14.bölüm

54 7 47
                                    

Gözümün önünde tüm savaş bitmişti. Zombileri öldürdük ama Minho... İyi olacak mı?

"Buraya gelin!"

Felix bir kapı açmıştı. Hepimiz içeriye girdik ve kapıyı kapatıp koltuklara oturduk. Bir pastane.

"Ben dolaplara bakacağım. Çok açız."

Jeongin dolapları karıştırırken Seungmin de ona katılmıştı.

Lisa'ya baktım. Çok havalı gözüküyordu ve bence bunu çoktan herkes anlamıştı.

Kılıcını kenara koydu ve gidip Felix'in saçından tutup kafasını geriye yatırdı ve yüzüne tiksinerek baktı.

"Ne zaman büyüyeceksin aptal!"

"Lisa benimle ilgilenip durma artık. Sanki gerçekten ablaymış gibi rol yapma."

"Masumlara zarar gelirse senin canını kendi ellerimle alırım yakışıklı."

Lisa Felix'i bırakıp Minho'ya döndü.

"Minho iyi misin tatlım?"

Minho sadece kafa sallamıştı. Canının yandığına eminim.

Minho için yer açıp ceketimi yere serdim ve Minho'yu üstüne yatırdım.

"Fazla rahat değil ama iyi hissetmeye çalış olur mu?"

Sadece kafa salladı. Konuşmuyordu.

"Duydun mu? Jisung saldırıya uğramış!"

"Nasıl bir saldırı?"

Güldüklerini duyuyordum. Kimse beni korumaya çalışmıyordu. Adını bilmediğim abi hariç.

"Kesin sesinizi. Jisung'un suçu ve isteği yoktu."

"Zorba Hyunjin şimdi melek mi olmaya çalışıyor?"


Bunlar benim anılarım mı?

  Sadece Jisung

Ben sadece Jisung'um. Evlatlık olduğumu belki de kimse tahmin etmedi. Chan diye bir abim varmış ama ölmüş. Sonra beni evlatlık almışlar ve çok iyi bakmışlar. Jeongin doğunca değişmiş. Ben Jeongin'i hep sevdim ama Jeongin'in annesi ve babası beni hiç sevmedi. Belki onun bile benim evlatlık olduğumdan haberi yoktur.

Babam beni hırsızlığa zorlardı. Evet, yaptım. Beni yapmazsam tehdit ediyordu. Satılmaktan korktum.

Jeongin ise prensler gibi büyümüştü. Sorun değil. Kardeşim için her zorluğa katlanırdım. Sadece biraz fazla korkaktı. Kızlar onun peşinden ayrılmadığı için adı çıktı. Aklınıza ne geldiyse. Peki, okul nedir? İçindekiler nedir?

Okulda bir ebe seçilir ve intihara sürüklenir. Eğer ebeye yenilirseniz gerçek ezik sizsiniz ama ebe yenilirse derler ki: "O zaten ebe."

Ebe seçilir ve eziyet edilir. Eziyet etmeyen okulda saygı görmez. Zengin olmalısın, havalı olmalısın, sevgilin olmalı ve son model telefon ya da kıyafetin.

Okulumuzdaki ebe Jeongin olmuştu. Benim prens gibi yetişen masum meleğim.

Can acısı gösterilir mi? Hayır. Bu soyut bir kavramdı. Oysaki canın acımasını sağlayanlar somut varlıklardı. Adalet bu muydu? Somut varlıkların soyut hislere dokunabilmesi adalet miydi? Evet. Dünyanın adaleti buydu.

Abimin ölümünü yüzüme çarptılar. Gerçek olmayan abimin ama eğer yaşasaydı severdi beni. Jeongin nasıl gerçek kardeşiyse beni ondan ayırmazdı. Bana her zaman kardeşin ucube dediler. Onun yanında bende ebe sayılıyordum.

Abim ise zorbalıklara dayanamayıp uçurum kenarında yürümüş. Gerisi belliydi.

Şimdi hatırladım. Okulda arkadaşım olmadığı sırada Minho, arkadaşı ile yanıma gelmişti ama o günden sonra arkadaşını hiç görmemiştim. Hep merak ettim. Sarı saçlı ve çilli çocuk oydu.

Korku insanı ayakta mı tutar yoksa uykuda mı?

Aslında korku insanı ayakta tutar. Yani güçlü kılar. Mesela kendini öldürmekten ya da başkasını öldürmekten korkarsın ve bu seni tehlikelerden korur. Aynı zamanda seni güçlü kılar.

Neden anlatıyorum ki? Anlayabilir miydi insanlar beni?

Minho'yu Felix'in elinden mi çalmıştım? Ama benim bir hatam yoktu.

Jeongin'in üstüne geldiklerinde ne yapacağımı hiç bir zaman bilemiyordum. Sonra karşıma birisi çıktı ve abimin arkadaşı olduğunu söyledi. Onun Hyunjin olduğunu hiç bir zaman anlayamadım.

Bu dünya bazı kişileri gerçekten harcayan bir çöplüktü. Pahalı hayatlar için ucuz hayatların atılması gerekiyordu. Ben ise ikisinde de değildim. Sadece Jisung'tum. Yanlışlıkla çöplüğe atılan bir çocuk.

Hayır gerçekten çöplükte bulunmuştum. Bu yüzden böyle oldum ama bundan sonra belli değildi. Elmasın parlaması ne kadar sıcağa maruz kalmasına bakardı.

En parlak taş olup göz kamaştırabilirdim ama benim parlamamdan korkan çok olurdu.

Her hangi bir olay yaşamadım. Sadece bunlar. Babamın beni bir kere satması belki. Tanrı şahidim olsun ki normal hayatımda olsaydım o adamı doğduğuna pişman ederdim.

Minho kolumu tuttu. Dalmıştım. Elini tuttum ve yüzüne baktım.

"Bir isteğin mi var?"

Kafasını salladı. Konuşmuyordu.

Jeongin bir yandan bağırıp bir yandan yanımıza koşuyordu.

"İki paket cips buldum!"

"Jeongin sessiz ol. Minho uyuyacak."

Seungmin konuştu.

"Önce yesin sonra uyur."

Seungmin doğruyu söylüyordu.

Minho'yu kendime yaslayarak oturttum ve ağzına teker teker cips koymaya başladım. Arada kendi ağzıma da atıyordum.

"Minho?"

Yüzüme baktı.

"Neden bana saldırdın?"

Cevap vermeden cipse baktı. Ağzına bir tane daha koydum. Jennie konuştu.

"Lisa, sen nereden çıktın?"

"Bilmiyorum. Sadece aklımdan kılıcın olsa falan diye geçirmiştim ve oldu. Sonrasında ise hayatta kalma çabasına girdim."

Bu sefer ben konuştum.

"Felix ile ne yakınlığınız var ki?"

"Felix mi? O gereksiz ve aptal benim kardeşim."

Son Nefesler /Han Jisung/✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin