12.bölüm

42 9 43
                                    


   İnsanlar çok garip değil mi? Ölmek için doğmuşlar. Sahi, insanlık halâ ayakta mıydı? Gerçekten böyle bir şey olacak mıydı? İnsanlar değişir miydi?

   Oturur pozisyona gelip üstümdeki samanları attım. Sabah mı oluyordu gece mi? Zaman algım iyi değildi sanki. Kendime geldim. Neler olduğunu hatırladım. Ağzımdaki sarmaşığı çıkarıp ayağa kalkmaya çalıştım. Her yerim uyuşmuş gibiydi. Kendimi zorlayarak duvarı zorda olsa tırmandım. Yine atlasam ve Hyunjin yanıma gelir miydi?

    Atladım. Gelmedi. Her şey için teşekkür ederim sarmaşık.

    Çatıya çıkıp bakmam gerekiyordu. Belki de kurtulmuştu olamaz mıydı?

    Etrafta hiç bir şey yoktu. Çok ıssızdı. Fırtına öncesi sessizlik gibi.

    İçimdeki tüm hislerim beni yalnız bırakmış gibiydi. Merdivenleri adımlarken garip hissettim. Sadece adım seslerimi duymak çok korkutucuydu. Saatler önce beraber buradaydık. Şimdi ise yalnızım ve korkağın tekiyim.

   
   Merak ediyordum. Üzüntü ve korku arasındaki farkı. Aslında ortak noktaları vardı ama bir fark da vardı.

    Birincisi:

   "Tedirgin hissedip kendi canını kurtarmaya çalışmak. Belki korkunun seni hayatta tutmasıdır."

   İkincisi:

   "Mesela bir yakınını kaybedince kendin için değil onun için üzülmen. Canının acıması ve haykırma isteği. Ağlama isteği. Yalnız hissetmen. Kalbinin kırılması. Kimsenin seni anlayamaması."

   Ortak noktası:

   " Tehdite maruz kalıp hem korkman hem de kendin için üzülmen."

    En basit örnekler. Hiç bir fikrim yok. Olmadı da.

    Çatının kapısına geldim ve yavaşça açtım.

    Onu gördüm.

    Bilinçsiz bir şekilde.

    Dizlerimin üstüne çöktüm. Yanına doğru emeklemeye başladım. Ayakta gidecek kadar yüzüm yoktu. İç organları dışarıya mı fırlamıştı? Elini tuttum. Elleri neden soğuktu. Yüzü bana dönük değildi. Elini bırakmadan yüzünü kendime çevirdim. Bir yanağı yoktu. Kopmuş. Sağ kolu da kopmuştu. Yüzü çok donuktu. Hayat dolu o gözler şimdi açılmamak üzere kapanmıştı. Kendimi daha fazla tutamadım. Kan ağlayana kadar ağladım.

   Not: Kan ağlamadım. Ne olursa oslun beynim izin vermedi.

  Bir zamanlar her şeyin mükemmel olacağına inanan bir çocuk vardı. Bir zamanlar.

   Ayağa kalktım ve korkuluğun diğer tarafına ayağımı geçirdim. Belki de onları huzura kavuşturma zamanım geldi. Ellerimi bıraksam yeter.

   Kendimi atlamak için zorluyordum. Parmaklarımı bir türlü açamadım. Korkuluğun diğer tarafına geçip Hyunjin'in yanına uzandım. Ona sarıldım.

    "Sarmaşık, neden bu kadar soğuksun? Isıtayım mı?"

   Onu bıraktım ve üstümdeki ceketi çıkarıp ona giydirdim.

   "Neden hala üşüyorsun?"

    Sol elini tuttum.

   "Halâ üşüyorsun bekle. En iyisi seni bizimkilerin yanına götüreyim."

   Biraz zorlansamda onu sırtıma aldım ve merdivenlerden dikkatlice inmrye başladım.

    "Hyunjin ölmekten korkmadın mı?"

    Ağlayarak sokakta yürümeye devam ediyordum.

    "Sana vurduğum için özür dilerim. Affettin mi?"

   Karşıda Felix ve Minho'yu gördüm. Bize mi geliyorlar?

    "Kızgın mısın bana Hyunjin?"

   Bir an için duraksadım. Sokaklar birbirine mi girdi?

    "Bak ağırsın. Başım dönüyor ama seni ısıtacağım."

    "Jisung, arkansaki Hyunjin mi?

   Minho olduğu yerde donmuş gibiydi. Felix ise tepkisiz bekliyordu.

    Hyunjin'i almak için yanıma geldi.

    "Bırak. Ben götüreceğim. Yolu göster."

    "Hyunjin iyi mi?"

    "Yolu göster."

    Yavaşta olsa ilerlemeye başladım.

   Dakikalar sonra Jennie'nin dükkanından içeriye girdik. Herkes soru soruyordu. Ağlayanlar da vardı ama ben duymuyordum.

   Hyunjin'i yere yatırdım ve Minho'ya ateş yakmasını söyledim. Kulağım tek bir soruyu duydu.

   "Hyunjin öldü mü?"

   "Ölmedi!"

   Jeongin'e bağırdım. O ölmedi.

   "Lütfen kıyafet verin bana."

   Minho ceketini çıkardı ve diğerleri de çıkardı. Hepsinş de Hyunjin'in üstüne örttüm.

   "Üşüyor musun  halâ sarmaşık?"

   "Jisung iyi misin? Hyunjin öldü."

   "Hayır Felix. Yanılıyorsun."

    Seungmin omzumu sıvazlıyordu.

    "Hyunjin'i gömmemiz gerek."

    "Hayır!"

     Herkes bana bakıyordu.

    "Eğer ben ölürsem her şey düzelir."

   "Hayır Jisung. Öyle bir şey olmayacak."

    "Minho rahat bırakın beni. Akıl sağlığım yerinde."

    Sarmaşığın yanına uzandım ve ona sarıldım. Uykum gelmişti. Her şeyin kabus olması dileği ile.

   "İyi geceler Hyunjin."

Son Nefesler /Han Jisung/✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin