1.0

75 13 233
                                    

Yaşanan her kötü olayda kendimi suçlamamam gerektiğini biliyordum.

Biliyordum ama Mark önümdeki yatakta benim abim yüzünden hareketsiz bir şekilde yatıyorken kendimden başka da bir suçlu bulamıyordum.

Hendery ben olmasam da Mark'ın bir gün Jongin'in karşısına çıkacağını, ayrıca bugün olan her şeyi de hiçbir zorlama olmadan kendi isteğiyle yaptığını, kendi seçimi olduğunu bana uzun uzun anlatmıştı. Mark bu yolu sonunu göze alarak seçmişti. Ben de onlardan biri zor durumda kalsa hiç düşünmeden benzer şeyleri yapardım. Sonucunda yaralansam suçlu onlar olmazdı. Mark'ın durumunda da suçlu ben değildim.

Her durumda kendini suçlamaya kodlu zihnim bunu kabullenebilmiş miydi peki? Hayır.

Son bir saattir ev çok sessizdi. Hendery WuKong'a gitmesi gerektiği için sakinleştiğime emin olduktan sonra evden çıkmıştı. Jeno Jongin hyungu Kun'lara teslim ettikten sonra eve gelmiş Mark'ı kontrol etmişti. Yaklaşık bir on dakika önce de Jaemin'i eve bırakmak için çıkmıştı.

Jisung Mark'ın iyi olduğuna emin olduğu andan beri ortalıkta yoktu. Bir hışımla evden çıkmıştı ve Chenle da onun arkasından gitmişti. Sinirli görünüyordu ve o sinirle yanlış bir şey yapmasından korkmamış değildim. Chenle'nın da yanında gitmiş olması içimi rahatlatan tek şeydi.

Yatağında huzurla uyuyormuş gibi gözüken Mark'a baktıktan sonra gülümseyerek Renjun'in getirdiğini tahmin ettiğim sandalyeyi yatağının yanına çektim.

Tam bir aptaldı. Nasıl olduğunu asla anlayamadığım şekilde büyüden etkilenmemiş olan Jaemin'in Jongin'i etkisiz hale getirmek için geleceğini biliyordu. Jongin'i oyalamak ya da dikkatini dağıtmak için bir sürü şey yapabilirdik ama o üstüne gitmeyi tercih etmişti. Hem de tek başına. Hendery Jongin'e büyü yapamıyor olsa da Chenle yanımızdaydı. Ben korkmuş olsam bile Jonginle biraz daha konuşabilirdim. Ne olursa olsun Jongin bana zarar verse de öldüremezdi. Mark beni geride tutmaya çalışmıştı ama yumruklarım da sağlamdı. Belki biraz paslanmış olabilirdim ama gerçekten iyiydim. Jonginde bu halimle bile birkaç yara açabilirdim. Yani kısacası tek başına Jongin'le uğraşmasına gerek yoktu.

"Aptalsın Mark Lee." dedim elim saçlarını düzeltmek için uzanırken. İlk tanıştığımızdan beri saçları biraz uzamıştı. Yattığı için de ister istemez biraz birbirlerine girmişlerdi. "Burnun kanıyor diye ne kadar korktum biliyor musun?"

Jongin hyungun varlığını birkaç saniye olsa da unutacak kadar korkutmuştu beni. Normal bir kanama olmadığını ilk gördüğüm an anlamıştım. Büyüden kurtulmak için bir şey yapmıştı. Ne yapmıştı bilmiyorum ama çok büyük bir şeydi. Abimin büyüleri öyle kolayca kurtulabileceğiniz şeyler değillerdi. Hatta bana sorarsanız imkansızdı ama buradaydık işte. Abim büyüsüyle zamanı durduruyorken insan olan Jaemin, onun boynuna bir şırınga saplayabilmişti.

Elim saçlarından benim tarafımdaki eline gitti bu sefer. Cesaretimi toplamak için birkaç kez parmaklarıyla oynayıp diğer elimi de onun elinin üzerine kapattım. "Hendery yapma, olmazsa üzülürsün demişti ama deneyeceğim."

Gözlerimi kapattım. "Bunu bana 5 yaşımdayken annem öğretmişti ama bitkiler üzerinde. Bir de en son 10 yaşımdayken Johnny hyungun küçük yaralarında denemiştim. İşe yaramıştı. Şimdi sende de işe yarar mı bilmiyorum."

İşe yaramazsa kendimi çok kötü hissedecektim. Mark benim için sürekli uğraşıyordu ama ben hiçbir şey yapamıyordum. Belki bir kez olsun ben de onun için bir şeyler başarabilirdim.

Avcumdaki elini biraz daha sıktım. Annemin öğrettiği gibi Mark'ın bedenine değil ruhuna odaklandım. Eğer ruhuna dokunabilirsem onu iyi edebilirdim çünkü.

unknown • mhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin