22. 𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚- 𝑆𝑎𝑘𝑙𝑎𝑚𝑏𝑎𝑐̧

30 4 68
                                    

22. 𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚- 𝑆𝑎𝑘𝑙𝑎𝑚𝑏𝑎𝑐̧

|⚔️☄️

Hücrede geçirdiğim iki hafta sanki iki yıl gibi gelmişti. Ve ben bu iki haftada salak kız rolünü oynamıştım. Bana yemek getiren muhafızlara sürekli ağlıyor, elimden hiçbir şey gelmediği için bana yardım etmelerini istiyordum. Ama bugün o rol ölüyordu.

Aslında bu rolün bir amacı, muhafızlara son bir şans daha vermemdi. Fakat, hepsi bu şansı elinin tersiyle itmişti. Ve bu onların hayatında aldığı en yanlış karardı.

Gece yarısıydı. Gece olunca neredeyse bütün muhafızlar benim başımda nöbet tutuyordu. Aptal ağabeyimin, aptal kararlarından biriydi. Ama bilmiyordu ki ezdiği kızın ateşe hükmettiğini.

Şuan uyuma numarası yapıyordum. Tek gözümü açtım ve muhafızların üstünde gözümü gezdirdim. Yarısı uyuyor, yarısı ise nöbetine devam ediyordu. Bu kadar fazla muhafıza, çok güçlü bir ateş lazımdı. Onlara öyle acılar çektirmek istiyordum ki, diğer tarafta beni unutamasınlar ve intikam arzusuyla yanıp tutuşsunlar.

Şimdiye kadar yaptığım ateşlerden belki elli kat daha acı veren bir ateş topu yaptım. Ve hücrenin arasından topu gönderdim. Uyanık olan muhafızlar kaçmaya çalışsalarda, ateşim elbet onları yakalayıp yakacaktı. Bir yönden saklambaç gibiydi. Bu oyunda ateşim ebe, avım ise saklanandı. Ve ebe eninde sonunda avını yakalıyordu.

Cayır cayır yanan muhafızları büyük bir keyifle izledim.
Kimisi canını çoktan vermişti bile, kimisi ise hâla büyük acılar çekerek can vermeye çalışıyordu. Onların gebermesini bekleyemezdim. Zamanım çok kıymetliydi.

Yine ateş gücümü kullanarak hücrenin aralıklı demirlerini eritmeye başladım.
Demirler tamamen eriyince yavaş adımlarla zindanın çıkış merdivenlerine doğru yürümeye başladım. Aynı uyuzlukla merdivenleri çıktım ve zemin kata ulaştım.
Ardından uyuzluğumu üzerimden atıp hızlı adımlarla Amaris ile kaldığımız odaya ilerledim. Biliyorum biraz -fazlasıyla- dengesizim. Bu düşünceme küçük bir kahkaha atıp yoluma devam ettim.

Odamızın bulunduğu kata gelince koşar adımlarla ilerledim. Ve kapının kulbunu çevirip içeriye girdim. Amaris yatağında uyuyordu. Rahat bir nefes verip odadan çıktım. Ardından odanın kapısını dışarıdan kilitledim. Minik meleğimi korumam lazımdı.

Rahat rahat sarayda dolaşıyordum. Çünkü sarayda muhafız kalmamıştı. Kaldıysada beş-on tane bir şey kalmıştır. Onlar da çocuk oyuncağı.

Aynı rahatlıkla koridorlarda gezmeye devam ederken siyah bir gölge dikkatimi çekti. Hızlı adımlarla koridorda ilerliyordu.
Bende onun gibi hızlanarak arkasından koşmaya başladım.

Ona yetişince omuzundan tutup "Hopp! Dur bakalım nereye?" Dedim.

Omuzunun zayıflığı sayesinde bu kişinin bir kadın olduğunu anladım. Ayrıca siyah suikast elbisesinden bir kaç sarı saç tutam dışarıya çıkmıştı.

"Elena? Sen misin?"
Kız sorumu cevaplamak yerine bana sıkıca sarıldı.
Yüzündeki maskeyi hızla çıkardım ve düşüncemi kanıtladım.
Elena hâla hıçkırıklar içinde bana sarılıyordu.

"Elena. Ağlamayı kes. Ve bana neler yaşandığını anlat"

Bir süre daha ağlamaya devam ettikten sonra şükürler olsun ki sustu.

"Ben sana yardım etmek için gelmiştim Evera"

Cümlesiyle ağzım şaşkınlıkla aralandı. Ölme ihtimalını göze alarak bana yardım etmek için mi gelmişti?
Abisine rağmen bana yardıma mı gelmişti?

Ölümcül Taht (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin