizde mecbur kaldınız bunlara." " her neyse Başak, sınıfta bir tek sen Pilotluk istiyorsun diğer herkes Psikoloji, Askeriye Hemşirelik vs. istiyor neden bu bölüm?" Kaplumbağa deden ne bileyim istiyorum işte diyemeyeceğim için
"Riskli ve heyecan verici bir meslek hocam sıradan ve DÜZ şeyleri sevmem, hedefim yüksek ve bunu sürekli hatırlayıp daha çok çalışmak için." diyorum . Eylül hocanın yüzünde memnun olmuş ifadeyi görünce gülümseyip oturuyorum yerime. Aferin lan ne güzel cevap verdin öyle diyen Duru ve Can' a tabee lan bakışı atarak geriye yaslandım.

Bir süre sonra çalan zille birlikte hoca dışarı çıktığında herkes yavaş yavaş çıkıyor biz bu teneffüs çıkmak istemediğimizden yerimizden kıpırdamadık. Duru arkasını dönüp " eeee nasıl buldun hocayı" dediğinde "ben bulmadım kendi geldi ya sınıfa " dediğimde kusar gibi hareket yaptığında güldüm. " kızım ben onu mu diyorum bir tek seninle farklı diyolog kurdu farkettiysen dicem ama sen öküz gibi yattın, bilemezsin." " kanka öğretmen o onu geçtim kadın kendide dedi bir tek ben farklı bölüm söylemişim ondan merak etmiş diye. Ondan yani farklı bir şey arama yine çöpçatan antenlerini kapat." Dedim. Can "Serdar hoca konusunda bana çok güldün Başak eden bulur yani kankacım" deyip sinsi sinsi baktığında kahkaha atıp " olum salak mısınız benim bunlara ayıracak zamanım mı var sanki"   hakikatende hiç zamanım yoktu uzun zamandır böyle şeylere, hele ki bir öğretmen için hiç olamaz.  Zil çalıp sonunda bu anlamsız konuşmanın son bulmasına sevinerek matematik kitaplarımı çıkartıyorum. Eylül hoca sınıfa girdiğinde önceden kalınan yerden derse başladığında derse odaklanıyorum sadece. 40 dakika sonunda zil çaldığında herkesle birlikte dışarı çıktık. Öğle arasında olduğumuzdan kantin sırasına Duruyu kurban ederek tost aldırıyoruz bir masaya geçip oturduk Can ile. Telefonuma odaklandığımda instagramda gezinerek reels izlerken bir anlığına kantin kapısına gözüm çarptığında Eylül hocanın geldiğini görünce onu inceleme fırsatı yakaladım. Hakikatende taş gibi kadındı. Kumral uzun saçları iri göz ve dudakları ile aşırı tatlıydı. Simsiyah giyinmişti. Siyah straight tip kumaş pantolon üzerine siyah yelek ve beyaz gömleği ile maskülen havası vardı. Uzun boyu ile de aşırı iyi duruyordu.

"Tren geçti kanka" diyen Canla bakışlarımı Hocadan çekip Cana bakıyorum " Ona bakmıyordum olum ya Duruya bakıyordum acıktım." Dediğim anda Duru geldi. " bir daha beni kantin sırasına bok girdirirsiniz piçler. Ölüm gibi bir şeydi be " " Ama kimse ölmedi kanka bişey olmaz." Deyip tostumu gömüyorum. Göz devirerek o da bizimle birlikte yemeye başlıyor. "Eylül hoca hakkında ne düşünüyorsunuz" diyen Duru ime sessizlik bölünüyor. Ne gibi der gibi Can ile baktığımızda " yani dersi güzel anlatıyor bence ben Gamze hocadan daha açıklayıcı ve net buldum anlatımını. Sizce?" açıklıyor kendini.
" Bende öyle düşünüyorum da ama çokta umrumda değil sonuçta bende bitiyor, ders çalışma isteğim olmadığı sürece isterse hoca otuz kere anlatsın bir konuyu anlamam hele ki matematik söz konusu olunca" " Aynen kanka aynen onun için ders boyunca full odak hocayı izleyerek dinledin hocayı." Diye Can laf atağında " sınav senemiz ne yapmamı beklersin embesil arkadaşım." dedim. " Valla çok güzel kadın sınıfın en ders kaynatanları bile hoca ders anlatırken çıt çıkarmadı şaştım. Böyle süregelir inşallah rahat rahat işleriz dersi." Diyen duruyu ikimizde onaylıyoruz.

Yemeğimizi bitirip bahçeye çıkmıştık adımlayarak sohbet ediyorduk. Bir süre sonra yorulup bir kamelyaya oturduk. Oturduğumuzda telefonumda gelen bildirim sesiyle telefonumu açtığımda sınıf grubuna yeni ders programlarının atıldığını gördüm.  Altındaki yazıya odaklandığımda sınıf öğretmenimiz olarak Eylül Soydan ismi ile Gamze hoca yerine onun olduğunu farkediyorum. Ayrıca ders programında artık matematik ders saatlerinin arttığını farkettim. Bu demek oluyor ki Eylül hoca ile hem sınıf öğretmeni olduğundan hem de ders saati arttığından daha fazla görüşeceğiz oluyor. Aman banane.
Can'ın " ooo bak Başak sana da gün doğdu kadının bizimle daha çok dersi var artık hadi yine iyisin" demesiyle ona odaklanıyorum. " olum banane ya ilk günden kadınla beni niye yakıştırıyorsun." dedim " e yakıştırdım kızım sen uzun yapılı o sinirli uzun minnoş bir şey olursunuz siz." Sus ya can diyerek konuyu kapatıyorum.
Sonuç olarak o benim öğretmenimdi öyle olmasa bile benim sosyal hayatım sıfır, çalışıyorum bir kere amk ben öğretmen olmasa bile bakar sanki bana. Neyse böyle şeyleri hiç düşünmeden devam etmem en iyisi. Ders zilinin çalmasıyla hepimiz sınıfa doğru gitmek için ayağa kalktıktan yavaş adımlarla içeri ilerliyoruz.

Yazım hataları anlatım bozukluğu var ise şimdiden kusura bakmayın. Umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum🤜🏼🤛🏻