Aras'tan...
Hala bir rüya gibi geliyordu bana yaşadıklarım. Bir anda hayatıma giren kadına bu kadar aşık olmam, ona zarar gelmemesi için canımı bile verebilecek olmam falan. Çok seviyordum ben bu kadını. Annemin dualarının karşılığıydı Rüya benim için. Sadece iki ayda sevdiğim kadın benim soyadım ile göğsümde uyuyordu şuan.
Dün akşam olanları Rüya büyütmemişti. Biliyordu çünkü ona olan sevgimi. Ama Hilal de bunu öğrenecekti. Ona bunu öğretecektim. Timin başında şuan da Gökhan abi olsa da bilmedikleri şeyler vardı. Gökhan abi karısı Pare'nin hamile olması ve ailesi ile daha fazla zaman geçirmek istemesi ile timden ayrılıp daha çok masa başına geçecekti.
Yavaşta yataktan kalkıp hazırlanmaya başladım. Gün daha aydınlanmamıştı ve ben tim ile içtima yapacaktım. Bunu dün yemekten önce konuşmuştuk ve onlar neden benim dağ aslanı olduğumu öğrenecekti. Üniformamı giydikten sonra yavaşça sevdiğim kadına yaklaştım. Önce anlına daha sonra da dudaklarına küçük bir öpücük kondurduğumda ''Sevgilim'' diye çıkan uykulu sesi ile mest oldum. ''Hatunum uyu sen ben çıkıyorum'' dediğimde gözlerini açtı. ''Daha çok erken değil mi'' dedi kollarını boynuma sararken. Küçük kızım benden ayrılmak istemiyordu ''İşim bu bebeğim'' deyip saçlarını öptüm. ''Bugün sıkılırsam Pare'nin yanına gidebilir miyim'' dedi masum masum ''Git sevgilim benden izin almak zorunda değilsin'' deyip anlını öptüğümde kollarını salıp kendini yatağa bıraktı. ''Hem o kıza senin kime ait olduğunu gösteririm'' deyip yastığa sarılıp uyuduğunda dediklerini uyku sersemi söylemesi ağzımı açık bırakmıştı. Kadınım beni kıskanmıştı.
Rüya'nın beni kıskanması nedense çok mutlu etmişti beni. Çünkü bende onu deli gibi kıskanıyordum. Son kez yanağını öpüp odadan zorla çıktım. Bu nasıl sevdadır ya Rabbim. Evden çıkıp askeriyeye doğru yürürken selam veren erlere başım ile selam verdim. Askeriyenin içine girip timin bulunduğu odaya girdim. Beni görünce direkt ayağa kalktılar. Yeni uyanmış yüzlerine bakıp üzerilerini bile giyinmemiş olduklarını görünce ''İçtima alanı beş dakika'' deyip odadan çıktığımda odadan gelen sesleri duymazdan gelip yavaş adımlar ile içtima alanına ilerledim.
İçtima alanına geldiğimde kolumdaki saate baktım. Kolumdaki saat akarken ilk Hakan ve Polat koşarak geldi ve önümde hazır ola geçti . İşte benim kardeşlerim dedim içimden bir dakika kala Burak koşarak geldi ve önümde hazır ola geçti. Beş dakika doldu ve gözlerimi saatten çekip "Nasılsın asker" dediğimde koşarak gelen Hilal tam yanlarına geçecekken "Sana timin yanına geçebileceğini kim söyledi" diye bağırmam ile ortamdaki sessizlikten dolayı sesim yankı yaptı.
Hilal aynı dönemde okuduğum kadın subaydı. Zamanında binbaşı olan babasının forsunu kullanıyordu hep okulda. Torpilli bir arkadaşımız yani kendisi. Ben torpilli derler diye yıllarca amca dediğim adamın ve aslında babamın timine girmemişken bu kadın torpil ile bu timdeydi. Dosyasını okumuştum babası istemiş ve Hilal saha görevlerine çıkmıyordu yine şu anda albay olan babası istemiyormuş. Kemal albay neden böyle bir şeye izin vermiş bilmiyorum. Benden sonra sanırım timden umudunu kesmiş. Gökhan abinin dediğine göre eğitimlere bile hanımefendi keyfine göre geliyormuş. Şimdi diyeceksiniz bunları nereden biliyorsun dün Rüyam gelmeden önce iki saat timin görevlerini konuşmuştuk. Şu anda timin bilmediği tek şey tim komutanının ben olduğum ve artık yeni kararlar alındığıydı.
Hilal "Komutanım-" deyip yerine geçtiğinde "Asker , üstüne cevap vermeyi sana kim öğretti" dediğimde etrafta gezinen askerlerin ve bir çok kişinin bakışları bize döndü. " Artık eski düzeniniz yok asker. Artık Aslan timi kendine gelecek!" diye kükrediğimde Hakan ve Polat sevinmişti Burak ise şaşkınca bakıyordu. "Siz normal asker değilsiniz. Siz bordo bereli timisiniz" dediğimde Hilal şaşkınlıkla bana baktı çünkü o bordo bere değildi. Yüzüne bakarak "Bu timde torpil olmaz! Bu timde kayırma olmaz!" dediğimde yutkunduğunu gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alaca mahallesi (Ara verildi)
ChickLitKüçük bir mahalleye tayini çıkan Rüya ve Alaca mahallesi sakinlerinin yaşadığı mutlu anlar.