21. 𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚- 𝐵𝑖𝑡𝑖𝑠̧

24 4 28
                                    

                    21. 𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚- 𝐵𝑖𝑡𝑖𝑠̧

|⚔️☄️

Kapımın sertçe yumruklanmasıyla huzurlu uykumdan uyandın. Amaris'e baktığımda hala uyuyordu. Oflayarak yataktan kalktım. Önce uykuda bozulan siyah peruğumu düzelttim. Ardından lanet olası kapıyı açtım.

"Kral Alex sizi odasında bekliyor"

"Tamam. İki dakikaya oradayım"

Hemen dolaba yöneldim ve hizmetlilere özel olan elbiselerden temiz olanı çıkardım. Elbiseyi giydikten sonra Amaris'in başına gittim.
Saçına bir öpücük bıraktıktan sonra "Amaris, ben çıkıyorum güzelim" diye fısıldadım. Ardından ağabeyimin odasının yolunu tuttum.
                                   ☆
"Gir!" Sesi gelince yavaşça kapıyı açtım ve içeriye girdim.

Başımı öne eğdim ve "Beni çağırmışsınız efendim" dedim.

"Doğrudur. Dün gece beni dinlemeden gittiğin için seninle tekrardan konuşmak zorunda kaldım"

"Konu nedir efendim?"

"Senin sahteliğin"

Off yine ne söylüyordu bu!

"Anlamadım efendim?"

Derin bir nefes verdi ve konuşmaya başladı.
"Sence de saçın fazla yapay durmuyor mu Lyra?"

Cümlesi derince yutkunmama sebep oldu.
Ona yalan söylersem, ardından o gerçeği öğrenirse fazlasıyla kızardı. Bu yüzden sessiz kalmayı seçtim. O ise oturduğu koltuktan kalktı ve dibime kadar girdi.

"Görelim bakalım, saçın ne kadar gerçekmiş?"

Peruğu hızla çıkardı. Arkadan küçük bir topuz yaptığım turuncu saçlarım ortaya çıktı. Stresten alt dudağımı kemiriyordum. Ne olur ben olduğumu anlamasın.

"Evera?"

Derince yutkunup numara yapmaya devam ettim. Ama bundan kaçışım yoktu.

"Ne dediniz efendim? Evera mı? Biriyle karıştırdınız galiba. Ben Lyra, tanıştığımıza memnun oldum."

Alayla elimi ona doğru uzattım. Elimi ittirip "Numarayı kes seni küçük şeytan!" Diye bağırmayı başladı. İşte şimdi tam olarak  sıçmıştım. Numaraya devam etmeye karar verip tekrardan "Ne dediğinizi anlamıyorum efendim. Evera da kim?" Diye sordum.

"Evera'nın kim olduğunu merak mı ediyorsun?"
Cevap olarak  başımla onaylamakla yetindim.
"O zaman aynaya bakabilirsin"
Dedikten hemen sonra önüme kocaman bir ayna getirdi.
"Bak işte bu Evera. Ayrıca Evera, ağabeyini yenebileceğini sanan küçük, aptal bir kız"

Artık olan olmuştu. Benim olduğumu anlamıştı. Numara bitti. Ona göstermeden bacağımda sabitli olan hançerimi elime aldım ve üzerine doğru yürümeye başladım.

"Seni yenemeyeceğimi nereden çıkardın abiciğim?"

"Muhaf-"

Ağzını elimle kapatıp susmasını sağladım.

"Sence şuan çaresiz olan kim? Sen benim gibi küçük bir kızdan korkup muhafızlarına seslenirken, ben cesurca, hakkımı almak için her yeri muhafız dolu bir saraya giriyorum. Hemde tek başıma."

Yüzüme en gıcık sırıtışınımı yerleştirip, suratına doğru "İşte aramızdaki fark bu sevgisiz abiciğim" diye fısıldadım.

"Sen bu kanlı taht oyununda bir faresin abiciğim. Bense kedi. Sen benden kaçacak delik ararken, bir bakmışsın tırnağımı geçirmişim bile"

Bir şeyler mırıldanmaya çalışıyordu. Ama elim yüzünden hiçbir şey anlaşılmıyordu.
Elimi çekip konuşmasına izin verdin.

"Çok yanlış şeyler yapıyorsun Era! Az sonra bir zindana atılacaksın"

"Sence seni geberttikten sonra zindana girmem umurumda mı?"

"Ama beni öldüremeyeceksin. Yine aptalsın kardeşim. Bir arkana bak derim"

Derin bir nefes verip arkama döndüm. Arkamda tam sekiz muhafız vardı.

"Seni pislik! Yine korkak oldun. Yine bu muhafızlara sığındın!

Muhafızlar beni kolumdan tutup sürüklerken ben hala ağabeyime hakaretler yağdırıyordum.

"Sana söz veriyorum ağabey. Bir gün seni, etrafında hiç muhafız yokken yakalayacağım. Ve işte o zaman ölümden kaçamayacaksın! Anladın mı!"

Haykırışlarım artık nafileydi. Zindanların olduğu kata doğru sürükleniyordum. Bir saniye! Ben neden sürükleniyordum.

"Bırakın beni. Ayağım var kendim yürüyebilirim"

"Kaçmayacağını nereden bilelim"

İçimdeki son bir umut kırıntısıyla konuşan muhafıza döndüm.

"Bak muhafız, bu tahtın sahibi zaten benim. Bana yardım etmelisiniz.
Ancak o zaman canınızı bağışlarım. Aksi taktirde tahta geçtiğim an bütün muhafızları öldüreceğim"

Muhafız derin bir sessizliğe gömüldü. Arada bir diğer arkadaşlarına bakıyor, ne yapmaları gerektiğini soruyordu. Sanırım cevapları olumsuzdu. Tam kaderime boyun eğecektim ki aklıma o güzel gülüşlü kız gelince çivi gibi yerime sabitlendim. Ben zindandayken Amaris ne olacaktı? Ya ona zarar verirlerse. Sevgi güçsüzlüktü, ama ben her seferinde bu güçsüzlüğe sarılıyorum.

Elam'ı sevdim, beni sarayından attı. Amaris'i sevdim, artık kendimden önce onu düşünüyorum.
Bundan sonra sevgi,merhamet hiçbiri yok! Hayatımdan bu duyguları tam da şuan da çıkarıyorum.

Ben düşüncelerim ile boğuşurken zindanların olduğu kata gelmiştik. Zindan, on beş hücreden oluşuyordu. Ve bu zindana ulaşmak için zemin kattan aşağıya bir kat daha inmeniz gerekiyordu. Tabi bu durumda da içerisi oldukça rutubet kokuyordu.

Muhafız herhangi bir hücrenin kapısını açtı ve eliyle içeriye girmemi gösterdi. Oflayarak hücreye girdim. Kaderime boyun eğmiştim bile. Fakat, şuan kaderime boyun eğiyorsam. Bir gün o kader de bana boyun eğecekti.
İşte o zaman tüm diyar benden korkacaktı. Herkesin korkulu rüyası olacaktım. Buna her şeyin üstüne yemin edebilirdim.
                                       21. 𝐵𝑜̈𝑙𝑢̈𝑚 𝑆𝑜𝑛𝑢...

Sizce Evera'yı kim kurtaracak

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Sizce Evera'yı kim kurtaracak. Fikirlerinizi bekliyorum. Sevgi ve sağlıkla kalın💝✨️




Ölümcül Taht (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin