16. 𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚-𝑅𝑜𝑏𝑒𝑟𝑡

17 4 4
                                    

16. 𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚-𝑅𝑜𝑏𝑒𝑟𝑡

Yüzüme vuran güneş ışığı ile gözlerim yavaşça aralandı. Yattığım yerden doğruldum ve yatağın üstünde öylece oturmaya başladım. Hala düşünüyordum. Kafamı cama çevirdim ve gökyüzüne bakarak "Cidden orada bir tanrı varsa eğer bana yardım etsin.Beni bu durumdan kurtarsın" diye mırıldandım.
Ardından banyoya gidip günlük işlerimi hallettim.
Kahvaltı saatine az kalmıştı. On beş dakika vardı. Umarım hazırlanabilirim.

Dolabımı açtım ve bir türlü giyemediğim bebek mavisi elbiseyi aldım.

Elbiseyi giydikten sonra saçlarımın ve elbisenin renklerinin zıtlığına küçük bir kahkaha attım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elbiseyi giydikten sonra saçlarımın ve elbisenin renklerinin zıtlığına küçük bir kahkaha attım. Fazla dikkat çekmesin diye saçımı topuz yaptım.
Saçlarımı topuz yaptığımda boynumdaki morluğu yeni farketmiştim.

Makyaj dolabımdan hemen kapatıcımı aldım. Siktir. Kapatıcım bitmiş!
Oflayarak kapıdan çıktım ve merdivenlerden inmeye başladım. Umarım merdivenlerden düşüp beyin kanaması geçiririm.

Malesef ki istediğim şey olmadı. Ne merdivenden düştüm ne de beyin kanaması geçirdim. Masanın önüne geldim ve yine Elam'ın yanına oturdum. Tam karşımda Kral Robert oturduğu için elimi morluğun üstüne koydum ve gizlemeye çalıştım. Yandan Elam'a bakınca ondaki morluğun daha büyük ve daha koyu renkli olduğunu gördüm. Ben söylüyorum her işte başarılıyım diye.

Robert asla duygularını saklayan bir adam değildi. Her şeyi direkt söylüyordu. Tanrılar bana yardım edin. Lütfen şu adamın ağzını tutun.
Kral bir süre bizi sırıtarak izledikten sonra ellerini iki yana açtı ve başlamamızı söyledi.

Bizim krallığımızda sadece akşam yemekleri beraber yenirdi. Herkes kahvaltısını kendi odasında yapardı. Anlaşılan her krallığın kendine has özellikleri vardı.

Artık elim yorulduğu için boynumdaki izin üstünden elimi çektim. Zaten herkes anlamıştı.

Şuan fark ediyorum her zaman konuşan kişi Kral Robert oluyordu. Kraliçe Nora ve Elena hiç konuşmuyordu. Belki krala olan saygılarındandır.

Kral Robert oğluna baktı ve "Oğlum boynuna ne oldu?"Diye sordu. O sorunca bende Elam'a döndüm ve onu incelemeye başladım. Boynundaki izden gözümü çekip dudaklarına baktım. Alt dudağı şişmiş ve kızarmıştı. Bende onun kadar iz yoktu. Olduğundan emin olmadığım tanrılara şükrettim ve sessizce onları dinlemeye başladım.

"Ne olmuş baba?"
Elam saf ayağına yatıyordu. Aslında ne olduğunu çok iyi biliyordu.

"Bilmem. Sanki morarmış gibi"

Ne olduğunu sen de biliyorsun be adam! Sus artık.
Daha fazla dayanamadım ve kısık bir sesle "Ben yaptım" dedim.
Siktir. Ben ne yaptım. Sinirli olmanın kötü yanları işte. Kelimelerini tutamıyorsun. Aman banane.

Elena sırıtarak beni izliyordu. Alttan ona küçük ve kuvvetsiz bir alev topu gönderdim. Anında yüzündeki sırıtış yok oldu.

Kralı artık susturabilmiştim. Adam bir türlü susmuyordu. Konuştukça konuşuyordu.
Bu sefer sessizliği ben bölüp "Muhafızım nerede?" Diye sordum.

Kral "Muhafızların yapması gereken şeyi yapıyor. Yani benim için çalışıyor" diyerek sorumu cevapladı.

Sinirlenmem ile beraber kanımda dolaşan ateş dışarıya çıkmak için çabaladı. Kendimi ne kadar zor olsa da tuttum.

"O benim muhafızım majesteleri. Siz istediğiniz gibi onu çalıştıramazsınız. O benim krallığımın muhafızı. Sizin değil!"

Derin bir nefes alıp devam ettim.

"Yan tarafımda ki oda boş. O odanın muhafızımın odası olmasını istiyorum"

Robert'ın gözünde ilk defa öfke kıvılcımları gördüm.

"Burasıda benim sarayım prenses! İstediğiniz her şeyi yerine getiremezsiniz."

Yanlış kişiye kafa tutuyorsun Robert.

"Tamam çağırın o zaman muhafızımı. Benim odamda kalacak"

Cümlemle Elam'ın gözlerini fal taşı gibi açıldı. Pis kıskanç

Kral bu sefer söylediğimi yaptı ve Poyraz'ı çağırdı.

"İzninizle majesteleri" dedim ve Poyraz'ın koluna girdim. İkimiz beraber odama doğru yürümeye başladık.

𝐸𝑙𝑎𝑚...
Evera ve Poyraz beraber gittikten sonra tırnaklarımı kemirerek masada oturuyordum. Bir de babamın söylediklerini dinliyordum.

"Evera çok güzel bir kız. Mükemmel bir leydi."
Sırıtıp "Bana kafa tutması beni çok keyiflendiriyor" dedi.

Tabi bunları söylerken annemin ona attığı ölümcül bakışları görmüyordu.
Ben de babamdan şüphelenmeye başlamıştım. Geldiğinden beri Evera'yı övüyordu. Belki böyle şeyler düşünmem yanlıştı ama onu çok seviyorum. Kimsenin ona farklı gözle bakmasını istemiyorum. Bu kişi babam olsa bile.
16. 𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑆𝑜𝑛𝑢...

Ölümcül Taht (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin