Sabah gözlerimi zorlukla açıyordum. Tüm gece yine uyuyamamış sabaha yakın gözlerimi kapamıştım ki okul vakti gelmişti.
Bu gün okulun son günü ve benim doğum günümdü. Artık 18 oluyordum.
Kalkıp banyoda işlerimi hallettikten sonra formamı giyip aşağıya indim. Her kes masadaydı. Çantamı koltuğa bırakarak masaya geçip "günaydın" dedim.
Babam "sanada günaydın" dedi. Diğerleriylede günaydın diyince kahvaltı yapmaya başladık. Kalvaltılardan nefret ettiğim için "afiyet olsun" diyerek kalktım ve çantamı alıp bahçeye çıktım. Arka havuzun yanına gidib yine şezbonkların birine oturdum.
Bu gün doğum günüm bile olsa kimse hatırlamamıştı. Zaten böyle şeylere takılan biri değildim. Her kesin işi oluyordu genelde. Bu yüzden unutmuş olmaları normaldi. Geçen 10 dakikanın ardından abim benim olduğum tarafa geldi. "Emre hadi gidelim" dedi. Ona dün yaptıkları yüzünden çok sinirliydim. Hiç bir şey söylemeden arabaya ilerledim. Ben bindikten sonra oda bindi. Arabayı çalıştırıp okula doğru sürmeye başladı.
"Taksi parası vereyim diyorum ama paralarını gereksiz yerlere harcadığın geliyo aklıma. Ne yapıcam ben seninle?" İşte yine sinirleneceğim bir vaka. Ama hayır. Bu sefer sinirlenmemeye çalışıcam. Sonuçta bu gün doğum günüm. Sessiz kalıp hiç bir şey demedim. "Para istiyomusun?" Yine konuşmadım. Konuşursam her şey daha berbat bir hal alırdı. "Hey kiminleyim ben?" Benimle.
"Konuşmiycak mısın benimle?" Hayır.
Birden cüzdanını açıp içinden para çıkardı ve bana uzattı. "Sadece taksiye binmen için. Başka şeylere harciyacak olursan bu senin için hiç iyi olmaz" Hah. Yok artık daha neler."Gerek yok." dedim şaşkınca bir bana bir yola bakmaya başladı. "Emre inat etme al şunu." Okula varmıştık. Abi arabayı durdu. "Hani bana ceza vermiştiniz? İstemiyorum. Paralarımı alan sen değil miydin? Kendim gelirim. Bunlara ihtiyacım yok."
Kapıyı açıp çıktım. Abim arkamdan seslendi ama onu takmayıp sınıfa çıktım. "Dostum. Doğum günün kutlu olsun" diyerek Mert yanıma geldi gülümseyerek. Bende gülümseyip "teşekkür ederim" dedim. Sıkıca sarıldı bana.
Sohbet ederek sıramıza geçtik. Bir kaç dakika sonra zil çaldı ve son ders günü başladı.
***Nihayet ders günü bitmişti. Zaten son ders günü olduğundan çokta ders çalışmamıştık. Mert bana bakıp konuşmaya başladı. "Emre bu gün dışarda yemek yiyelim mi?" Güzel bir fikirdi ama eve dönmezsem her jes bağıram bilirdi. Dünkü olaydan sonra bunu hiç kaldıramazdım. "Belki başka zaman?"
"Hadi ama yaaa. Bak istersen ben konuşurum abinle" çok istiyordu Mert. Bi dakika yaa bu gün doğum günüm değil mi? Kendime bir ödül veriyorum. "Tamam." Bir anda Mertin sevinç çığlıkları doldu sınıfta. Bir kaç kişi dönüp bize baksada aldırış etmedik. "Ben konuşiyim mi abinle?"
"Hayır sen git. Ben konuşup gelicem." Mertle birlikte diğerleride çıktı. Bense gerçekten abimi arayacak mıydım? Tabii ki hayır. Telefonumu çıkarıp babamla olan konuşmamıza girdim.
Ben
Baba ben Mertle dışardayım
gezicez biraz. Geç gelebilirim.Konuşma kısmından çıkıp telefonumu kapattım. Böylece arasalar bile bana ulaşamiycaklardı. Eğer aramalarını açarsam eve gel diye tuttururlardı çünki.
Sınıftan çıkıp aşağıya indim. Mert okulun önünde beni bekliyordu. Ona yakınlaşıp "yalnız benim param yok" dedim. "Sorun yok." dedi. Ama şaşkınlığınıda gizleyemedi. "İlk defa paran olmadığını söylüyorsun yalnız. Bunuda kutlayalım" dediğine ikimizde kahkaha atmaya başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılların Sırrı
Horror#erkekversiyon 17 yaşına gelmesine rağmen sürekli ceza alan Emre Kılınç artık bıkmıştı ve abisine karşı çıkmaya karar vermişti. Bu yüzden ona ceza veren abisiyle sürekli kavga içerisindedir. Ama kaçırıldığı zaman her şey değişir. Bu en başından ber...