1.8

35 9 30
                                    

Herkes uyandıktan sonra tekrar ateş yakmaya karar vermiştik. Hatta odunları toplamıştık. Ama ne yazık ki şansımıza yağmur başladı az önce.

"Hasta olucaz amk."

Barış Abinin sesiyle ona döndük.

"Gerizekalı şuan taktığın tek şey hastalık mı? Hasta olsan kurtulursun ama ölürsen ne boklar olacağını biliyorsun."

İsmail Abinin dediğiyle, Barış Abi sinirlenmişti. Oturduğu yerden ayaklandı ve İsmail Abiye doğru yürümeye başladığında, Mert Abi müdahale etti.

"Hey, hey. Ne yapıyorsun Barış ya? Şuanda birlik olmaya çalışırken senin yaptığın şeye bak, utanman olsun azcık."

Barış Abi, Mert Abinin dedikleriyle derin bir nefes alıp yerine geçti.

Arada farketmiştim, kapşonunu kapatmış şekilde uzaktan bizi izleyen Neuer, Mert Abiye olaya müdahale ettiği anda gülümseyerek izlemişti, gurur duyar gibi. Hoşlanıyordu sanırım.

"Arda'yı özledim."

Ferdi'nin dediği ile bu sefer ona bakmıştık hepimiz, gözleri dolmuş bir şekilde yere bakıyordu.

"Beni bırakmayacağına, ve benimle öleceğine söz vermişti. Bıraktı beni."

Ferdi'nin kesik kesik kurduğu cümlelerle bende duygulanmıştım. Arda 5 senelik okul arkadaşımdı, ortaokulu beraber okumuştuk, şimdi de aynı sınıftaydık.

Merdivenlerin oradayken, benim sınıfımdan birisinin itmesiyle ve merdivenin kolunun kırılmasıyla düşmüştü.

"Beni de Talha bırakmayacaktı. Benim için kendini feda etti. Ölmeyi hak ediyorum."

Cenk Abinin söyledikleriyle, gözümden birkaç damla süzülmüştü bile. Talha'yı severdim, iyi çocuktu, sigarası falan olmazdı.

O da merdivenlerin oradayken, Cenk Abiye doğru gelen bir zombinin önüne atlamıştı.

"Zaniolo bana söz vermişti, çocuğumuzu beraber büyütecektik."

Mertens Abi, iki aylık hamileydi. Bir ay önce rastgele alkol alınan bir ortamda, Zaniolo ile birlikte olmuş, birkaç hafta sonra hamile olduğunu öğrenmişti ve ciddi ilişkiye başlamışlardı.

Emre Abiye ve Bertuğ'ya döndük hepimiz, onlarında birşey söylemesini bekledik. Sustular.

Bazı insanlar susma hakkını kullanırlar, ama içinde fırtınalar kopar, rüzgarlar en sertinden eser, o fırtına seni alır en sert yerlere çarpar, sonunda hiç geçmeyecek bir acı bırakır, hem fiziksel, hemde zihinsel.

En sonunda Szymanski'den gelen sesle o tarafa döndük, hıçkırıyordu. Ağlıyordu. Diğerlerine baktım, herkesin gözü yaşlıydı.

Bazıları içindekileri seslice ağlayarak dışarıya atarken, bazıları ise sessizce ağlıyordu. Bazıları ise sessizliğe gömülüyordu.

"Yağmur daha sert yağıyor, bir kenara geçelim. Hasta olursak yorgun düşeriz ve asla gidemeyiz."

Uzun süre sonra Neuer'den çıkan sesle hepimiz ayaklandık. Mert Abi konuştu.

"Gelin şu çatının altına geçelim. Neuer'in dediği gibi, yorgun olmamalıyız arkadaşlar."

Mert Abi ve Neuer birbirlerine bakıp burukça gülümsediler, bizim arkamızdan onlarda geldiler.

Necip Abi, yanında getirdiği çantasından iki tane pike tarzı, büyük çarşaf çıkardı.

"Isınabiliriz bence, hem sıcak tutar."

Bir süre duraksadı, daha sonra burukça gülümseyerek tekrar konuşmaya başladı.

"Annem ben çocukken, hasta olursam ya da üşürsem hep bunlardan birini üzerime örterdi."

Necip Abinin annesi vefat etmişti, birkaç yıl önce. Necip Abinin kurduğu cümleler, fena koymuştu.

.

.

.

Zombiler Gerçek Değil ):( AlEfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin